Irak'tan Sonra Türkiye'yi Bölecekler

Irak'tan Sonra Türkiye'yi Bölecekler

Barzani ve Talabani, haddi aştı”: “Barzani ve Talabani, Amerikan desteğinin gücüyle Arap ve İslâm coğrafyasını hafife alarak ve ABD Kongresi'nin...

“Barzani ve Talabani, haddi aştı”: “Barzani ve Talabani, Amerikan desteğinin gücüyle Arap ve İslâm coğrafyasını hafife alarak ve ABD Kongresi'nin Irak’ın üçe bölünmesini isteyen kararını olumlu karşılayarak bütün sınırları aştılar. Bölünme mantığı Amerikan ve İsrail mantığıdır. Bu mantık sadece Arapları değil, Türkiye’yi, İran’ı ve bölgenin tamamını kapsamaktadır. Çünkü Siyonist hegemonyanın bölgeye dayatılmasının en ideal yolu budur.”

YASER ELZEATİRE
Türkiye Başbakanı ve AK Parti lideri Recep Tayyip Erdoğan, birkaç haftadır kendisini PKK ile karşı karşıya getiren çıkmazın önünde bulmayı temenni etmezdi.
Erdoğan, laik aşırılıkçılara ve onların müttefiki orduya karşı parlamento seçimlerinde ve akabinde arkadaşı Abdullah Gül’e cumhurbaşkanlığı makamını vermesiyle elde ettiği büyük başarının kutlamalarını henüz tamamlamamıştı.
PKK’nın gerçekleştirdiği ve çok sayıda Türk askeri ve sivilin hayatına mâl olan iki büyük eylem, Türkiye kamuoyunda PKK’ya ve faaliyetlerine tepki ortamı oluşturdu. Erdoğan’ın doğal olarak orduya güçlü nüfuzunu yeniden alma fırsatı vermesinden endişelenerek tutum belirlemekten başka kaçış yolu yoktu.
Sadece bunla da sınırlı değil. Aslında Türkiye’deki Kürt sorunuyla ilişkide askeri seçenek yanlısı olmayan Erdoğan, oldukça engebeli dağlardaki isyancılarla mücadelenin kendisine mal olacağı can ve ekonomik maliyetin de idrakinde.
Türkiye’deki ‘Kürt sorununun’ varlığını itiraf ederek siyasi çözüme meylediyordu. Bu eğilim, evlatlarının çoğunluğunun partisine oy verdiği Kürt bölgelerinde olumlu karşılanırken seçimleri kazanmaları ve parlamentoya girmeleri yönünde Kürt siyasilere alan açtı.

PKK, ABD VE IRAK KÜRTLERİNDEN DESTEK GÖRÜYOR
Belki de PKK’yı askeri gerginliğe sevk eden buydu. Zira Kürtlerin siyasi hayata entegrasyonu, örgütün halk desteğini ve Türk toplumunda Kürtlere bir yer vermeyen askeri seçeneğini tehdit etmesi yanı sıra özerk yönetim veya ayrılma hedefini gerçekleştirmiyordu.
Fakat bütün bunlar örgütün, lideri Abdullah Öcalan’ın tutuklanması etkisiyle uzun çekilme yılları sonrası askeri eylemlere başvurması için yeterli değildi. PKK yönetimi Iraklı Kürtler tarafından desteklenmeleri yanı sıra üslerine yönelik Türk saldırısını reddeden ve hatta teşvik eden Amerikan işaretleri almasalardı bu gerginliğe başvurmazlardı.
ABD Kongresi dış ilişkiler komisyonunun Osmanlı devleti eliyle yapılan Ermeni katliamlarını insanlığa karşı işlenmiş suçlar olarak görme kararı bu gerginliğe işaretti. Washington’un PKK’ya karşı askeri seçeneği reddetmesi bu gerginliği arttırdı.
Bu atmosferin gölgesinde Erdoğan’ın önünde gerginliği tırmandırmaktan başka seçenek yoktu. Türk parlamentosunun orduya askeri operasyon yetkisi verme kararı ve arkasından Erdoğan’ın ve cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün PKK’ya ve Amerikan baskılarına karşı güçlü açıklamaları geldi. Bu açıklamalar bağlamında Türkiye’ye yönelik Kürt isyanını desteklediklerine dair Irak Kürtlerine tehditler gönderildi.

ABD’NIN DESTEĞIYLE IKI KÜRT LIDER SINIRI AŞTI
AK Parti liderliğindeki Türk tutumuna sıcak bakmamız, PKK’nın önerdiği ayrılıkçı mantığı reddetmemiz ve Erdoğan’ın ‘ortada siyasi çözümü hak eden bir Kürt sorunun varlığını’ kabul eden söylemini desteklememiz yanı sıra bu konuda biz Arapları ilgilendiren çok şey var.
Bizi ilgilendiren konuların başında Barzani ve Talabani’nin tutumları geliyor. Bu iki isim, doğal olarak Amerikan desteğinin gücüyle Arap ve İslâm coğrafyasını hafife alarak ve ABD Kongresi'nin Irak’ın üçe bölünmesini isteyen kararını olumlu karşılayarak bütün sınırları aştılar.

BÖLÜNME MANTIĞINA KARŞI DİRENİŞ RUHU
Bölünme mantığı Amerikan ve İsrail mantığıdır. Bu mantık sadece Arapları değil, Türkiye’yi, İran’ı ve bölgenin tamamını kapsamaktadır. Çünkü Siyonist hegemonyanın bölgeye dayatılmasının en ideal yolu budur.
Burada herkes şunun altını çiziyor: Erdoğan ne kadar Batıyı ve ABD’yi hoşnut etmek istese de parçalama ve hegemonya kurma mantığına adanmış İslâm dünyasının bir parçası olarak kalacaktır. Bu mantıkla direniş ve karşı koyma ruhu dışında mücadele etmek mümkün değil.

Ürdün’de yayımlanan Ed Düstur gazetesi, 28 Ekim 2007, Arapçadan çeviri: Halil Çelik / Vakit