İslami Anayasa Taslağı

İslami Anayasa Taslağı

Mısır'da Muhammed Mursi'nin Cumhurbaşkanı seçilmesi, Tunus'ta Nahda Hareketi'nin iş başına gelmesi üzerine İslami Anayasa taslakları tekrar gündeme geldi

Timetürk sitesi Ezher Şeyhi Abdu'l-Halîm Mahmûd'un hazırladığı son çalışmayı tercüme etti. Hikmet Akpur imzası ile hazırlanan habere göre 9 bölümden oluşan İslami Anayasanın 93 maddesi bulunuyor. İşte o taslak metin:

İSLAMİ ANAYASA TASLAĞI

(Ezher Şeyhi Abdu'l-Halîm Mahmûd'un Hazırladığı Son Çalışma)

بسم الله الرحمن الرحيم

İslâmî Araştırmalar Akademisi Genel Sekreterliği'nin Mukaddimesi'nden

1. Zi'l-Ka'de-1397 H. /Ekim-1977 M. Senesi'nde Kâhire'de akdedilen İslâmî Araştırmalar Akademisi'nin Sekizinci Kongresi'nde alınan kararlar ve tavsiyelerde: "Kongre, husûsî sıfatla Ezher ve İslâmî Araştırmalar Akademisi'nin, hayâtına İslâm Şerîatı'nı menhec (kaynak) olarak almak isteyen her devletin talebini karşılamak üzere, İslâmî Anayasa vaz'ını gerçekleştirmelerini tavsiye eder. Bu anayasa vaz' edilirken, imkân olduğu ölçüde, İslâm mezhebleri arasında üzerinde ittifak edilen ilkelere dayanmakgerektiği görüşündedir." diye belirtilmişdir.

2. Bu tavsiyeyi icra etmek üzere, İslâmî Araştırmalar Akademisi Meclisi 11 Muharrrem 1398 H./1977 M. 21 Kasımı'nda akdetdiği oturumunda, bu taslağın vaz'ını Akademi'nin İslâmî Anayasa Araştırmaları Hey'eti'ne, bu taslağın vaz'ına katkıları mümkin olabilecek şahısları bu hey'ete da'vet etmek üzere, havale etti.

3. Buna binâen Ezher Şeyhi ve İslâmî Araştırmalar Akademisi Reisi fazîletli imâm-ı ekber Dr. Abdu'l-Halîm Mahmûd, Akademi'nin Anayasa Araştırmaları Hey'eti'nin yönetici üyeleri ile Yüksek Hey'eti birleştirerek, bu mühim vazifenin idâresi için, İslâm Fıkhı ve anayasa ile uğraşan büyük şahısları seçti.

4. Yüksek Hey'et faziletli imâm-ı ekber Ezher Şeyhi'nin riyâsetindeki ictimâsında, Yüksek Hey'et'den oluşturulan Alt Hey'et'in çalışmalar, araştırmalar gerçekleştirerek bu anayasa taslağını hazırlamasını ve Yüksek Hey'et'e arz ettikten sonra tamamlamasını kararlaştırdı.

5. Alt Hey'et, taslağın hazırlığını bitirerek son şeklini verip, sonra da onu Yüksek Hey'et'e sunana kadar, haftalık süreli toplantılarına devam etti.

Bu taslak, aşağıdaki şekilde, dokuz bölüm, doksanüç mufassal mâddeyi ihtiva etmektedir:

Birinci Bölüm: İslâm Ümmeti 4 Mâdde
İkinci Bölüm: İslâmî Toplumun Esâsları 13 Mâdde
Üçüncü Bölüm: İslâmî İktisâd 10 Mâdde
Dördüncü Bölüm: Ferdî Hak ve Hürriyetler 16 Mâdde
Beşinci Bölüm: İmâm 17 Mâdde
Altıncı Bölüm: Kazâ (Yargı) 33 Mâdde
Yedinci Bölüm: Şûrâ, Murakabe ve Kânûn Çıkarmak 2 Mâdde
Sekizinci Bölüm: Hükûmet 2 Mâdde
Dokuzuncu Bölüm: Umûmî İntikâl Hükûmleri 7 Mâdde

İslâmî Araştırmalar Akademisi Genel Sekreterliği, sekizinci kongrenin tavsiyesini icra ederek, Akademi'nin dokuzuncu kongresine arz etmek üzere bu taslağı takdîm etti.

İslâmî Araştırmalar Akademisi Genel Sekreteri

Dr. el-Huseynî Abdu'l-Mecîd Hâşim


بسم الله الرحمن الرحيم

Birinci Bölüm

İslâm Ümmeti

Mâdde 1:

A. Müslümânlar tek bir ümmetdir.
B. İslâm Şerîati bütün taknînin (kânun çıkarmanın) kaynağıdır.

Mâdde 2:

İslâm Ümmeti içerisinde müteaddid devletlerin ve çeşitli yönetim şekillerinin olması câizdir.

Mâdde 3:

Devletin, İslâm Devletiyle birlikte üzerinde çoğunluğun ittifak edeceği bir şekil hakkında ittihadı câizdir.

