İki Ayrı PKK Var!

İki Ayrı PKK Var!

Eski Savcı Gültekin Avcı bu haftaki Gerçek Hayat Dergisi'ndeki yazısında PKK ile ilgili çok ilginç saptamalarda bulundu.

İki Ayrı PKK Var!
Ankara bombalaması ve 25 evladımızın hayatını kaybettiği son iki saldırı. Hudson senaryosuna uygun. ‘Bilinen PKK’, ABD’nin klasik kartı ve kozu iken ‘bilinmeyen PKK’, ABD’nin Kuzey Irak denklemine göre modernize edilmiş bir operasyonel oluşumdur ve bilinen PKK stratejileri dışında hareket etmektedir. Yangını artırıcı ve kaosu derinleştirici bu saldırıların gösterdiği şudur: İki ABD ve iki PKK. Ulusalcılara, Genelkurmaya ve militarizasyona göz kırpan ABD ile demokrasi, insan hakları, sivil siyasetin asker üzerinde hakimiyeti yanlısı ABD. 1983’ten bu yana süregelen bir kanlı cinnet. İrfansızlığın kucağında boy atan kan deryasında kaybettiğimiz evlatlarımızın acısı her dem yüreğimizde. Devletin kavramaktan ve çözüm üretmekten bazen uzak bazen aciz kaldığı bir anafor. Hakikatte sorunu çözmekten aciz sayılmaz ama çözümün merkezini oluşturan dinamikleri ortaya koymak, devletin resmi ideolojisi ve ‘saplantılarıyla’ karşılaşabilmektedir. Devlet-i Aliyye’nin hitamında bile Kürt meselesi bahis mevzuu değilken, yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti fenomeniyle ve bu fenomenin hakim paradigmalarının ‘her şeye rağmenci’ perspektifiyle sahne alan bir yangın. Yangının menbaında Cumhuriyetin üzerine bina edildiği ‘menfi milliyetçilik’, irade-i milliye ve tenkit kabul etmez otoriter bir Kemalist ideoloji, müşterek dinamikleri ve kültürü ihata etmeyen bir ulus devlet mantalitesi ve maneviyatı bir kaşık suda boğan, millet irfanının boynundaki kement mesabesindeki manipülatif laiklik mevcut.

Yıl 2003. Siirt’te Terör Cezaevi Savcısıyım. Oradaki iki sene benim için en önemli tecrübeydi. Araştırmalarımla tecrübenin buluştuğu bir mecra. 200 civarı PKK ve 200 civarı Hizbullah hükümlü ve tutuklusu mevcut. Aralarında örgütlerin üst düzey kişileri var.

PKK’lının ilginç analizi

O gün 24 kişilik PKK koğuşundayım ve her zamanki gibi onlarla yalnızdım. (PKK ve Hizbullah koğuşlarına tehlikeye rağmen yalnız girerdim. Ve içeride bulunduğum sürece kapı açık kalamayacağından üstüme kilitlenirdi. Cezaevinde Savcının nüfuzu ve etkinliği için riskli de olsa şahsıma ait bu yöntem ve tercih önemliydi) Sorunlarını dinledikten ve gerekli notları aldıktan sonra çoğu zaman olduğu gibi PKK stratejileri, güncel gelişmeler ve Kürt sorunu üzerine konuşmak istediler. Örgüt gerçekliğinin temelindeki sosyalist ideolojiye temas ederlerken Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren ezilmişlik, zulüm ve baskılardan söz ediyorlardı. İçlerinde az da olsa oruç tutanlar ve namaz kılanlar vardı. Hatta birisi o sırada izin isteyip namaz kılmak için yukarı çıkmıştı. Dedim ki:

--Sizdeki sosyalist düşünce orijinale uymuyor. İçinizdeki bu ibadet edenler… Sosyalist nazariyede din, ahlak gibi moral değerler üst yapı kurumu ve burjuva hastalığı sayılmaz mı?

Muhatap aldığım iki kişi PKK grubunun kitap yazabilecek seviyedeki nadir birikimli kişileriydi. Cevaben:

--“Normal bir sosyalizm olmadığı doğru. Bize has, önderliğimizin(Öcalan’a önderlik derler) formüle ettiği bir tarz. Demokratik bir sosyalizm bu. Biz ibadet eden arkadaşlara karışmıyoruz. Zamanla sosyalist düşüncenin bilincine erecekler. Ve o zaman ibadet ve din gibi olguların gereksizliğini anlayıp kendiliğinden bırakacaklar”

--Aynı vatanın evlatları olarak derdinizi demokratik yollardan ifade etmeyi neden hiç düşünmediniz ki? Silah çözüm oldu mu?

“Aynı memleketin evlatları olduğumuz doğru. Ama bize ve halkımıza aynı vatanın evlatları gibi davranılmadı. Cumhuriyetten bu yana halkımız ezildi ve dışlandı. İstiklal mahkemesi Diyarbakır’da halkımızdan pek çok kişiyi keyfi olarak astı. Tek parti dönemi bize hep kan getirdi” Derken araya girdim.

--Bir dakika Diyarbakır’da İstiklal mahkemesi marifetiyle asılanlar umumiyetle dindar kişilerdi. Sahipleniyorsunuz?

“Olsun. Neticede hepsi bizim halkımız. Kürtlerin kimliği tanınmalı. Türklük dayatılıyor. Dilimiz ve kültürümüz kabul edilmeli. Halkımıza hakları verilmeli. Bugün geldiğimiz noktada T.C bazı adımlar attı. Amaçladığımız noktaya yakınız. İlk sıralarda bağımsız bir söylem ifade etsek de şimdiki gerçekliklerde biz ayrı bir Kürt devleti istemiyoruz. Bazen silahlı mücadele değil de demokratik yolları en başta neden denemediğimizi düşünüyorum doğrusu.” Derken diğeri araya girdi ve ona hitaben—“Silahlı mücadele olmasaydı bugünkü sosyal kazanımlarımıza ulaşamazdık yanlış düşünüyorsun!” dedi.

