Irak: Çok Gizli
1990'lı yılların sonlarındaki Birleşmiş Milletler silah denetimleri sırasında, Irak yönetimi sık sık müfettişleri CIA ya da diğer Batılı istihbarat örgütlerinin ajanları olmakla suçluyordu.
Haklı mıydı acaba? Yoksa BM müfettişlerinin hepsi, gerçekten bağımsız silah uzmanları mıydı?
Eski Amerikan deniz piyadesi ve Birleşmiş Milletler silah denetçisi Scott Ritter, yakında yayımlanan "Irak: Çok Gizli.. Amerika'nın bilinmeyen istihbarat komplosu" adlı kitabında bu sorulara ilginç yanıtlar veriyor, bilinmeyen bağlantılar ve planlardan söz ediyor. Biz de Scott Ritter'la kitabı hakkında konuştuk.
BBC: 90'lı yıllarda Birleşmiş Milletler'in Irak'a gönderdiği silah denetçilerinin kaçı ajan, kaçı gerçekti?
Scott Ritter: Bir çok istihbaratçı vardı ekipte, çünkü Irak'ın sahip olduğu ve bir zamanlar saklamaya çalıştığı silahlara ne olduğunu bulmaya çalışıyorduk. Fakat bunlara ajan denilemez.
Ajanlar, Birleşmiş Milletler'e niyetleri ve kendisi hakkında yanlış bilgi vererek ekibe dahil olan, ama bir kez ekibe girdikten sonra, kendi hükümetleri hesabına çalışan kişilerdi. Üstelik hükümetlerinin, Güvenlik Konseyi kararlarına ters düşen emirlerini yerine getiriyorlardı. Mesela Irak'ı silahsızlandırmak değil, bu ülkede rejimi devirmeyi hedeflemek gibi.
BBC: Hangi hükümetlerden söz ediyorsunuz burada?
S.R.: Esasen Amerika Birleşik Devletleri. Bir kere, zaten Amerikan yönetimi tarafından BM silah denetim sürecinde yer almak üzere görevlendirilen her bir uzman, hükümetlerinin politikası olan rejim değişikliği hedefini güdüyordu.
Washington silahsızlandırmayla hiç bir zaman ilgilenmedi. Amerikan yönetimleri için silah denetimleri, sadece rejim değişikliği hedefine ulaşmakta bir katkıları olabildiği ölçüde önem taşıyordu.
BBC: Nasıl olacaktı bu peki?
S.R.: Silah denetimlerinin en önemli yanı, bunların Irak'a ekonomik yaptırımların devamıyla olan ilintisiydi. Amerikan yönetimi ve CIA, Körfez Savaşı'nı izleyen yıllarda Saddam Hüseyin'i devirmek istiyordu ama bunu nasıl yapacakları konusunda hiç bir fikirleri yoktu.
Onun için bir plan yapana dek, Irak yönetimini ekonomik yaptırımlarla kontrol altında tutmanın hayati önem taşıdığına karar verdiler. Irak'ın silahsızlanmasını isteyen BM kararlarını çiğnediğinde ısrar edeceklerdi.
Irak'ın hakikaten silahlarını saklamaya çalıştığı ilk yıllarda bu politikayı izlemek zor olmadı. Fakat giderek BM silah denetim süreci başarılı olmaya ve bizler yavaş yavaş artık Irak'ın elindeki etkili silahların büyük ölçüde yok edildiği sonucuna varmaya başlayınca işler değişti.
Çünkü biz, "Irak'ta silahsızlanma tamamlandı" dediğimiz anda, ekonomik ambargonun kaldırılması gerekiyordu. Dolayısıyla Amerikan politikaları, silah denetim heyetinin bulgularını sabote etmeye yöneldi.
Silah denetçisi Scott Ritter'ın kitabında, sadece Amerikan yönetiminin Irak politikasıyla ilgili genel yorumlar değil, bir çok somut olay ve örnek de var.
Bu olaylardan birinde, CIA'nin 1996 yılında Saddam Hüseyin'i devirmeye yönelik darbe girişimi ve bu girişime silah denetim heyetini nasıl alet etmeye çalıştığı anlatılıyor. Ritter, darbe girişiminden önce heyete sahte isimle katılıp, sonradan ortadan kaybolan CIA görevlilerini, hangi dairede çalıştıklarına kadar açıklıyor.
Kendisi de eski bir Amerikan askeri olan eski silah denetçisi Scott Ritter, 2003 yılında da Irak'a karşı savaşa gitmenin yanlış olduğunu, Irak'ın elinde kitle imha silahı kalmadığını söylemişti.
BBC: Bu açıklamalarınız yüzünden ülkenizde tepki aldınız mı? Yurtseverliğiniz sorgulandı mı?
S.R.: Irak'taki durumun karmaşıklığını tam anlamıyla kavrayamayan bir çok Amerikalı, Bush yönetiminin tezleri karşısında benim savunduklarımı kabullenmekte zorlandı. Dolayısıyla da tabii yurtseverliğim, iyi niyetim sorgulandı. Ama bunlar geçmişte kaldı. Bugün kimse beni sorgulamıyor. Çünkü haklı olduğum anlaşıldı. Hiç bir şeyi abartmadığım, çarpıtmadığım gün gibi ortaya çıktı. Gerçekleri söyledim ben. Doğruyu söylemek bir Amerikalıya en yakışan davranıştır.
BBC