Kadına yönelik şiddete ilişkin, "Kadına yönelik şiddete sıfır tolerans. Çocuğa yönelik şiddete sıfır tolerans. Çocuğun ve kadının istismar edilmesine de sıfır tolerans." diyen Ramanlı İstanbul Sözleşmesi'ne neden karşı çıktıklarını da şu ifadelerle anlattı;

''Kadına yönelik şiddet çözmemiz gereken kanayan bir yaramız. Hiç kimse kadına yönelik şiddetin devam etmesi yönünde bir irade beyanı sergileyemez. Hiçbir vicdan bunu kabul edemez. Kadına ve çocuğa yönelik şiddete sıfır tolerans. Peki İstanbul Sözleşmesi'ne neden karşıyız? İstanbul Sözleşmesi şuna benziyor. Midenizde bir yara var, mideniz ağrıyor size bir ilaç öneriliyor o ilaç midenizdeki ağrıyı geçiriyor ama böbreklerinizi iflas ettiriyor. Biz diyoruz ki yarayı iyileştirelim ama böbreklerinizin iflasına da göz yummayalım.

İstanbul Sözleşmesi'ni okudum. Cinsi sapıklığın önünü açan yönü, kadını erkeğin karşısında düşman gibi yapılandıran yapısı ve aile düzeninin bozulmasına sebep olacak bazı düzenlemeler içermesi nedeniyle itiraz ettiğimiz bir sözleşmeydi. Sadece ve sadece kadına yönelik şiddetin önlenmesini öngören bir çerçeve sözleşme olsaydı buna kimsenin itirazı olmayacaktı. Ben Sözleşmeyi savunan vatandaşların da kadına şiddet önlensin ama aile de yok olursa olsun şeklinde bir düşünceye sahip olduğuna inanmıyorum.

İstanbul Sözleşmesi'ne karşı olanlar da aile korunsun da kadına yönelik şiddet olursa olsun düşüncesinde değil. Biz şunu söylüyoruz; bizim medeniyet değerlerimiz, medeniyet tasavvurumuz geçmişimiz, uygulamalarımız inancımız bize hem kadına yönelik şiddeti engelleyecek hem de aileyi koruyacak bir miras bırakmış durumda. Biz bunu kendimiz yapabiliriz. Ve paydaşlara çağrıda bulunuyoruz. Gelin hep birlikte hem aileyi koruyacağımız hem kadına yönelik şiddeti önleyeceğimiz bir mevzuat çalışmasını beraber yapalım, bu sorunu birlikte aşalım.''