İbrahim Karagül
İç savaş isteyene bak! Bu senaryo bizde tutmayacak
The New York Times'ın küreselleşme sarhoşu liberal yazarı Thomas L. Friedman; Çarşamba günkü yazısında, Batı'yı "İslam tehdidi"nden kurtarmak için çarpıcı bir öneri getirdi: Müslümanları kendi içinde çatıştırın!
Amerika'nın, İsrail'in, İngiltere'nin, söz konusu tehdidi 21. yüzyılın en önemli güvenlik sorunu olarak benimseyen ülkelerin yıllardır sürdürdüğü masraflı savaşları kazanmasının zor olduğu gerçeğinden hareket eden Friedman, İslam dünyasındaki "aşırı" unsurların bu savaşlarla yok edilemeyeceğini bu yüzden Amerikan iç savaşına benzer bir iç savaşın da Müslüman ülkelerde yaşanması gerektiğini söylüyor.
Batı'yı bu hayali tehditten kurtarmak için yine biz öleceğiz. Para harcamayacaklar, emek vermeyecekler, ölmeyecekler, birileri onlar adına onların düşmanıyla savaşıp ölecek, onlar da refah ve huzur içinde yaşayacaklar.
Buradaki zihinsel çarpıklığı bir tarafa bırakalım. Yaklaşım, en aşırı muhafazakardan/neocondan en demokratına kadar, Batı'dan İslam dünyasına bakışta bir farklılık olmadığını, süslü cümlelerin arkasındaki gerçek niyetlerin aynı olduğunu ortaya koymuyor mu? Bunu da geçelim.
Friedman öneriyi yapmada çok geç kalmadı mı? Yıllardır ABD yönetimi bu topraklarda hangi stratejiyi uyguluyor? Türkiye dahil, "Büyük Ortadoğu" olarak tanımladıkları kuşakta yer alan her ülkede iç savaşları, mezhep savaşlarını, etnik çatışmaları, ayrışmaları teşvik etmediler mi? Çatışmaları bizzat kendileri çıkarmadı mı? Camileri, türbeleri bombalayarak, dini-siyasi liderleri öldürerek bunu denemediler mi? Soğuk savaş'tan hemen sonra, "İslam'ın kanlı sınırları"ndan söz eden, daha sonra "İslam kendi içinde çatışacak" tezini geliştiren Hanry Kissinger ekolünün temsilcileri, yirmi yıldır aynı stratejiyi uygulamıyor mu? 2002 yılında "Müslüman'ın Müslüman'la yüzleşmesi", "İslam içi savaş", "Şii-Sünni ayrışması", "Vehhabiliğe karşı Ezher" gibi başlıklarla bu iç çatışmayı bizzat ABD yönetimi uygulamaya başlamadı mı?
2004 yılında, 100 milyon dolar verilerek RAND Corporation'a hazırlattırılan "Sivil Demokratik İslam: Ortaklar, kaynaklar ve stratejiler" başlıkla 88 sayfalık çalışma hala uygulamada değil mi? Açıkça iç savaş senaryosu olan çalışmadaki; "Anti-emperyalist ve sosyalist düşüncelerinden dolayı laiklere güvenilmez. Fundamentalistlere ve geleneksel Müslümanlara da. Fundamentalist ve gelenekseller arasında oluşabilecek bir yakınlık kesinlikle engellenmeli. Hatta birbirleriyle savaşmaları teşvik edilmeli. ABD ve Avrupa için güven telkin edilenler sadece, kitleleri yönlendirmede Kur'an'ı sınırlandıran modernist Müslümanlardır. Bu grup desteklenmelidir. Fundamentalistler zayıflatılmalı ve yok edilmelidir" ifadeleri ne anlama geliyordu? O zamanlar, İslam içi mücadele stratejisinin ilkeleri şöyle belirlenmişti:
Önce modernist ve laik Müslümanları destekle. Bunun için: Modernist liderler, modeller ve kadrolar oluştur. Eserlerini yayınla ve dağıt. Fundamentalist ve geleneksellere karşı onlara medya desteği ver. Gençlere İslam öncesi ve İslami olmayan tarih bilinci aşıla. Laik kültürel kurum ve etkinlikleri güçlendir.
Geleneksel Müslümanları fandamentalistlere karşı destekle. Bunun için: Aralarındaki anlaşmazlıkları teşvik et ve fundamentalistlere yönelik eleştirileri cesaretlendir. İki kesim arasında oluşacak ittifakı engelle. Modernistlerle gelenekselleri birbirine yakınlaştır. Hanefi mezhebi ile diğer mezhepler arasındaki farklılıkları büyüt.
