İran'ın Suçu Ne?

İran'ın Suçu Ne?

ABD liderliğindeki bir grup ülkenin İran'a karşı savaş davulları çalması anlaşılmaz.Tahran'ın nükleer silah istediğine dair tek bir kanıt yok.

AHMED AMRABİ

İran'a, hangi hukuki, siyasi veya ahlaki kriterlere dayanarak diplomatik bir savaş açılıyor ve nükleer programını geliştirmesini engellemek için savaş davulları çalınıyor? Son tahrik edici açıklama, Fransa Dışişleri Bakanı Bernard Kouchner'den geldi. Kouchner, Fransa'nın 'İran'a karşı savaşa girme' ihtimaline hazırlıklı olması gerektiğini ifade etti. Fransız bakanın bu basit açıklaması açık bir ikiyüzlülük içeriyor; zira, bu tehlikeli tehdit nükleer silah projesine sahip olmayan bir devlete yöneltilirken, Batılı ülkeler yüzlerce farklı bomba içeren bir nükleer tersanesi bulunan İsrail'e karşı korkunç bir sessizlik içinde.

Tahran NPT'yi de imzaladı
İran yönetimiyse tüm bunlara, nükleer silah geliştirme kararlılığında olmadığını ve nükleer tesislerin sadece barışçıl amaçlar ve özellikle de elektrik üretimi için kullanıldığı yönündeki açıklamayla tepki gösteriyor. Bu gerekçe uluslararası hukukta da dayanaksız değil. Zira İran Nükleer Silahların Yayılmasını Engelleme Anlaşması'nı (NPT) imzalayan ülkelerden. Bu durum ülkenin, nükleer tesislerini düzenli olarak uluslararası denetime açmasını gerektiriyor. İran Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'nun yetkililerine, ülke içindeki nükleer tesisleri ziyaret etme ve hiçbir engelle karşılaşmaksızın inceleme imkânı verdi.
Üstelik, Tahran'a karşı uluslararası düşmanlık yaratmak için dünyayı ayağa kaldıran ABD'nin liderliğindeki bir grup Batı ülkesi, bugüne
kadar İran'ın programını nükleer silah üretme düzeyine varacak derecede geliştirmeyi planladığına dair iddiaları için tek bir kanıt sunamadı.
Ortadoğu bölgesinde nükleer silahlara sahip olan tek devlet İsrail değil. Zira Pakistan ve Hindistan'ın da nükleer silahları var. Üstelik, bu üç ülke şu ana kadar NPT'ye imza atmayı reddetti.
O zaman, Batı'nın İran'a karşı yürüttüğü bu saldırgan kampanya neden bu üç ülkeyi de kapsamıyor? Hem de, bu üç ülkenin nükleer silahlara sahip olduğu bilinirken, İran'ın nükleer programının silah üretme ihtimali sadece bir şüphe...

ABD'nin derdi İsrail'i korumak
İsrail'in nükleer programının temel taşını 1950'lerde koyan
ülke Fransa. Amerika'ysa, İslamabad'ın 'teröre' karşı Amerikan savaşında birinci derecede bir müttefike dönüşmesi sonrası, Pakistan'ın nükleer programına karşı muhalefetine son verdi. Bush yönetimi daha da ileriye giderek Hindistan hükümetiyle Hindistan'a Amerika'nın elde ettiği
nükleer teknolojiden yararlanma imkânı veren bir anlaşma imzaladı.
O halde İran'la yaşanan sorun, sadece İsrail'in güvenliğini koruma isteğinden kaynaklandığı için yüzde 100 siyasi. Ülkeyi 'teröre karşı savaşa çekmek' için zorunlu olarak Pakistan'ın nükleer programına sessiz kalmasına rağmen, ABD'nin dayandığı temel kaide, İsrail'in Ortadoğu bölgesinde nükleer tekele sahip tek devlet olarak kalması.
(Katar gazetesi Vatan, 18 Eylül 2007)