İlki devam etti: “Biz Türk vatandaşlığını ve kimliğini bir üst kimlik olarak kabul ediyoruz. Ama özde Kürdüz. Bunun kabul edilmesini istedik. Yoksa biz Türklerle aynı gemide olduğumuzu biliyoruz. Belki inanmazsın Savcı bey ama Türkiye ile başka bir devlet savaşsa biz Türkiye’nin yanında oluruz. Çünkü aynı gemideyiz ve bu gemi batarsa biz de batarız. Bunu biliyoruz… DEHAP bizi tam olarak temsil edemiyor. Yetersiz kalıyor. Ama siyasi olarak onlar var… İstediğimiz adımlar tam olarak atılmazsa 2004’den itibaren strateji değiştireceğiz. Artık büyük kentlerde çok ciddi ve seçilmiş eylemler düzenleyeceğiz. Bunlar şimdikilerden çok farklı olacak.” Dedi.

Şaşırtıcıydı doğrusu. Kesif bir propaganda kimliği taşıyan bu konuşmalarda ilginç noktalar mevcuttu. Biliriz ki, müebbed almış bir hükümlünün konuşmalarında makyaj bulunmaz. Hassaten PKK’nın dünya görüşü ayrımı gözetmeksizin tüm Kürtlerin örgütü olma iddiası ve Cumhuriyet döneminde gerçekleşen hukuk dışı İstiklal mahkemesi uygulamalarından bugüne uzanan ihmalkarlık dolu vetire. Bölgede devletin psikolojik pasivizasyonu bilhassa bu iki noktada temayüz ediyordu.

İki ABD ve iki PKK

Zikredilenler ‘bilinen PKK’nın paradigmalarıydı. Bugünkü encamda Kürt dili serbest, Kürt partisi serbest hatta mecliste, Kürtçe şarkı söylemek yasaksız, TV’de bile mümkün. Kürtçe dil kursu serbest. Kürt Cumhurbaşkanı mümkün. Yani ‘bilinen PKK’nın şikayet konuları yok. Peki son zamanlarda yüreğimizi yakan eylemlerin faili yine PKK’mı? Murat Karayılan eylemleri üstlenmiyor. Evet PKK. Ama ‘bilinmeyen PKK’

Bilinmeyen PKK’nın teşekkülü hususunda ABD’nin Irak’a müdahalesi ve yerleşmesi önemli bir milad. Son eylemlerin faili ise bilinmeyen PKK’dır. Ankara bombalaması ve 25 evladımızın hayatını kaybettiği son iki saldırı. Hudson senaryosuna uygun. ‘Bilinen PKK', ABD’nin klasik kartı ve kozu iken ‘bilinmeyen PKK’, ABD’nin Kuzey Irak denklemine göre modernize edilmiş bir operasyonel oluşumdur ve bilinen PKK stratejileri dışında hareket etmektedir. Son saldırılar Kuzey Irak davetiyesi doğru. Kürt vatandaşlarımızın aleyhine. Askeri önlemleri artırıcı ve özgürlükleri kısıtlayıcı. Yani Kürt realitesine ve taleplerine tamamen ters. Yangını artırıcı ve kaosu derinleştirici bu saldırıların gösterdiği şudur: İki ABD ve iki PKK. Ulusalcılara, Genelkurmaya ve militarizasyona göz kırpan ABD ile demokrasi, insan hakları, sivil siyasetin asker üzerinde hakimiyeti yanlısı ABD.

Bilinen PKK: Yetersiz görse de DTP’ye sıcak, Kürt kimliği üzerinde konuşlandığı iddiasında, Kürtlerin sosyal ve siyasal haklarından dem vuran, Öcalan’ın nüfuzunun ciddi oranda devam ettiği, doğuda otoriter ve askeri atmosferi reddeden bir görünümü üstleniyor. Kendi argümanlarının ciddi bir kısmının gerçekleştiği ortada. Demokrasi ve barış sloganlarını kullanıyor. Kuzey Irak’a müdahaleye şiddetle karşı. ABD motivasyonunda.

Bilinmeyen PKK: Siyasi çözüme karşı olması hasebiyle DTP’yi TBMM’de istemiyor. Bilhassa ‘mağdur’ bir DTP onun için gerekli ve yeterli bir figür. Ilımlı değil şahin kişiler ve tavırlar peşinde. Doğuda askeri bürokrasi ve yönetimin güçlenmesine taraftar. Otoriterlik ve militarizasyon onun hayat sahası. Kuzey Irak davetiyesini ısrarla dağıtıyor. Öcalan’ın nüfuzu dışında. Doğrudan ABD ve NATO bağlantılı. Özel harp perspektifiyle çalışan illegal ekiplerle aynı frekansta. Demokratikleşme karşıtı.

Bilinmeyen PKK’nın varlığı, PKK oluşumunun gücünü yitirdiğini ve sona yaklaştığını gösteriyor. Kürt-Türk bütünleşmesi ve sevgi bağları, Cumhurbaşkanı Gül’ün bölgeyle samimiyetle hemhal olması, Kürtçe dil kurslarının mevcudiyeti ve demokratikleşmede atılan adımlar gibi unsurlar ‘bilinen PKK’dan çok ‘bilinmeyen PKK’yı vurmuş durumda. Bilinen PKK’nın formüle edilen emelleri ile Bilinmeyen PKK’nın eylemleri çatışıyor. Takibe alınması gereken adres ise NATO ve ABD.

Gültekin AVCI / Gerçek Hayat