Irak"ta Sağlık Altyapısının Durumu

Irak"ta Sağlık Altyapısının Durumu

On bin doktor ülkeyi terk etti. İki bin doktor öldürüldü. Bazı hastaneler en temel bakım cihazlarından yoksun: hijyen, temiz su, antibiyotikler, anesteziler ve diğer basit ilaçlar bile eksik.

On bin doktor ülkeyi terk etti. İki bin doktor öldürüldü. Bazı hastaneler en temel bakım cihazlarından yoksun: hijyen, temiz su, antibiyotikler, anesteziler ve diğer basit ilaçlar bile eksik. Oksijen, sargı bezi, lastik eldiven ve x-ray gibi teşhis araçları da ya yok ya da çok az miktarda bulunuyor. Irak"taki durum şu an bu şekildedir.

Irak, Birleşik Devletler ile 1990 yılında başlayan iki savaş sırasında ambargoya maruz bırakılmadan önce Orta Doğu"daki en iyi sağlık koşullarına sahip ülkelerden biri olarak biliniyordu. Irak iyi eğitim görmüş hekimlere ve modern tesislere sahipti. Bugünse sağlık sistemi az sayıdaki sağlık çalışanı ve savaş bölgelerindeki hastanelerde güç bela yürümektedir.

İnsani amaçla kurulan Save the Children (Çocukları Kurtar) kuruluşuna göre 2005 yılında 122.000 Iraklı çocuk onbeşinci doğum yıldönümüne kavuşmadan önce öldü. 1990 yılıdan beri Iraklı çocukların ölüm oranında %150"lik bir artış var. Yeni doğan bebeklerde ölümlü doğum sayısı 125, bu rakam Mısır"da ancak 33. Irak"ın çocuk bakımıyla ilgili oranı şu an dünyanın en geri üç ülkesinin oranlarıyla aynı.

Irak"ın savaş halindeki şartları böyleyken ölüm istatistikleri de yukarıya doğru tırmanmaktadır. Gelişen dünyanın hastalıkları olan zatürree ve ishal Iraklı çocukları da etkilemeye başladı. Londra"dan Guardian gazetesi çoğu fiziksel olan bu travmalara bir de savaştan dolayı psikolojik travma geçiren milyonlarca Iraklı çocuğun eklendiğini haber yaptı.

Savaşta ölen Iraklıların sayısının yüz bin kişiden daha fazla olduğu ileri sürülüyor.* Bu sayıdan yola çıkarak yaralanan ve sakatlanan Iraklıların yüz binlerce kişi olduğu rahatlıkla anlaşılabilir. Iraklı yetişkinlerden hasta olan ve tıbbi bakıma muhtaç olanların sayısı tam olarak bilinmese de Washington Post"un son zamanlarda yayınladığı bir rapora göre Irak güvenlik güçlerinden olup ta yaralananların derhal tıbbi müdahale görecek ve vücutlarından yitirdikleri kol ve bacak gibi organları ve diğer fiziksel kayıpları uzun dönemli rehabilite etmek için gidebilecekleri bir yer yok. Iraklı hastaların maruz kaldığı bu tıbbi bakım eksikliği de psikiyatrik ve psikolojik tedavi eksikliğini en üst düzeye çıkarmaktadır. Toplumsal olarak doğuştan gelen kalıcı izler zihinsel hastalıklarla birleştiğinde (ki bu durum bizim gibi gelişmiş ülkelerde de oldukça yaygındır) bu Iraklıların söz konusu hastalıklara nasıl dayandıklarını ve nasıl eziyet çektiklerini batılı kavrayışla nasıl karşılayabileceğimizi artık siz hesaplayın.

Yaklaşık olarak bir milyar dolar sağlık sisteminin yeniden inşasına tahsis edildi. Bu miktar sorunların altından kalkmayı mümkün kılabilecek bir miktar gibi görünse de hiç kimse bu paranın gerçekten nereye gideceği konusunda bilgi sahibi değil. Sağlık altyapısı genel anlamda harap olmuş durumda. Sağlıkla ilgili herhangi bir ekipmanı ısmarladığınızda ona ulaşmanız aylar alabilmektedir. Hastane binaları olabildiğince bakımsız. Hastanelere yeni doktorların geldiği yok. Birçok eğitim hastanesi hekim bulunmadığından işlevlerini yerine getiremiyor. Birçok tıp fakültesinin öğretim üyeleri korkudan kendi ülkelerine kaçmış durumdalar. Bu durum birçok tıp öğrencisi için de geçerli, onlar daya ülkeyi terk ettiler ya da başka alanlarda eğitim görmeye başladılar.

Daha kötü ve acımasız olan ise hastanelerdeki bu insanların güvende olmaması-bu insanlar olası kaçırma ve rehine alma eylemlerinde potansiyel aday konumundalar. Sonuç olarak yaralı birçok Iraklı korkudan veya bazen de Irak veya ABD güçlerinin isyancı olarak addetmesinden dolayı hastanelere gitmekten korkmaktadırlar. Hiç kimse Cenova Konvansiyonu"na göre hastanelerin kutsallığına saygı göstermemektedir.

Uluslar arası yasalar işgalci konumundaki herhangi bir ülkenin işgal ettiği ülkede genel düzen, güvenlik ve halka iyi davranma konularına azami dikkat etmesi zorunluluğunu yükler. Politik ve askeri liderlerimiz işgale bağlı olarak ölecek veya yaralanacak askerlerimiz konusunda tahminlerde bulunmuşlardı. Ama liderlerimizin ekstradan dikkate alması gereken başka bir unsur da zapt ettiğimiz ülke insanlarına iyi davranma gerekliliğidir. İşgal edilen ulusun çektiği eziyet dünyadaki ahlaki duruşumuzu hasara uğratmaktadır.

*(çev.notu: yazarın burada son bir yıl içinde ölen Iraklıların sayısını verdiği düşünülebilir.çünkü savaşın başından bugünlere değin Irak'ta toplam 650.000'den fazla insanın öldüğü dile getirilmektedir.)

Adil E. Shamoo Bağdat"ta doğup büyüdü, şu an Maryland School of Medicine,-Tıp Fakültesi"nde profesör olarak çalışmaktadır. Etik ilkeleri ve toplum politikası konularında yazılar yazmaktadır.

Sümeyye Buğrahan tarafından bihangul.net için tercüme edilmiştir.