İhvan Genel Mürşidi Mahmud İzzet’ten Mesaj Var
İhvan Genel Mürşidi Muhammed Bedii’nin tutuklanmasının ardından geçici olarak İhvan liderliğine getirilen Mahmud İzzet bir mesaj yayımladı.
İhvan Genel Mürşidi Muhammed Bedii’nin tutuklanmasının ardından geçici olarak İhvan liderliğine getirilen Mahmud İzzet bir mesaj yayımladı.
İşte o mesaj:
“Davetçilik ve devrimciliği bir arada yürütmek ümmet için zorunluluktur!”
Bizler hayatın her alanını düzenleyen bir dine davet ediyoruz ve düşmanlarımız şunu çok iyi biliyorlar ki bu davetin iki temel hedefi var.
Birincisi; İslam topraklarının yabancı güçlerin sömürgesinden kurtularak özgürleşmesi…
İkincisi ise; özgür olan bu topraklarda Allah’ın hükümleriyle yönetilen özgür bir İslam devletinin tesis edilmesi…
Herkesin bildiği üzere davetin aşamaları şöyledir: “Tanıtım”, “oluşum” ve “uygulama”… Mısır’da davet sürecinin başlangıcında İhvan hareketi tanıtım hususunda her türlü aracı kullandılar. Kahvelere giderek oradaki insanlara tebliğ ettiler. Onlarla birlikte camiler inşa ettiler. Ulaşılmadık bir karış toprak bile bırakmadılar. Bu sürecin ardından içinde bulundukları toplulukları, şirketleri, kurumları, hayır kuruluşlarını “eğitim yuvasına” dönüştürenler sayesinde “oluşum” aşamasına geçilmiş oldu.
İslam ümmetinin halkları bu davet çağrısını güzel bir şekilde karşılarken, işgal altında olan ülkelerin halkları ülkelerini sömürgeden kurtarmak gayesiyle harekete geçtiler. Böylece halk devrimleri ve sömürgecilere karşı yürütülen silahlı mücadele de başlamış oldu. Buradan da anladığımız gibi, davetçilik ve devrimcilik bir arada yürütülmesi gereken bir bütündür. Burada İmam Hasan El-Benna’nın şu sözleri de davetin bu yönüne ışık tutuyor: “Ümmetin oluşumu, halkların eğitimi ve ideallerin başarıya ulaşması asla zaafiyete dönüşmeyen güçlü bir iradeyi ve asla tamahkarlığa dönüşmeyen fedakarlık anlayışını gerekli kılıyor.”
İşte davete ve devrime olan bu bütüncül yaklaşım sayesinde sömürgecilerden kurtulmak mümkün oldu. Ancak bu kez geriye sömürge olmayan ama İslam’ı da temsil etmeyen yönetimler kaldı ve bu yönetimler sömürgecilerden çok daha büyük ifsada, zarara yol açtılar. Siyonist düşmana Kudüs ve Filistin üzerinde çok daha fazla imkan tanıdılar.
Bu anlamda Arap Baharı dış güçlerden destek alan ifsad edici yönetimlere karşı başlatılmış bir hareketti. Bu hareket sonucunda ümmetin bilinçlenmesi, davetin hedefleri gibi meseleler biraz daha arka planda kalırken yaşam hakkı, özgürlük, sosyal adaletin ve dinin korunması gibi hususlar ön plana çıktı. Bu süreçle beraber devrim ve davet arasındaki o tekamül de sağlanmış oldu. Devrimci oluşumlar aynı zamanda davet ve eğitim yuvasına dönüştüler. Maruz kalınan şiddet dolayısıyla halklar ümitsizlik içine düşünce bu kez devrimcilere düşen, fedakarlık noktasında örnek ortaya koymak, fedakarlık olmadığı sürece devrime ulaşılamayacağını göstermek ve devrimin aşırılık yanlısı bir boyuta taşınarak şiddete dönüşmesini engellemek oldu. Bu süreçte devrime ihanet edenler olduğu gibi münafıklık edenler de oldu elbette… Ancak onların bu hali kurşundan daha güçlü olan devrimci hareketin kararlılığını artırmaktan başka bir işe yaramadı.
İşte biz yeniden yeni bir devrim dalgasıyla karşı karşıyayız. Devrim ve davet görevini bütün olarak yerine getirecek olan devrimciye düşen vatanı, ümmeti ve şerefi uğruna fedakarlık ve mücadeleden kaçınmamak, bu sayede hem dünya hem de ahiret sevabına kavuşmak olmalıdır.”
Mahmud İzzet
29 Rebiu’l Evvel 1438
28 Aralık 2016 Çarşamba