Abdurrahman Dilipak
Hüküm Allah'ındır!
Derin Gerçekler
Allah cc; cahil, fasit, fasık, münafık ve müstekbirler topluluğuna hidayet nasib etmez ve hüküm; akıllardan, kalplerden geçeni, insanların gizlediklerini de bilen Allah’ındır! Korkarım insanlık kaçtığını sandığı şeye doğru koşuyor, tıpkı sağlık diye ölüme koştuğu gibi. Barış diye savaşa koşuyor, özgürlük diye köleliğe, cennet diye cehenneme. Çünkü Şeytan onları “melek maskesi” ile aldattı. Herkes “kazanmak” istiyor aslında. Ama neyin hayır, neyin şer olduğunu bilmiyor. Oysa ona hayır gibi gelen şeylerde şer, şer gibi gelen şeylerde hayır olabilir. “Hayırlısı”nı istese, “bana Hakk'ı Hakkı Hak, batılı batıl göster, Hak’ta toplanmayı nasib et'' dese, Hakk'ın rızasına ulaşmak için, O'nun razı olacağı işler yapsa, O'nun ipine tutunsa, O'nun yolundan gitse! Ama hayır o, Allah'tan kendi istediği yolda başarı için yardım istiyor. Haber vereyim, Allah onların işlerini sarp dağlara sardıracak, üstlerine pislik yağdıracak, umduklarından mahrum kalacaklar. Mallarının ve ömürlerinin bereketi olmayacak, ama Şeytan onları boş hayaller, umutlarla oyalayacak ve onlara yaptıkları şeyi hoş gösterecek. Ama sonları hüsran olacak.
Onlar dua ile belalarını istiyorlar. Kem alat ile kemalat olmaz, tersine giderek Mersin’e varılmaz. Kötü iş ve kötü sözle, kötü adamlarla rıza’ya ulaşılmaz.
Siyasiler, kendi ellerinde ve iradelerine bağlı olmayan, sadece vesilesi oldukları işlerle nasıl da övünüyorlar, nasıl geleceğe ilişkin vaadlerle bulanabiliyorlar ve insanlar bunlara nasıl inanıyorlar. Onlar sizin kaderinizi mi değiştirecekler, rızık veren onlar mı? Siz, kendinizi değiştirmeden Allah sizin hakkınızdaki hükmü değiştirmeyecek. Onların çoğu, açıkça ''bizi seçin biz sizin kaderinizi değiştirelim'' diyorlar. Sizi kendinizi değiştirmeye, Allah'a, resulüne, kitaba çağırmıyorlar. Hep size dünyada bir gelecek vadediyorlar, dünyanın ahiretin tarlası olduğunu söylemiyorlar. Ve siz de onlara inanıyor ve onların peşinde gidiyorsunuz. Ötekinin şerrinden kaçan berikine, berikinin şerrinden kaçan, ötekine sığınıyor.
Din ve devlet büyüklerini, daha doğrusu Allah’tan başka kimseyi İlah ve Rab edinmeyin denmedi mi bize. Hani “taşlanmış Şeytan”ın peşinden gitmeyecektiniz. Peki bu olanlar ne? Bu terör, bu savaşlar, hani kan dökmeyecektik. Bu fuhşiyat ne peki? Hani zina etmeyecektik. Lut kavmini de geçti sanki bir çok ülkede durum. Sodom, Gomore ve Pompei'ye döndü şehirler. Her yer kumarhane. Her yer puthane, yolsuzluk, hırsızlık her yerde. Hangisini sayayım ki! Hani yalan söylemeyecektik? Herkes yalancı oldu sanki. Siyasette, piyasada yalansız söz mü kaldı... Herkes birbirini aldatmak için tek ayak üstünde yüz yalan uyduruyor, iftira ediyor, yalan yere yemin ediyor. Şarap içiyor, uyuşturucu kullanıyor. Bunların olduğu bir topluluk iflah olmaz. Bunlara sebep olanlar, bunları teşvik edenler ve bunların peşinden gidecekler birlikte helak olacaklar. “Öyle bir hayata çattık ki, hayata kurmuş pusu!” Şeytan baştacı artık günümüzde! Satanist pedofolikler dünyanın yeni efendileri. Yeni dünya düzeni için onların davetine, VIP’lerin öncülüğünde zengin, fakir herkes katılıyor. Sermaye, Siyaset, Bürokrasi, Akademi, Media, STK, Cemaat...
