İran Boyun Eğmeyecek

İran Boyun Eğmeyecek

İran'da yayınlanan El Vifak Gazetesi'nden bir makale...

İran'ın kendisini askeri gücünü geliştirmeye adamasının nedeni komşularına saldırmak değil, Batı'nın emperyalist emellerine karşı koymak

HASAN HANİ ZADE

İran Boyun Eğmeyecek

Saddam'ın İran İslam Cumhuriyeti'ne karşı savaşının yıl dönümü olan 22 Eylül'de, Tahran semalarında yerli uçaklar gösteri yaptı. İran, kendisine uzun süredir dayatılan ambargonun yarattığı bütün engelleri geçen 10 yılda aşarak gelişmiş askeri sanayiye sahip oldu.
Silahlı kuvvetlerdeki uzmanları sayesinde İran, kendisini güçlü askeri yapısına adadı. Bu yapı ülkeyi dış tehditlerden ve özellikle de ABD'yle İsrail'den koruyacak. İran ordusunun savunma haftası başında yaptığı gösteri, önceki rutin gösterilerin aksine ABD ve Siyonist oluşuma yöneltilmiş açık bir mesaj taşıyor.
Burada insan İran'ın parasını neden yaşam koşullarını iyileştirmeye değil de savunmaya harcadığını sorabilir. Yanıt açık:
İran İslam devriminden bu yana iç ve uluslararası boyutlara sahip bir mesaj taşıyor. İç düzlemde İran, İslam devrimi sonrası, ABD ve Siyonist oluşumun kampından ayrılıp, Siyonist uzantıya direnen, Arap ve İslam ümmetinin sorunlarının çözülmesini destekleyen ülkelere katılarak bölgenin siyasi haritasını değiştirdi. Bu geçiş Batı, ABD ve Siyonist oluşum gibi küstah ülkelerin hoşuna gitmedi. Bu ülkeler İran'a karşı bilendi ve Saddam'ı, İran'a karşı despotça bir saldırıya teşvik etti. Sekiz yıllık savaş boyunca ekonomik imkânlar ve beşeri güçler harcandı, toplamda 2 milyon genç öldü. Kimse, Araplara düşman kamptan Arapların dostu ve Filistinlilerin destekçisi ülkeler kampına geçen İran'la savaştan fayda görmedi.
Bazı Arap ülkelerinin Saddam rejimine mali ve stratejik destek sunarak yangına körükle gitmesi esef vericiydi. İran, o sıralarda Irak'ı modern askeri mühimmatlarla donatanlara başvurmaksızın Irak'a karşı zafer kazandı. Savaş sonrası Tahran, caydırıcı güce tutunarak kendisini koruma planı yaptı. Zorlukları aştı, uçak ve füze üreterek Müslüman halkları pusuda bekleyen egemen güçleri şaşkına çevirdi. Zira bu silahların üretimi ABD, Siyonist oluşum, bazı Batılı ülkeler, Çin ve Rusya'nın tekelindeydi.
İran halkı bu üretimlerin maliyetinin yükünü taşıdı. Zira bu halk saygınlık ve karşı koyuş üzerine kurulu bir hayat istiyor. Bazı Arap ülkelerindeki gibi zillet ve sadakat damgası yemiş bir hayat istemiyor.
İslam devriminin uluslararası platformdaysa, 'onlara karşı gücünüz yettiği kadar hazırlanın. Bu sayede Allah'ın düşmanını, sizin düşmanınızı ve sizin bilmediğiniz fakat Allah'ın bildiği diğer düşmanları korkutursunuz' yollu Kuran öğretisinden alınmış bir mesaj var. Bu mesaj Müslüman ve zayıf halkları kırıp geçirenlerin Allah'ın düşmanı olduğunu ve İslam'ı savunacak, emperyalist eğilimden uzakta dini görevlerini yerine getirecek İslami bir gücün bulunması gerektiğini içerir. Bu görev İran'ın.
İran askeri gücü tercih ederek başkalarının topraklarını istila etme veya komşularına saldırma niyetinde değil. Aksine Müslüman halklara, emperyalistleri caydırma noktasında örnek olduğunun farkında. İslam cumhuriyeti bölge ülkelerine karşı kötü niyet taşısaydı ABD ve İsrail'in çıkarlarını savunarak bölgenin jandarması rolünü oynayan şah rejimi gibi davranırdı. O halde İran'ın gücü bölgedeki Müslüman halkların dayanağı. Bu caydırıcı güç, bölgeyi tehdit eden Siyonist meydan okumalara karşı durmak için tek seçenek. (İran gazetesi Vifak, Mehr Haber Ajansı'nda uluslararası ilişkiler uzmanı, 26 Eylül 2007)