Irak ABD'nin deney tahtası

Irak ABD'nin deney tahtası

'Böl ve yönet' taktiğine uygun zemin sağlayacak biçimde işgal edilen Irak'ta, Sünniler ve Şiilerin birbirine girmesiyle Amerika başarıya koşuyor



'Böl ve yönet' taktiğine uygun zemin sağlayacak biçimde işgal edilen Irak'ta, Sünniler ve Şiilerin birbirine girmesiyle Amerika başarıya koşuyor

Arap ümmetinin ve dünyanın onurlu ve özgür insanları, Amerika Saddam Hüseyin rejiminin kitle imha silahlarına sahip olduğu yalanına dayanarak kardeş Irak'a karşı Britanya'yla birlikte savaş açtığında, hedefin Arapları ve mukadderatlarını kontrol altına alma yönündeki Siyonist projeye hizmet etmek için bölgeyi küçük ve zayıf devletçiklere bölmek olduğunu ifade etmişti. Böylece ABD'nin müjdelediği büyük Ortadoğu haritası oluşturulacaktı.

Savaşın ve işgalin Irak halkının direnişi karşısındaki askeri başarısızlığına rağmen, bugün bu iğrenç planın Irak halkı arasında mezhep ayrımcılığı ve milliyetçilik fitnesini tutuşturmak da dahil birçok yöntemle hayata geçirildiğini görüyoruz.

Britanya güneyde başarılı

ABD yönetimi, klasik emperyalist politikaları, özellikle de 'parçala ve yönet' yöntemine dayanan Britanya emperyalizmini kullandı. Anglo-Amerikan işgali, bu emperyalist politikanın ilkeleri ışığında kuvvetlerini Irak'ın bütün bölgelerine dağıttı, Britanya da Basra gibi güney kentlerini seçti. Zira güneyde çeşitli mezhepçi ve dini ayrılıklar hâkimdi ve Britanya emperyalizminin bu vilayetlerde bulunması nedeniyle bölge halkı arasında fitne ateşinin tutuşması kaçınılmazdı; zaten 'parçala ve yönet' projesinin sahibi de Britanya'ydı. Bu yüzden de fitne ateşini körükleme gücüne sahipti. Britanya, Amerikan tankları sırtında gelenlerin de yardımıyla planında başarılı olmaya başladı.

Bu güçler en son Şii Arapları, özellikle de Havatim kabilesinden Şiileri vurdu. İddialarına göre bu kabile Necef'i vurmak istemiş, kabile lideri de kendisinin beklenen mehdi olduğunu öne sürüyormuş. Bütün bu yalanların hedefi, 'parçala ve yönet' politikasını işleve koyup aynı mezhep saflarını ayırarak Şiileri Şiilere, Sünnileri de Sünnilere kırdırmaktır.


Kerkük en 'ideal' kent

Anbar ve Musul'daysa, halkın sadece Sünni olması dikkate alınarak tasfiye ve kentlerin yerle bir edilmesi görevi Amerikan güçlerine verildi. Zira bu kentlerde 'parçala ve yönet' politikası başarı elde edemez. ABD Anbar ve Musul'da, yeni emperyalist politikayı, yani yıkım, terör ve ölüm politikasını uyguluyor.

Arap kenti Kerkük'se, belki de 'parçala ve yönet' politikası için
en uygun yer. Çünkü özellikle Kerkük olmak üzere kuzey bölgeleri Irak'ın mozaiğini yansıtıyor ve bu mozaiğin parçalanması Irak'ın da parçalanması demek. Zira Kerkük'te sadece Arap Şiiler ve Sünniler oturmuyor, Türkmenler ve Kürtler de yaşıyor. Bu yüzden da Kerkük'ün parçalanması işgalin idealini gerçekleştirir. Bu hedefe, Amerikan tankları sırtında gelen Kürtler, Şiiler ve Sünniler de destek veriyor.

Önceki gün Irak parlamentosu emperyalist işgal altında hazırlanan anayasanın 140. maddesini onayladı. Bu madde eskiden beri Kerkük'te ikamet eden bütün Arap Şii ve Sünnilerin geldikleri yerlere dönüşünü öngörüyor. Hedefse kentin Kürtleştirilmesi ve böylece Arap kimliğinin silinmesi. Yeni emperyalizmin uygulamaya çalıştığı bu.

Fevaz Al Acemi

(Katar gazetesi Şark, 6 Şubat 2007-Radikal)