İran"a karşı ılımlı Arap ekseni / Muhammed Hüseyin FADLULLAH
Hüseyin Fadllullahın, ABD Dış İşleri Bakanı Condoleezza Riceın Ortadoğu ziyaretini ve ılımlı liderlerle yaptığı görüşmeleri değerlendirdiği konuşmasını Bayynat dergisinden arkadaşımız Furkan TORLAK çevirdi.
ABD Dışişleri Bakanı, son ziyaretinde Körfez İşbirliği Örgütü, Mısır ve Ürdün"deki müttefikleriyle birlikte barışçıl nükleer projesi konusunda İran"a karşı baskı oluşturma amaçlı bir eksen kurmaya çalıştı. ABD, bu noktada bu devletlere ve bölgedeki diğer ülkelere İran"ın bir tehlike olduğu düşüncesini fısıldadı. Buna göre İran, nükleer silah peşindeydi.
Burada dikkat çekici bir nokta vardır. O da bu devletlerden hiçbirinin ABD Dışişleri Bakanı ile gerçekleştirdikleri görüşmede İsrail"in nükleer silahlarından hiç bahsetmemiş olmalarıdır. Oysa Mısır daha önce bu silahların bölgeden temizlenmesini talep etmişti. Hiçbir ülke İsrail"in silahından bahsetmedi; zira İsrail hakkında olumsuz bir dille konuşmak ABD"nin tavır koyduğu bir durumdur ve bu "ılımlı" kimseler bundan şiddetle çekinmektedirler.
Bu Bakan, bu ülkelere Arap-İsrail mücadelesinin nasıl çözüleceğine ilişkin bir şeyler söylemeye çalışmıştır. Bu doğrultuda ABD Başkanı"nın "Filistin ve İsrail diye iki bağımsız devlet" söyleminden bahsedilmiş; "ılımlılar" da bu söylemi alkışlamışlardır. Zira bu Araplar adetleri gereği ABD"nin hileli, aldatma ve ifadelerle, oyunla dolu sözlerine kanmışlardır. Oysa ABD-İsrail stratejisi, İsrail"in tüm isteklerini Filistin"e dayatma noktasında yoğunlaşmakta, öyle ki Filistinlilere yaşanacak bir devlet kalmamakta; ortaya yaşamını sürdüremeyecek ilginç bir yapı çıkmaktadır.
Bu Bakan, Lübnan konusunu da unutamamaktadır. O Lübnan ki özgürlük için mücadele veren kahraman direniş güçleri ABD-İsrail"i başarısızlığa uğratmış; "yenilmez ordu" diye bilinen Siyonist ordunun planlarını bozmuştur. Düşman, ilan ettiği hiçbir hedefine ulaşamamış; ABD, İsrail aracılığıyla hiçbir hedefini gerçekleştirememiş; ne Direniş"i dağıtabilmiş ne de Direniş"in silahlarını ellerinden alabilmiştir.
ABD"nin bölge ziyaretinin değerlendirilmesi
Bu ABD-Arap görüşmesi, İslami direnişe karşı cephe oluşturmak için çeşitli iç ve dış planların yapıldığı bir görüşmedir. Bu çerçevede uluslar arası entrikalar tasarlanmış; birbirinin etkisinde olan bölgesel siyasi denklemler kurulmuştur. Biz ABD"nin bu ziyareti konusunda bazı değerlendirmelerde bulunacağız:
- ABD"nin 8 Arap ülkesini nitelendirdiği "ılımlı" olma durumunun içeriği nedir? "Ilımlı" olma durumu, ABD"nin bölgedeki tüm planlarını gerçekleştirmesi, kendi ekonomik, siyasi ve güvenlik çıkarlarını uygulaması doğrultusunda izlediği siyasete mutlak suretle boyun eğmek ve ABD"nin savaş açtığı tarafa, karşı safta durmak mıdır? Nitekim bu Arap ülkelerinin bazı resmi beyanatlarında da İran tehlikesinden söz ettiklerini duymaktayız. Oysa İran tüm Körfez ülkelerine ve Mısır"a güvenlik yönüyle açılmış; onlara nükleer silah peşinde olmadığına dair belgeler sunmuştur. Öte yandan bu ülkelerin İran"daki İslam Cumhuriyetine düşmanca tavır almasında kendi çıkarlarına uygun bir durum da söz konusu değildir.
- Bazı Arapların, ABD Dış İşleri Bakanı"nın bölgeye Arap-İsrail mücadelesinin çözümünde gerçekçi ve garantili çözümler sunmak için geldiğini düşünmesi gerçekten basitliktir. Konjonktürel olarak İsrail, Lübnan"a saldırısından geri kalan kayıpları dolayısıyla sıkıntı çekmektedir. Diğer yandan da düşman oluşumun içerisindeki radikaller, Filistin halkına kendi kaderini belirleme gibi bir çözüm hakkı tanımamaktadır.
- ABD, Irak ve Afganistan işgali dolayısıyla birçok sıkıntıya girmiştir. Birçok Arap ve İslam ülkelerindeki çoğunluk ABD"nin nüfuzunu reddetmektedir. Dolayısıyla bu ülkelerin ABD siyasetini desteklemeleri, kendi halklarıyla aralarında birçok sorun yaratacaktır. Zaten bu halkların, direniş gücüne karşı İsrail"in yanında duran ve direniş gücünü çökertmeyi planlayan söz konusu rejimlere güveni iyice sarsılmıştır.
Biz, Arap ve İslam dünyasındaki özgür insanları ABD ve İsrail"in planlarını bozmaya davet ediyoruz. Özgürlük ve insan hakları davasının da bu planlarla hiçbir ilgisi yoktur. Aynı zamanda Filistin halkını, İsrail-ABD planlarını yürürlüğe koyacak kimselerin yeni entrikasına karşı dikkatli olmaya çağırıyoruz. Aksi takdirde İsrail, savaşa bile gerek duymaksızın isteklerinin hepsine kavuşacaktır. Dolayısıyla cihad eden tüm gruplar, direniş ekseninde birleşmelidir. Bu, özgürlüğe giden tek kurtuluş yoludur.
saafonline.com