İran'ın nükleer teknolojik hakkından taviz vermemesi ve bölgedeki direniş hareketlerine olan desteği, yaptırım ve ambargo olarak karşılık bulmaktadır.

Batılı ülkeler, İsrail'de bulunan nükleer silahlara sessiz kalırken, İran'ın sivil amaçlarla üretimine devam ettiği uranyum zenginleştirme projesini baltalamak için İran'a baskı yapıyor.

İslam Devrim Muhafızları Ordusu Genel Komutanı Muhammed Caferi, ülkesinin maruz kaldığı tehdit ve baskılara işaretle, askeri bir saldırıyı uzak bulurken tehditlerin sona erdiğine de inanmıyor. Caferi, "İran'a karşı askeri tehditler son bulmadı. Sadece şekil değiştirdi" dedi.

Caferi'nin bu düşüncedesinde İran halkının birlik ve bütünlüğünü karumasına dayanıyor. Caferi "İran halkı bir olduğu sürece askeri operasyona kalkışmaları mümkün değil" dedi.

Caferi ayrıca devrim muhafızlarının her türlü tehdide karşı üzerine düşeni yaparak, devrim değerlerini koruyacağını kaydetti.

Caferi, bir hafta önce yaptığı bir açıklamasında da İran'ın düşmanlarının bugünlerde askeri bir saldırıdan ziyade kültürel saldırı içerisinde olduklarını söylemişti.

İran ile düşmanları arasında kültürel savaşın varlığına dikkat çeken Caferi "Düşmanlarımız, dini akidelerimizi ve toplumumuzun imanını hedef almaktadır. Bundan ötürü gençlerimizi akidelerini güçlendirmeliyiz. Düşmanın kültürel saldırılarına karşı gençlerimizin imanını derinleştirmemiz gerekiyor" demişti.

Nükleer Santral Çalışmaları 1975'te Başladı

İran nükleer santrali ile ilgili çalışmalar ilk olarak 1975 yılında bir Alman firması ile başlamıştı. 1979 İran devriminin ardından ABD'nin Tahran'a yüksek teknoloji ihracına yasak getirmesinin ardından Alman şirket anlaşmayı iptal etmişti. Rusya 1998 yılında imzalanan anlaşma çerçevesinde Buşehir nükleer santralini 2006 yılında tamamlaması gerekiyordu. Ödemelerde yaşanan sorunlar ve bazı diğer gerekçelerle santralin inşa süreci 2009'a sarktı.

isra haber