IMF ile Niyet Mektubunda Uzlaşıldı

IMF ile Niyet Mektubunda Uzlaşıldı

Devlet Bakanı Mehmet Şimşek, yürütülmekte olan Stand By düzenlemesinin gözden geçirilmesiyle ilgili niyet mektubu taslağı üzerinde IMF yetkilileri ile gelinen noktayı açıkladı.

Devlet Bakanı Mehmet Şimşek, "Yaptığımız temaslar sonucunda yürütülmekte olan Stand By düzenlemesinin gözden geçirilmesine ilişkin niyet mektubu taslağı üzerinde Uluslararası Para Fonu (IMF) yetkilileriyle mutabakata varmış bulunuyoruz. Bu kapsamda Mayıs ayı başlarında IMF icra direktörleri kurulunun toplanması ve yaklaşık 3,7 milyar dolarlık kredi diliminin serbest bırakılması beklenmektedir" dedi.

IMF ve Dünya Bankası grubunun yıllık toplantısı nedeniyle ABD'de bulunan Devlet Bakanı Mehmet Şimşek yurda döndü.

İstanbul Atatürk Havalimanında basın açıklaması yapan Mehmet Şimşek, son birkaç gün içinde Washington'da ve New York'ta yapmış oldukları yoğun temasların son derece verimli geçtiğini ve bu çalışmaların ülkeye olumlu yansımaları olacağını söyleyebileceğini ifade etti.

Şimşek, IMF üst düzey yetkilileriyle yaptığı görüşmelerde küresel ekonomide son dönemde yaşanan gelişmeleri IMF bünyesindeki kota ve yönetim reformunu, yürütmekte oldukları stand by düzenlemesinin son gözden geçirmesini ve 2009 yılında Türkiye'de gerçekleştirilmesi planlanan IMF-Dünya Bankası yıllık toplantılarına ilişkin hazırlıkları ele aldıklarını anlatarak, "Yaptığımız temaslar sonucunda yürütülmekte olan stand by düzenlemesinin gözden geçirilmesine ilişkin niyet mektubu taslağı üzerinde Uluslararası Para Fonu (IMF) yetkilileriyle mutabakata varmış bulunuyoruz. Bu kapsamda Mayıs ayı başlarında IMF icra direktörleri kurulunun toplanması ve yaklaşık 3,7 milyar dolarlık kredi diliminin serbest bırakılması beklenmektedir" dedi.

-"TÜRKİYE'NİN IMF'DEKİ AĞIRLIĞI ÖNÜMÜZDEKİ YILLARDA ARTABİLECEK"-

IMF kota ve yönetim reformu çerçevesinde son derece olumlu bir aşamaya gelindiğini aktaran Şimşek, 2008 Bahar Toplantılarıyla birlikte kota reformunda nihai karar aşamasına gelindiğini, şu an itibariyle IMF'ye üye ülkelerin görüşüne sunulan ve onaylanmasına kesin gözüyle bakılan karar taslağının, IMF kota sisteminin hızla büyüyen dinamik ekonomilere daha fazla temsil gücü sağlayan yeni bir çerçeveye oturtulduğunu anlattı.

Bakan Şimşek, şunları kaydetti:

"Bu değişiklikte ülkemizin girişimlerinin de etkisi olmuştur. Oluşturulan yeni yapıya ilişkin prosedürler tamamlandığında Türkiye'nin kotasının bir kez daha artırılması söz konusu olacaktır. Bildiğiniz üzere ülkemizin IMF'deki kotası 2006 Eylül ayında artırılmıştı. Gündemdeki artışla birlikte 2006 yılı sonundan itibaren Türkiye'nin kotasında yapılan toplam artış oranı yüzde 51 düzeyine ulaşmış olacak ve 2006 yılı başında yüzde 0,45 olan oy gücümüz, yüzde 0,61'e yükselecektir.

Kotamızdaki fiili artıştan daha da önemli olan husus, kota yapısının lehimize değiştirilmiş olmasıdır. Bu sayede Türkiye'nin IMF içerisindeki ağırlığının önümüzdeki yıllarda daha da artması mümkün olacaktır."

