Abdurrahman Dilipak
İdari reform
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu operasyonel olarak son derece önemli işlere imza attı. Farklı bir İçişleri Bakanı idi. Ama sistemin yeniden yapılandırılması konusu bana kalırsa operasyondan daha önemli. Yani usul, esastan önce gelir.. Kuşkusuz böyle bir düzenleme için de aynı zamanca ciddi bir eylem ortaya koyması gerekiyordu. İşi bilmeden, uygulamayı görmeden usul ihdas etmek çok teorik kalacaktı. Yani demem o ki, bu işler, biraz da “tavuk yumurtadan mı, yumurta tavuktan mı” örneğine benzer.
Bu konuda hiçbir şey yapılmıyor değil. Jandarma konusunda önemli adımlar atıldı. Bugünlerde Erol Kaya Büyükşehir düzenlemesi ile ilgili yeni açıklamalar yapacak. Aslında ilçe belediyeleri, muhtarlıkların da entegre edilmesi gerek. Yerel yönetimlerle merkezi hükümet arasında ilişkinin yeniden düzenlenmesi gerek. Belki bu yapıların olimpik helezonlar gibi olması gerek. Hem iç içe hem de birbirinden bağımsız. Birbirini tamamlayan bir zincir.
Bana kalırsa öncelikle kaymakamlık müessesesini de yeniden gözden geçirmek gerek. Mesela ilçelerde Bakanlığı temsil eden birimlerin çoğuna gerek var mı? Tamam, belki Emniyet Müdürü gerekebilir, ama o da doğrudan ilden yönetilebilir.
Zaten turizm polisi, çocuk polisi, trafik polisi, adi suçlar neden belediyeye bağlanması ki. Terör, örgütlü suçlar, kaçakçılık, narkotik, MASAK ile bağlı olsun. Bunlar valiliklerde kurulacak koordinatör sekreterler tarafından koordine edilebilir.. Vali yardımcısına bağlı koordinatör sekreterler bu görevi yapabilirler. Gerekli olursa oraya geçici koordinatör sekreterler görevlendirilebilir..
İlçelerdeki, değişik bakanlıklara bağlı birimlerin yetkileri yerel yönetimlere devredilebilir.. Niye iki ayrı birim, iki ayrı merkez olsun ki. Bu zaman kaybı, bu gereksiz bir bürokrasi.
Sanırım valilik ve kaymakamlık müessesesinin yeniden düzenlenmesi gerek.
Yerel yönetimlerdeki birimlerin başında, başkan doğrudan bir koordinatör üzerinden ilgili bakanlık ve valilik makamı ile eşgüdüm sağlayabilir. Raporlama yapabilir.
Bu durum sadece vatandaşı rahatlatmayacak, kamuda da ciddi anlamda tasarruf, etkinlik ve hız kazandıracaktık. İki başlılık ciddi bir sorun.
Tabi illerde de birçok bakanlığa bağlı birimlere gerek yok. Bu hizmetler belediyeler üzerinden görülebilir. Bazı birimler ise doğrudan valiliğe bağlı olabilir. Bakanlık ya da valilik ihtiyaç duyduğu zaman ve yerlerde uzun süreli ve geçici koordinatör sekreterler görevlendirebilir. Merkezi hükümetin ihtiyaç duyduğu bilgiler ve yerine getirilmesi gereken hizmetleri ifa sorumluluğu yerel yönetimlere yüklenebilir..
Artık mesafeler kısaldı, haberleşme ve ulaşım imkânları arttı. Birçok hizmet sanal ortamda örgütlenebiliyor.. Bu durumda birçok şeyi, yeniden düşünmemiz gerek. Hem de sadece bugün için değil, geleceğin muhtemel ihtiyaçlarını da düşünerek ona göre yeni çözümler üretmemiz gerek.
Değişen şartlara uyum gösteremeyenler tasfiye olurlar. Bunu bir kenara not edin. Değişim kaçınılmaz.
