Konuya ilişkin iddiasını Journal of Medical Hypoteses adlı dergide yayımladığı makaleyle gündeme getiren Trevisanato, Hititlerin o dönemlerde Anadolu’nun batısındaki Arzava ülkesine karşı tularemi bakterisiyle savaş açtıklarını yazdı.

Trevisanato, topraklarının Batı Anadolu’da yaşayan Arzava halkı tarafından fethedilmek istendiğini anlayan Hititlerin düşman topraklarına hastalıklı koyunları salma suretiyle ilginç bakteriyolojik savaş yöntemine başvurdukları savını dile getirdi.

Hititlerin, bu şekilde düşmanlarının planlarını alt üst ettiklerini belirten Trevisanato, "Arzava ülkesi sokaklarında esrarengiz biçimde koyunların peyda olmaya başlaması M.Ö. 1320-1318 yılları arasına rastlıyor. Kent sakinleri bu koyunları yakalayıp yiyorlardı. Tulareminin kentte ölüm saçmaya başlaması da o dönemdedir. Halk ölümler nedeniyle zayıf düşünce, Hititlerin topraklarını fetih düşüncesi de başarısızlığa uğramıştır" görüşünü savundu.
Trevisanato, bunun planlı bir şekilde yapıldığına ilişkin iddiasını şöyle özetledi:
"Belgeler, Arzava halkının, bu salgın hastalıkla koyunlar arasında bir bağlantı olup olmadığını düşünmeye başlamış olduğunu gösteriyor. Bana göre kesinlikle bir bağlantı var. Hititler, hayvanları bu şekilde kullanmayı düşünmüş olmalıdırlar." Prof. Trevisanato, ilk çağ metinlerini inceleme neticesinde, tularemi bakterisinin M.Ö. 14. yüzyıldan itibaren Hititlerin yaşadıkları topraklarda mevcut olduğunu saptadığını belirtiyor.
Tulerami, Türkçede "tavşan ateşi" veya "avcı hastalığı" olarak da biliniyor. Tulerami, günümüzde halen rastlanabilen bir hastalık olmakla birlikte, antibiyotikler aracılığıyla artık kolayca kontrol altına alınabiliyor. Hastalığın tedavi edilmemesi durumunda, günümüzde yüzde 15 oranında ölüme yol açabildiği belirtiliyor.