Mehmet Şimşek, bütün bu olumlu gelişmelerin aslında ekonomideki hızlı dönüşümün ve güçlü büyümenin, uluslararası alanda da bir nevi teyit edilmesi anlamına geldiğini söyledi.

-"DIŞSAL ŞOKLARIN ETKİSİ DEVAM EDECEK, AMA TÜRKİYE'YE ETKİLERİ SINIRLI KALACAK"-

Temasları kapsamında IMF bünyesindeki Uluslararası Parasal ve Finansal Komite (IFMC) tarafından düzenlenen toplantıya da iştirak ettiğini ifade eden Şimşek, toplantıda tüm katılımcıların küresel finans piyasalarındaki dalgalanmanın son zamanlarda daha ciddi bir görünüm arz ettiği konusunda hemfikir olduğunu gördüğünü, bu bağlamda özellikle IMF tarafından son dönemde her zamankinden daha yüksek bir sesle ifade edilmeye başlanan uyarılara dikkat çekildiğini anlattı.

IMF'nin son 6 ay içerisinde küresel büyümeye ilişkin tahminlerini 3 kez aşağı yönde revize ettiğini hatırlatan Şimşek, "2007 yılı Ekim ayında yüzde 4,8 olarak tahmin edilen 2008 yılı dünya ekonomik büyümesi, son tahminlerde yüzde 3,7 seviyesine indirilmiştir. Ekonomik durgunluğun özellikle ABD ve avro bölgesinde belirgin bir şekilde hissedileceği öngörülmektedir. Dünya emtia fiyatlarındaki hızlı yükseliş nedeniyle hemen hemen bütün ülkelerde gözlemlenen yüksek enflasyona karşı alınabilecek tedbirler de toplantının gündeminde yer almıştır" dedi.

Şimşek, bu olumsuz atmosfer içerisinde tüm ülkelerin ekonomik performansının az ya da çok bir şekilde zayıflayacağının, muhataplarca ortaya konan çok dikkat çekici bir değerlendirme olduğunu belirterek, şyle devam etti:

"Bu noktada memnuniyetle ifade etmek istiyorum ki, Türkiye güçlü makroekonomik temelleriyle, izlemiş olduğu ihtiyatlı para ve maliye politikaları sayesinde şu ana kadar küresel çalkantının menfi etkilerinden son derece sınırlı düzeyde etkilenmiştir. Bu durum ekonomimizin şoklara karşı direncinin son yıllarda ne kadar artmış olduğunun açık bir göstergesidir. Önümüzdeki dönemde de bu tip dışsal şokların ülkemiz üzerinde de etkileri olmaya devam edecektir, ancak bunların sınırlı kalacağına inanıyorum."

-AFRİKA KALKINMA BANKASINA ÜYELİK-

Hükümet olarak Afrika Kıtasına yönelik çok kapsamlı bir açılım başlatmış bulunduklarını da anımsatan Mehmet Şimşek, bu kapsamda Türk müteşebbislerinin ve Türk ürünlerinin Afrika'ya açılımının desteklenmesi yönünde devlet olarak her türlü katkıyı sağlamakta olduklarını belirtti.

Şimşek, "Ülkemizin Afrika Kalkınma Bankasına üyeliği de bu desteğin önemli bir parçasını teşkil etmektedir. Afrika Kalkınma Bankasına üyelik için başlatmış olduğumuz çalışmalar son aşamasına gelmiş durumdadır. Ülkemizin üyeliği konusunun gelecek ay yapılacak Afrika Kalkınma Bankası Guvernörler Kurulu Toplantısında ele alınarak onaylanmasını bekliyoruz" dedi.

-DİĞER TEMASLAR-

Devlet Bakanı Şimşek, Dünya Bankası Başkanı Robert Zoellick ile yaptıkları görüşmede de önümüzdeki 4 yılda Türkiye'nin Dünya Bankası ile yürüteceği mali ve teknik işbirliğinin çerçevesini belirleyen, Ülke İşbirliği Stratejisinin ayrıntılarını ele aldıklarını, hükümet programında yer alan yapısal reform çalışmalarını mali ve teknik açıdan destekleyen ülke işbirliği stratejisine büyük önem verdiklerini söyledi.

