İran, Irak’a yardım etmek için harekete geçti
Irak ve İranlı güçler birlikte, eski diktatör Saddam Hüseyin’in doğum yeri olan Tikrit’in yüzde 85′inin kontrolünün geri aldı.
İranlı güvenlik kaynakları, İran’ın, Irak’ta şehirleri istila eden Irak Şam İslam Devleti militanlarıyla savaşmak üzere Devrim Muhafızları’nı mevzilendirdiğini ve Tikrit’in büyük kısmının kontrolünü geri kazanmaları için Iraklı birliklere yardım ettiğini söyledi.
İranlı kaynaklar, Uzun zaman Irak’ta faaliyet göstermiş olan İran Devrim Muhafızları’nın seçkin yurtdışı ekibi olan Quds Forces’tan 2 taburun, kuşatma altındaki Irak Başbakanı Nouri al-Maliki’nin Şiiler’in çoğunlukta olduğu hükümetine yardıma gittiğini kaydetti.
Irak ve İranlı güvenlik kaynaklarına göre, Irak ve İranlı güçler birlikte, eski diktatör Saddam Hüseyin’in doğum yeri olan Tikrit’in yüzde 85′inin kontrolünün geri aldı.
İranlı birlikler, Irak’ın ABD’nin 2003′teki işgalinin ardından yaşadığı mezhep savaşından bu yanali en büyük krize neden olan Irak Şam İslam Devleti’nin hedeflediği Irak’ın başkenti Bağdat, Necef ve Kerbala’nın korunmasına yardım ediyor. İranlı bir general, İran’ın ek olarak Irak ile sınırına askeri birlikleri yerleştirdiğini ve İran sınırına 100 km yakına gelmeleri hâlinde isyancı militanları bombalama sözü verdiğini aktardı.
Tahran yerleştirilen ilk birliklerin ayrıca savaşın yönünü Maliki hükümetinden yana çevirmeyi başaramaması hâlinde, Suriye’deki İran birliklerini, Irak’a yönlendirmeyi düşünüyor. Irak hükümeti ABD’den hava saldırısını yapmasını ve söz verdiği silah yardımını hızlandırmasını istedi. Bu durum da hem ABD, hem de İran’ın, Irak ve Suriye bölgesinde halifelik kurmayı amaçlayan IŞİD militanlarına karşı Maliki’ye yardım etme ihtimalini artırıyor. Devrim Muhafızları’nın üyelerinden biri, Quds Ordusu’nun komutanı ve bölgenin en güçlü askeri figürlerinden biri olan General Kasim Suleymani’nin bu hafta büyüyen krizi yönetmek için Bağdat’a gittiğini söyledi.
Devrim Muhafızları’yla bağlantısı olan İranlı haber siteleri Çarşamba günü, Irak parlamentosunda Badr Ekibi’ne başkanlık eden Iraklı Şii yasakoyucu Kassim Al-Araji’nin, kendi sosyal paylaşım sitesinden, “Haj Kasim burada” notuyla kendisi ve Suleymani’nin Bağdat’ta bir odada el sıkışırken çekilmiş fotoğrafını paylaştığını yazdı. “Haj Kasim”, Süleyman’ın takma adı olarak biliniyor. İran için bu ortamda yalnzca Bağdat’taki Şii siyasi ortağını ayakta tutmak değil, aynı zamanda Mekke ve Medine ile birlikte dünya genelinde Şiiler için kutsal sayılan Kerbala ve Necef’in de güvenliği de söz konusu.
IŞİD’in sözcülerinden Ebu Muhammed El-Adnani, Sünni militanlarına, Maliki ile “farklılıklarını karara bağlayacakları”, “pislik dolu” Kerbala ve “çok tanrılılığın şehri” Necef’e doğru ilerlemelerini söyledi. Bu kabaca ifade edilmiş tehdit, İran’ın, Irak’ta gözler önüne serilen savaşın, Sünni ve Şiiler arasındaki -Bu nedenle Suudi Arabistan ve İran arasındaki çekişmeyi ortaya koyan – mezhep kavgasının bir varoluş mücadelesi olduğu görüşünün doğruluğunu da kanıtlıyor.
İran Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Marzih Afgham Çarşamba günü yağtığı açıklamasında, “Bu zamana kadar Irak’tan yardım isteği almadık. Irak ordusu kesinlikle bununla başa çıkabilecek güçtedir” dedi. Bu güven verici açıklamalara rağmen, İran hükümetinin geçtiğimiz gün aldığı tedbirler, kriz havasının İran’ı kuşattığına işaret ediyor. İran medyası, İran ordusu ve sınırdaki birliklerin, ülkenin Irak sınırında tam teyakkuzda olduğunu kaydetti. İran Cumhurbaşkanı Ruhani perşembe günü kandil kutlamasını kısa keserek, Irak’taki olaylarla ilgili Ulusal Güvenlik Konseyi’nin acil toplantısına katılması gerektiğini söyledi. Ruhani konuşmasında, “Biz, İran İslami Cumhuriyeti olarak bu şiddet ve terörü hoşgörmeyeceğiz. Bölge ve dünyadaki şiddet, aşırıcılık ve terörizme karşı savaşacağız” dedi. İran emniyet amiri İsmail Ahmadi-Mughaddam, Ulusal Güvenlik Konseyi’nin “Şii tapınakları ve şehirlerini korumak için” Irak’taki olaylara müdahil olmayı düşüneceğini söyledi. IŞİD’in son günlerde bölgede kaydettiği hızlı kazanımları, İranlı yetkilileri gafil avladı ve rejim içinde, İran’ın savaşa açık bir şekilde girip girmemesi gerektiği tartışmasını başlattı.
İranlı yetkililer ayrıca gizli olarak Maliki’nin bu krizi yönetme yeteneğine ilişkin de endişelerini dile getirdi. Rand Corp.’un kıdemli siyasi analistlerinden Alireza Nader, “Maliki’nin karşısındaki tehlike ve izolasyonu arttıkça, İran’a daha fazla ihtiyacı olacak. IŞİD’in yükselişi İran için ciddi tehdit oluşturmaktadır. Bu nedenle Muhafızları, Irak’ta daha çok görmek şaşırtıcı olmaz” dedi.
Quds Ordusu, ABD’nin 2003′teki işgalinden bu yana Irak’ta aktif rol oynuyor ve Amerikan askeri güçleriyle çatışan Şii militanların oluşturulması, eğitilmesi ve finanse edilmesi konusunda yardımcı oluyor. Quds Ordusu’nun etki ve erişimi Irak’tan Lübnan, Suriye ve Pakistan’a kadar uzanıyor.
Devrim Muhafızları’ndan iki müfreze Çarşamba günü İran sınırındaki Urumih ve Lorestan eyaletlerinden Irak’a kaydırıldı. İran’daki Devrim Muhafızları üyelerine göre, bu grupların görevi kutsal Şii şehirleri Kerbala ve Necef’in korunmasına yardmcı olmak ve Bağdat çevresinde güvenliği artırmak.
İran sınırındaki eyaletlerde hizmet veren Devrim Muhafızları birlikleri, bu bölgelerdkei ayrılıkçı etnik isyanlardan ötürü gerilla savaşında en deneyimli savaşçılar. Suriye’ye gönderilen Devrim Muhafızları komutanları çoğunlukla o eyaletlerden aktarılıyor.
Kaynak: Reuters