Bizim sadece kendi ülkemiz için bir değişim değil, maden örnek ülke olacağız, ortak geleceğimiz içinde birlikte olacağımız ülkeler ve halkların da aynı seviyeye gelebilmeleri için bir öngörümüz olmalı. Ve bu sistem dünya ile entegre olabilmeli..
Madem “Alemlere rahmet olarak gönderilen bir peygamberin ümmetiyiz” diyoruz, dünya için, adaletten, barıştan, hürriyetten yana evrensel değerlerle örülmüş hedeflerimiz olmalı. CHP’ye rağmen, HDP’ye rağmen bunu başarabilmeliyiz. Onları aşmak olmamalı hedefimiz, kendi kendimizle yapmalıyız. Ama tabi sorarlar adama, bu kadro ile mi? Bu yöntemle mi, bu gayretle mi?
Evet yapabiliriz, Allah’ın yardımı ile başarabiliriz, ama önce bizim bunu hak etmemiz, buna layık olmamız gerekiyor.. Bu “muhteris ve muhtekirler”in boğazımızı sıkan makasından kurtulmamız gerek. Zira “Def-i mazarrat, celb-i menafi’den evladır”.
Usul esastan önce gelir. Önce sistemi doğru bina etmemiz gerekiyor. Zira “kem alat ile kemalat olmaz”.
İnsan da, sistem de doğru olması gerekir.
Bizim kamu yönetimi fakültelerimiz, sadece sektöre insan yetiştirmek değil, sistemin ıslahı için de, “kökü mazide olan bir ati” anlayışı ile, “efradına cami, ağyarına mani” düzenlemeler ihdas etmek, bu konuda çalışmalar yapmak zorundalar.
Sitem “hak” merkezli olmak zorunda. Eğer koyduğunuz kuralın değişen şartlara uyum performansı yüksek değil, çabucak kırılır. “İnsan” “Ünsiyet peydah eden” demektir. Yani “değişen şartlara uyum sağlayan” demek. Bizim koyacağımız kuralların “insani” olabilmesi için buna uygun olması gerek.
Dürüstlük ile birlikte kamuda ehliyet ve liyakat önemlidir. Cahil, zalim, müfsit, müstekbir, korkak, para, makam, kadın ve güce tamahı olanları o işten uzaklaştırın. Oğlunuz - kızınız da olsa, bu karaktere sahip olmayanın elinde o güç, onu cehenneme götüren aygır bir ata dönüşür. Siyaset güven müessesesi değil, denetim müessesesidir. Onun için kamu görevine talip olanların yakınları iki kere denetlenmeli ve bu konuda iki kere ihtiyad edilmelidir.
Bir yandan terör, öte yandan sınır güvenliği, darbecilerle baş etmek, uluslararası ilişkiler, ekonomik konular, muhalefet, hepsi üst üste gelse de, bir yandan da hayat devam ediyor. Günlük ihtiyaçlar, genel meseleler, elektrik, su, trafik gibi konular da gündemdeki yerini koruyor. O zaman idari reform gibi konular da hep gündemde olacak. Öncelikler sürekli değişse de, bir yandan bu işler hep masada olacak.
Kaldı ki, idari reform son derece önemli bir konu. Bu iş merkezi hükümetten, yerel yönetimlere kadar çok geniş bir kapsama alanına sahip.
Dünden gelen sorunları, yaşanmakta olan süreci de göz önünde tutarak, gelecekte ortaya çıkacak muhtemel sorunlara da çözüm olacak bir model geliştirmemiz gerek. Bu sadece kendi ülkemizin sorunlarını çözmek için değil, model alınan bir ülke olduğumuz için evrensel çapta uygulanabilir, efradına cami, ağyarına mani bir model ortaya koymamız gerek.
Biz alemlere rahmet olarak gönderilen bir peygamberin ümmetiyiz. Bütün insanlığın hayrına, efradına cami, ağyarına mani bir model oluşturmamız gerek.
Selam ve dua ile.