Şimşek, "Son derece esnek finansman koşulları içeren işbirliği stratejisi kapsamında Dünya Bankasından 2011 sonuna kadar 6,2 milyar dolar tutarında kaynak temin etmeyi öngörüyoruz" diye konuştu.

Dünya Bankası ile yakın işbirliğinin önümüzdeki dönemde enerji arz güvenliği ve reel sektörün desteklenmesi başta olmak üzere çeşitli alanlarda devam edeceğini aktaran Şimşek, Avrupa Yatırım Bankasıyla ilgili olarak da "Banka ile önümüzdeki dönemde özellikle yenilenebilir enerji ve bilgi toplumuna geçiş hedefimizi destekleyen teknoloji geliştirme ve inovasyon alanlarında yakın işbirliği halinde çalışmaya devam etme konusunda mutabık kaldık. Ayrıca bankanın iki ofisinin önümüzdeki aylarda Ankara ve İstanbul'da faaliyete geçecek olmasından duyduğumuz karşılıklı memnuniyeti dile getirdik" dedi.

New York'taki temaslarında ise daha çok uluslararası yatırımcılarla ve kredi derecelendirme kuruluşlarıyla bir araya geldiklerini anlatan Şimşek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bize bu toplantılarda yöneltilen sorular ağırlıklı olarak dünyada büyümede ve enflasyonda yaşanan olumsuz gelişmelerin Türkiye ekonomisine olası etkileri ve cari açığın finansmanına yönelikti. Biz de görüşmelerimizde cari açığın finansmanında bir sorun görünmediğini, ülkemizin son yıllarda göstermiş olduğu performans ve katettiği önemli mesafe nedeniyle yatırımcıların güçlü güveninin devam ettiğini anlattık. Dünya ekonomik görünümündeki bozulmaya karşın Türkiye'nin ekonomik temellerinin sağlam, ileriye dönük potansiyelinin büyük olduğunu, Türkiye'de dünya ekonomisindeki gelişmeleri yakından izleyen ve ihtiyatlı politikalardan ödün vermemeye kararlı güçlü bir ekonomi yönetiminin iş başında olduğunu muhataplarımıza anlattık."

Devlet Bakanı Mehmet Şimşek, olası bir ihtiyati Stand By düzenlemesi için değerlendirmelerin devam ettiğini, önümüzdeki haftalarda bu konuyu değerlendireceklerini belirterek, "İhtiyati olup olmayacağına hükümetimiz karar verecektir. Bugün bile karar versek, Uluslararası Para Fonunun (IMF) kendisi program sonrası performans değerlendirmesine gideceği için bu süreç birkaç hafta veya birkaç ay alabilir" dedi.

IMF ve Dünya Bankası grubunun yıllık toplantılarının ardından Türkiye'ye dönüşünde, Atatürk Havalimanında yaptığı basın açıklamasının ardından soruları yanıtlayan Şimşek, IMF temaslarıyla ilgili olarak, niyet mektubunu muhtemelen önümüzdeki hafta veya en geç bir sonraki hafta göndermiş olacaklarını, orada tam bir mutabakat bulunduğunu söyledi.

Şimşek, "Türkiye otomatik olarak program sonrası izlemeye geçecektir. Mayıs 10'dan itibaren olası bir ihtiyati Stand By düzenlemesi için değerlendirmeler devam ediyor. Bu konuda karar hükümetimizin. Önümüzdeki haftalarda bu konuyu değerlendireceğiz" diye konuştu.

Burada teknik bir konu bulunduğuna işaret eden Şimşek, şunları kaydetti:

"3 yıllık Stand By düzenlemesinin sonuna geldik. IMF kurallarına göre yeni bir program başlamadan önce, yeni programın performansı üzerine değerlendirme yapılması gerekiyor. Bu çalışma 1-2 ay alabiliyor. Önümüzdeki döneme ilişkin çalışmalar paralel olarak da gidebilir. Bu şekilde takdir hakkı kullanırsak... Ama program biter bitmez program sonrası izlemesine geçeceğiz. İhtiyati bir Stand By düzenlemesi bir miktar zaman alabilir. Eğer bu konuda biz irade ifade edersek, bu tamamen teknik bir konudan kaynaklanmış olacaktır. İhtiyati olup olmayacağına hükümetimiz karar verecektir. Önümüzdeki hafta bu konuyu değerlendireceğiz ama bugün bile karar versek IMF'nin kendisi program sonrası performans değerlendirmesine gideceği için bu süreç birkaç hafta ya da birkaç ay alabilir."

