İhvan, Hamas ve İran

İhvan, Hamas ve İran

İhvan-ı Müslimin'in resmi sitesi ikhwanweb'de yayınlanan bir analizde, İhvan-ı Müslimin hareketi'nin İran'a nasıl baktığı ele alınıyor.

MÜSLÜMAN KARDEŞLER İRAN ve HAMAS

Müslümanlar arasında vahdet peşinde olan İhvan-ı Müslimin adalet, sivil toplum ve özgür ve adil politik alan çağrısı yapıyor. İhvan-ı Müslimin stratejisinin bir parçası olarak İran gibi milletler ve Hamas gibi gruplarla ilişkiye girmektedir, zira bunun aksi durumu, yalnızlaşma bölünme ve çatışmaları doğurur.

Bu anlamıyla Müslüman Kardeşler uzun yıllardır İran ile resmi olmayan bağlar kurmuştu. Müslüman Kardeşlerin hoşgörüsü altında Mısırlılar Şii Müslümanlarla olan ilişkilerinde diğer Arap ülkelerindeki Sünnilere göre daha rahattırlar. Batı, İran ile olan yakın ilişkileri sebebiyle Müslüman Kardeşler'de de anti Siyonist ve Batı karşıtı politikaların gelişmesi ihtimalinden korkuyor ve bundan dolayı Müslüman Kardeşler'in kimliğine ve politik pozisyonuna sadık kalmasına itimat etmiyor.

Gazze Savaşı boyunca lanet olası Mübarek rejimi hareketsiz kalırken, İran azıksözlü olarak Hamas'ı destekleyen ülke idi. Aynı zamanda, Hamas lideri Halid Meşal harekete olan desteğinden ötürü İran'a teşekkür etti ve İran'ın onların zaferinin bir ortağı olduğunu ekledi. Bu cevap bir dini ittifaktan ziyade kendi kendini yönetme politik mücadelesinin bir başarısı olarak kabul edilebilir. Yine de, Batı İran ve Hamas'ın her seviyede bir birlik içinde olduğu inancındadır.

Sömürgeci güçler ve Batı'nın Müslüman Dünya'yı böl ve yönet taktiği gütmesine karşın Müslüman Kardeşler Şii – Sünni gibi mezhep çatışmasında ayrı bir yere konuşlandı ve İran'ın dahil olacağı birleşik Müslüman cephe yaratmak istedi.

İhvan-ı Müslimin Müslümanlar arasındaki mezhep ihtilaflarına karşıdır ve Müslümanların kendi kendilerini idare edebilmeleri, demokratik ve özgür toplumların kurulabilmesi için vahdete ihtiyaç olduğunu ilan eder. Bu cihetle, İslam davasının temel hedeflerinin gerçekleştirilmesi amacıyla İhvan-ı Müslimin İranlı alimlerle ilişki kurmanın, İslam mezhepleri arasında mümkün olduğunca yakınlaşma sağlamanın gereğine inanır.

Bu yakınlaşmadan ve arzu edilebilir işbirliği seviyesinden i988'de bir netice hâsıl oldu. Örneğin, İran-Irak Savaşının sonunda, Müslüman Kardeşler lideri Şeyh Muhammed Gazali Irak Ordusunda İran'a karşı savaşan Mısırlı savaş esirlerini istedi ve İran bunları serbest bırakmayı tek taraflı olarak kabul etti.

İşgale karşı savaş konsepti Orta Doğu'nun sömürgeci tarihinin dışındadır ve Filistin gerçeği ile çağdaştır ve bu bağlamda Müslüman Kardeşler İran İslam Cumhuriyeti'nin kurucusunun düşüncelerini ve öğretisini destekler; hassaten Filistin davası ile ilgili olanları.

Şiilerin bölgedeki bağlarının yükselmesi ve böylelikle kendi iktidarına yönelik bir tehdit oluşturması olarak algılandığından Şiilik, Mübarek'in seleflerinden kalma korkusudur. Buna cevaben Mısır hükümeti ve devlet medyası Şiilik ve Şii sembollere karşı mücadele eden bir kampanya başlattılar.

Bu sırada, eski üyelerinden etkili din adamı Şeyh Yusuf Karadavi Şiilerin ve İran hükümetinin özellikle Mısır içindeki mezhebi faaliyetleri hakkında uyarır ve "Mısır'da Şiiliğin sızdırılmasının yükselmesi Irak'taki gibi bir sivil çatışmaya yol açabilir" derken, Müslüman Kardeşler, Müslümanların küresel planda birliği teşebbüslerini devam ettirdi.

Amerika Birleşik Devletleri, Hamas İsrail işgaline karşı uyanık davranırken ve Müslüman Kardeşler kendisini Mısır'daki barışçı demokratik değişime teslim etmişken İran'ın etkisini Orta Doğu'ya yaymasından endişeleniyor. Belki Amerika milletlerin farklılıklarını yanlış anlıyor, özellikle farklı eğilimleri, birini diğeri ile ortak bir amaca bağlayan genel hatları; işgalin sona ermesini. Gerçeği söylemek gerekirse, demokratik amacı.

İkhwanweb'de yayınlanan bu analiz Mehmet Akif tarafından Velfecr için tercüme edilmiştir.