Onlar ne dediler de bizimkiler “Bela!” demediler... “Bela” derken “evet” dediler! “Galu bela”da ki sözlerini unutup, yoksa “bu belaya nereden çattık” değil dedikleri!? “Aşı olacaksınız!” dediler, olduk! “Bu aşıdan başınıza bir şey gelirse, sorumlusu siz olacaksınız” dediler, ONAM verdik! “Hapı yutacaksınız” dediler yuttuk! “Maske takacaksınız” dediler taktık. “Sosyal mesafe” dediler, camilerde safları bile ayırdık. “HES kodu” dediler, tamam dedik. Bu kalabalıklar Allah’ın emrine, peygamberin sünnetine bile bu kadar uymadılar. “Evinizden çıkmayacaksınız” dediler, yargısız infazı kabul ettik. Ne dedilerse kabul ettik ve aynen yaptık. Ölün şimdi! Sarsak sarsak yürümeye devam. Başınız da dönecek. Kalp olmazsa kanser, o da olmazsa Alzaymer, dahası var, düşükler, kısırlık, sakat doğumlar.
Akıllı telefonlar, akıllı evler, akıllı otomobiller, Starlik, 5G... Cehennemin yollarını bunlarla döşüyorlar. Performans Pass’a da evet dersiniz artık, Karbon ayak izine de. Bu GENDER cinsiyetli BİREY’lere ne anlatacaksınız ki? Bio Hackerlere de gerek yok, bunların bir TIK’lık canları var artık zaten, Chemistry ya da RF, Laser, ilaç, gıdalar üzerinden parasını verip, kendi sonlarını kendileri getirebilirler. Çocuklarını bilgisayar oyunları ile, gençleri MetaVerse üzerinden beyinlerini Hackleyebilirsiniz. Bu kalabalıklar, kasabın peşinden koşan koyunlara ne kadar çok benziyorlar. Kasabın bıçağını yalayan koyunlar olmayın. Ha, bu iklim yalanına inananlara yeni “müjdelerimiz(!)” var. “Şakira kadın budu köfte”ye helal sertifikası almak zor geliyorsa, kendi etinizi yemenin bir sakıncası var mı? Uygun bir fetva buluruz. Böcek için de öyle. Bakın ölülerinizi gömüyorsunuz israf oluyor. İsraf da haram. Onları kompoz’a dönüştürebilirsiniz diyeceğim de, son haber Japonya’dan geldi, ölülerinizi yiyebilirsiniz. 2014 yılında insan etinin satılabilir müsadesi onaylanmış! Yani minareyi çalmadan kılıfını hazırlamışlar. Kapıda savaş var. Savaşta açlık sorunu bu şekilde çözülebilir. Afrika’da açlık için de çözüm olabilir. Japonya’da insanlar etlerini ölüm sonrası parayla satabiliyorlar! Çeşitli sos ve baharatlarla yenilebilir hale getirilebiliyormuş. Kendi etinizi bile yedikten sonra, böcek eti, sentetik et derken, ee bu da oldu. Olmaz olmaz demeyin, o hastahanede, yaşlı kadına o sağlıkçıların kötü davranışını hatırlayın. Onu yapan o mahluklar için bana kalırsa bu konuda sorun yok. Bu arada İBB'nin cenaze aracından kilolarca uyuşturucu çıkmış. Adana'da yapılan operasyonda CHP'li İBB'ye ait şehirlerarası cenaze nakil aracında yüklü miktarda uyuşturucu ele geçirilmiş. Aklı zail eden, Müskirat veren şeyler bütün kötülüklerin anasıdır. Akıl ve iman yoksa, zaten her şey mübah!?
Biri size ne vadediyorsa etsin, ona inanmayın. Sizin müstehakınız neyse o olacak. Ya da bir imtihanla nimetler artırılarak ya da eksilttirilerek deneneceksiniz. Haşa babanız peygamber olsa gelse sizi kurtaramaz! Artık peygamber de gelmeyecek. Peygamberler kurtarıcı da değiller, onlar kurtuluşa çağırırlar. Allah'a çağırırlar. Zaten onlar da resul sıfatlarından önce “kul”durlar. Ne zaman uyanacağız bilmiyorum. Şu gelirse şöyle olur, bu giderse böyle olur tartışmaları Şeytan'ın vesvesesinden başka bir şey değildir. Allah’ın ipine tutunanlar kurtuluşa erenlerden olacak, ötekilere gelince vay onların haline. ''Şöyle olmasaydı ya da olsaydı, böyle olurdu ya da olmaz'' diyenlere deyin ki, baban kız olsaydı, sen kim olurdun! Her toplulukta iyiler ve kötüler vardır. Biz iyilerden yana, iyilerle birlikte olalım. Allah’ın rahmeti onlarla beraberdir. Sözü dinler doğrusuna destek verir, yanlışına karşı çıkarız. İş’te de öyle. Biz bilir ve yalan sözlemeyiz, söz erdiğimizde de sözümüzde dururuz. Biz Müslümanlardanız. Çünkü Müslümanlar böyle olmak zorundadır. Adil şahidler olmak, Allah’ın rızasının tecellisinin vesilesi olmak zorundadırlar. Müslüman kişi başkalarının elinden, dilinden, yaptıklarından emin olduğu kişilerdir. Değilse, göründükleri gibi olmayanların var haline!
Selam ve dua ile