Şimşek, bir gazetecinin "ABD'li yatırımcılarla görüştüğünüzü söylediniz. Orada nasıl bir hava hakimdi" şeklindeki sorununa karşılık, dünyanın sıkıntılı bir dönemden geçtiğini, onun yansımalarının devam edeceğini belirterek, "Bu da yatırımcıların beklentileri, pozisyonları üzerinde tabii ki olumsuz bir etkide bulunabiliyor. Dolayısıyla 'Hava çok pozitif' desem muhtemelen doğru olmaz. Herkes daha çok tereddütlerini gidermeye, kaygılarını ifade etmeye yönelik bir tutum içerisindeydi" dedi.

Dünyadaki dış şoklardan Türkiye'nin etkilendiğini ancak şu ana kadar bu şokların Türkiye'ye etkisinin sınırlı olduğunu ifade eden Şimşek, gerek bütçe performansındaki iyileşme gerekse de sosyal güvenlik reformu gibi çok önemli adımların atılmasının, kendilerinin zaten buradaki tutumunu gösterdiğini kaydetti.

Mehmet Şimşek, "Özelleştirmeler son hızıyla devam ediyor, devam edecek. Reformların çoğunda son aşamaya gelindi. İş gücü piyasası reformu kaldı. O da hazır, meclisimize önümüzdeki haftalarda sunulacak. Teşvik sistemimizin daha rasyonelleşmesi konusu yine yılın ikinci yarısında gündemde olan bir konu..." dedi.

-''TÜRKİYE'DEKİ ENFLASYONUN ARKASINDA TALEP YOKTUR''-

İhtiyati Stand By'ın koşullarına ilişkin bir soruya karşılık da Şimşek, şunları söyledi:

"Koşullar ve kaynak müzakere konusu olur ama bizim normal bir stand by düzenlemesinden çok ihtiyati bir standby düzenlemesini seçenek olarak görüyor olmamız aslında Türkiye ekonomisinin son birkaç yılda katettiği aşamayı gösteriyor. IMF hiçbir şekilde özel sektörün kaynak ihtiyacını karşılamak üzere bir düzenlemeye gitmez. Türkiye'de kamu sektörünün kaynak ihtiyacı bence IMF'ye ihtiyaç duymayacak şekilde iyi bir durumda. Yapılacak programda, eğer öyle bir seçenek tercih edilirse, kaynak ikinci planda olacaktır."

Bakan Şimşek, para politikasıyla ilgili bir soruya karşılık da şunları kaydetti:

''Merkez Bankası bağımsızdır. Para politikasını onlar belirlerler ve şu ana kadar da öyle olmuştur. Yalnız şunu da kabul etmek lazım. Dünyada bütün ülkelerde enflasyon son 15-20 yılın en yüksek düzeyinde seyretmektedir. Enflasyonun temelinde dünyadaki gıda fiyatları ve enerji fiyatlarının yükselmesi vardır. Türkiye'deki enflasyonun arkasında talep yoktur. Olsa olsa ekonomi yavaşladığı için, talep yavaşladığı için talep baskısı azalmıştır.

Para politikasının temkinli bir süreçte devam etmesinde temel amaç enflasyon artışı nedeniyle ortaya çıkacak ikincil etkileri kontrol altına alma çabasıdır. Türkiye'nin enflasyonu ile diğer gelişmekte olan, enflasyon hedeflemesi yapmış ülkeler arasındaki farka bakınca, muhtemelen son 40 yılın en düşük noktasındayız. Biz ihtiyatlı, temkinli bir şekilde yolumuza devam edeceğiz. Gerek para politikası gerek mali disiplin anlamında da yolumuza devam edeceğiz."