Hakan Albayrak
Irak'ta aydınlığın garatörü Türkiye
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rize’de yaptığı konuşmada fevkalade önemli mesajlar verdi.
Bence bunların en önemlisi, Musul’un Bağdadi Grubu’ndan temizlendikten sonra başka bir terör örgütünün eline geçmesine Türkiye’nin izin vermeyeceği mesajıydı.
‘Başka bir terör örgütü’ derken Erdoğan’ın kimleri kastettiğini tahmin etmek zor değil.
Konuşmanın ilgili kısmında mezhep taassubunu tel’in ettiğine göre, tıpkı Bağdadi Grubu gibi mezhep mutaassıbı olan bir örgütten bahsediyor Erdoğan; Bağdadi Grubu’nun Şii cenahındaki muadili diyebileceğimiz Haşdi Şaabi’den.
***
İran devleti adına Kasım Süleymani’nin sevk ve idare ettiği Haşdi Şaabi, haykırıp haykırıp Sünni kellesi kesmeyi ibadet belleyen bir zulüm ordusu.
Sosyal medyada Bağdadi Grubu kadar çok ‘infaz videosu’ dolaşmıyor, Irak dışında henüz Bağdadi Grubu kadar meşhur değil, ama gaddarlıkta Haşdi Şaabi’nin Bağdadi Grubu’nu aratmadığını bilen bilir.
Bu örgüt, Musul’u Bağdadi Grubu’ndan kurtarma operasyonuna kendi adıyla sanıyla katılmasa bile, resmî Irak ordusu saflarında muhakkak katılacak ve / yahut şehrin burçlarına Irak bayrağı dikildikten sonra Musul’un Sünni kimliğini kan deryasında boğmak için harekete geçecektir; resmî Irak ordusunun Bağdadi Grubu’ndan aldığı her yerde olduğu gibi…
Erdoğan’ın yukarıda mezkûr mesajı, Musul’da işte bu akıbetin önüne geçme iradesini ifade ediyor.
***
Resmî Irak ordusu dediğime bakmayın, o da ilk ve son tahlilde Haşdi Şaabi zaten.
Ajansların evvelki gün geçtiği bir habere göre, Kürdistan Bölge Yönetimi’nin güvenlik güçleri, Musul operasyonu münasebetiyle topraklarından geçmek isteyen bir Irak ordusu konvoyunu, Irak bayrağının yanı sıra “Şii bayrakları” da taşıdığı için durdurdular…
Musul’a “Şii bayrakları” ile yürümenin Sünniliğe meydan okumaktan başka bir manası olabilir mi?
“Sünnilerin canına okumaya geliyoruz” değilse nedir verilmek istenen mesaj?
Irak ordusu denilen ordu, bünyesinde bir miktar Sünni asker de barındırsa, mezhep mutaassıbı Şii oligarkların ordusudur.
Irak’ın bütününü temsil etmiyor, edemez, çünkü bağlı olduğu hükümet bütün Irak’ın hükümeti değil.
Anbar veya Erbil sokaklarında hangi Sünni Arap veya Kürt’ü çevirip sorsanız, size söyleyeceği budur.
***
Amerikan işgalinin ilk yıllarında “La Şiiyye La Sunniyye, Vahde Vahde İslamiyye!” (Ne Şii Ne Sünni; İslam Birliği!) diye bir slogan vardı.
“Bedir Tugayları” gibi Şii milisler (Haşdi Şaabi’nin ilk hali), işgal kuvvetleri ile beraber Sünnilere akıl almaz zulümlerde bulunarak bu sloganı boşa çıkardılar ve Bağdadi Grubu’nun (o zamanlar Zerkavi Grubu) ortaya çıkışına zemin hazırladılar.
Korkunç bir mezhep savaşı başladı.
Sünnilerin önde gelen partileri ilk genel seçimleri (Ocak 2005) boykot edip parlamento ve hükümetin dışında kalınca, mezhep savaşının şiddeti katlanarak büyüdü.
Bu gidişi durdurmak isteyen Türkiye, 2005’in aralık ayında düzenlenen ikinci genel seçimlere büyük Sünni partilerinin de katılmasını ve o seçimlerin ardından kurulan hükümette Tarık Haşimi gibi Sünni liderlerin de yer almasını sağlayarak iç savaşın tansiyonunu düşürdü, Şiiler ile Sünnilerin barış içinde beraber yaşayabileceği bir Irak perspektifi oluşturdu.
Ne yazık ki Irak siyasetinin Şii ağaları bunun kıymetini bilmediler.
Sünni mesai arkadaşlarını dışladılar, hırpaladılar, sistemin dışına geri ittiler.
Kendine “Irak İslam Devleti” diyen Zerkavi Grubu’na karşı birleşen ve çoğunluğunu Şiilerin oluşturduğu Irak ordusuyla beraber bu gruba karşı savaşan Sünni aşiretlerin o jesti de karşılıksız kaldı.
Nuri Maliki’nin başbakanlığı döneminde Şii taassubu öyle şiddetli bir hal aldı ki, Sünnilerin en muteber temsilcilerinin evleri bile tanklarla kuşatıldı.
Sünnileri topyekûn ayaklanmaya sevk eden Nuri Maliki iktidardan düşüp yerine Haydar İbadi gelince barış ve normalleşme için bir ümit ışığı doğmuştu, ama o ışık da çabucak söndü maalesef.
Irak yine karanlığa gömüldü.
Ve aydınlatma işi yine Türkiye’ye düştü.
***
Hem Bağdadi Grubu’nun temsil ettiği kanlı Sünni taassubuna hem de Bağdat rejiminin ve Haşdi Şaabi gibi grupların temsil ettiği kanlı Şii taassubuna cephe alan Türkiye’nin mevcut Musul siyaseti, karanlığa gömülen Irak’ı aydınlatma çabasından başka bir şey değil.
karargazete