Fundamentalistlerle savaş. Bunun için: Onların İslam yorumunu ve çelişkilerini sorgula. İllegal gruplarla ve faaliyetlerle ilişkilerini bitir. Şiddet eylemlerinin sonuçlarını abart. Toplumlarına öncülük etmede gösterecekleri başarısızlıkları göster. Onları korkak ve düzen bozucu olarak göster.
Seçici bir şekilde laikleri destekle. Bunun için: Fundamentalizmin ortak düşman olduğuna dair onları cesaretlendir. Laik Müslümanların ABD karşıtı güçlerle, milliyetçilerle ve solcularla ittifak kurmalarını engelle. İslam'da din ve devletin ayrı olduğu ve bunun imanı tehlikeye atmadığı düşüncesini destekle.
Ve daha bir çok şey" Friedman, bu stratejilerin kaç yüz bin Müslümanın ölümüne sebep olduğunu bilmiyor mu? Pakistan'daki iç savaş, Afganistan üzerine yapılan hesaplar, Irak'ta mezhep ve etnik çatışma, bölgede bir çok ülkenin bölünmesi, şimdilerde Yemen'de başlayan mezhep eksenli çatışmalar, "İslam kendi içinde savaşmalı" tezinin sonucu değil mi? Son yirmi yıldır, içinde bulunduğumuz Müslüman Orta Kuşak üzerindeki bütün uygulamalar iç savaş senaryosuydu ve halen devam ediyor.
Sadece "aşırı uçlar"la sınırlı değil ayrıştırma senaryoları. ABD'nin en yakın müttefiklerinden Türkiye üzerinde de bir ayrıştırma senaryosu uygulandığını bilmiyor muyuz? Bir örnek verelim:
İsrail'in Lübnan'a yönelip her köşesini bombalamasına, yüzlerce sivili öldürmesine en şiddetli tepkiyi Türkiye gösterdi. İsrail Lübnan'ı bombalarken PKK saldırıları birden tırmandı. Bitlis ve Siirt'teki saldırılar ile İsrail'in bombardımanı aynı anda gerçekleşti. Türkiye'nin sesini kestiler! Herkes sustu. Neden? Kim, nasıl susturdu? PKK saldırılarıyla Lübnan saldırıları arasında bir bağlantı var mıydı? İsrail'in K. Irak yönetimi üzerindeki etkisini, İsrail istihbaratının bölgedeki faaliyetlerini birlikte düşünelim. Sonuçları itibariyle vardı. O zaman, "İsrail Türkiye'yi de vurdu" diye yazmıştık burada. PKK ya da İsrail'in Barzani için eğittiği birlikler ve kurduğu istihbarat teşkilatı İsrail'i kurtardı o günlerde! Bu gerçeği yaşadık, hatırlayalım.
İsrail'in Gazze katliamına en sert tepkiyi yine Türkiye gösterdi. Başka şeyler de oldu. Türkiye, bütün bölge ile güçlü, kalıcı ilişkiler kurmaya başladı. Türkiye'nin bölgesel etkisi arttıkça İsrail dar bir alana sıkışıyor, Türkiye-İsrail ilişkileri geriliyordu. "Türkiye'yi nasıl durduracaklar" konusunu bütün boyutlarıyla burada tartıştık. Gazze ve Lübnan krizinin tırmandığı, İran'a yönelik İsrail tehditlerinin devam ettiği bir dönemde, Lübnan savaşı sırasında olduğu gibi, Türkiye yine susturulabilir mi? Bu tez doğruysa, DTP'nin kapatılmasından sonra PKK saldırılarında ciddi tırmanma olacak demektir. Bunu yapmak isteyenler, hem içerideki barış arayışlarını sabote etmeyi hem de Türkiye'nin bölgesel etkisini kırmayı hedefliyorlar. Bu ihtimal de, çok yakın bir zamanda bölgesel nitelikli başka gelişmelerin olacağına işaret ediyor.
Friedman, endişe etmesin" Kendisi çok geç söyledi ama ülkesi ve müttefikleri, söz konusu "iç savaşı", sadece farklı İslami çevreler arasında değil, farklı olan bütün çevreler arasında uyguluyor. Türkiye ve bölge genelindeki krizlerin nasıl çıkarıldığını, zaafların nasıl istismar edildiğini, hangi çatışmada kimlerin ne tür hesapları olduğunu çok biliyoruz artık.
Ama bu oyun boşa çıkacak. Türkiye uzun yürüyüşüne devam edecek. Kendi barışını, çözümünü bulacak. İç savaş senaryosu bu topraklarda tutmayacak