Mâdde 4:

Halk, İslâm Şeriatı'na muvafık olarak imâmı, yardımcılarını ve sâir yöneticileri denetler ve hesâba çeker.

İkinci Bölüm

İslâmî Toplumun Esâsları

Mâdde 5:

Yardımlaşma ve tekâmül toplumun esasıdır.

Mâdde 6:

Emr-i bi'l-marûf ve nehy-i ani'l-munker farzdır ve kudreti olduğu hâlde onu ihmâl eden günâha girer.

Madde 7:

Âile, toplumun esâsıdır, dîni ve ahlâkı ayakta tutar. Devlet, âileyi yaygınlaştırmak, anneliği himâye, çocukluğu gözmek ve bütün bunları tahakkuk ettirecek vesileleri hazırlamayı tekeffül eder.

Mâdde 8:

Âilenin, evliliğe cesaretlendirerek, iskân ve mümkin yardımlarla maddî sebeblerini kolaylaştırarak, himâyesi devlete vâcibdir. Evlilik hayatının saygınlığını ortaya koyarak, kadının güzelce eşine tabi' olacağı ve çocuklarına hizmet edeceği vesîleleri hazırlamak ve âileye yardıma önem vermek devletin ilk vazifelerindendir.

Mâdde 9:

Ümmetin selâmeti ve ferdlerin sıhhatine ihtimâm göstermekdevlete vâcibdirve vatandaşların ücretsiz sağlık koruma ve tedâvisi için tıbbî hizmetlerin çoğaltılması devletin vazîfesidir.

Mâdde 10:

İlim talebi farzdır ve kânûna muvâfık olarak talîm (eğitim-öğretim) devlete vâcibdir.

Mâdde 11:

Dîni terbiye bütün ta'lîm merhalelerinde esâsî menhecdir (kaynakdır).

Madde 12:

Üzerinde icmâ' edilen farz işleri Müslümânlara talim etmek devletin vazifesidir. Sîret-i Nebeviyye ve Sîret-i Hulefâ-i Râşidîn'in tedrîsi için talim (eğitim-öğretim) seneleri süresince yeterli dersler konur.

Madde 13:

Müslümânların ta'lîm (eğitim-öğretim) senelerinde Kur'ân-ı Kerîm'i kolayca hıfzetmeleri için yeterli ders nev'ileri koymak, talebe olmayanların Kur'ân-ı Kerîm'i hıfzetmeleri için husûsî enstitüler inşâ etmek ve Mushâf-ı Şerîf'in kolayca tedâvülü için bastırmak devletin vazifesidir.

Mâdde 14:

Teberruc (kadının câzibesini göstermesi) mahzurludur ve kadının iffetini koruması (tasâvun) vâcibdir. Devlet, İslâm Şerîati ahkâmına muvâfık olarak mübtezelliklerden âmmenin şuûrunu korumak için kânûnlar ve kararlar çıkarır.

Mâdde 15:

Arab dili resmî dildir; resmî yazışmalarda Hicrî târîhi zikretmek vâcibdir.

Mâdde 16:

Velâyet-i âmmeraiyyenin (yönetilen) maslahatına, hassaten dînin, aklın, nefsin, mâlın ve ırzın himâyesine bağlıdır.

Mâdde 17:

Sadece gâyelerin meşrû olması kifâyet etmez, bilakis her hâl û kârda vesîlelerin İslâm Şerîat'i ahkâmına mutâbık olması gerekir.

Üçüncü Bölüm

İslâmî İktisâd

Mâdde 18:

İktisâd, insânî saygınlığı ve ictimâî adâleti tekeffül ederek İslâm Şerîati ilkeleri üzerinde yürür, çalışma hayatında fikir, amel ve helâl kazancı himâye vâcibdir.

Mâdde 19:

Ticâret, sanai, zirâat hürriyeti İslâm Şerîati sınırları içerisinde teminât altına alınmışdır.

Mâdde 20:

Devlet, İslâm Şerîati'ne muvâfık olarak, iktisâdî gelişme planlarını ortaya koyar.

Mâdde 21:

Devlet, ihtikâra karşı durur ve fiatlarazarûret hâricinde müdâhalede bulunmaz.

Mâdde 22:

Devlet çorak arazilerin imârını ve zirâat arazi sahalarının genişletilmesini teşvik eder.

Mâdde 23:

Ribâ (fâiz) ile alış-veriş muâmelesi veya ribâlı muâmele tasarrufunu gizleyen hangi şey olursa olsun câiz değildir.

Mâdde 24:

Yer altındaki madenlerin, hammaddelerin ve diğer tabiî servetlerin mülkiyeti devletindir.

Mâdde 25:

Beytu'l-Mâl'in mülkiyetinde olan hiçbir mâlın mâlikiyokdur. Kânûn, ferdlerin onu temellük yolunu tanzîm eder.

Mâdde 26:

Devlet, zekâtı Şer'î masraf yerlerindeki ferdlere takdîm ederek sarfeder.

Mâdde 27:

Hayr işlerinde vakıf caizdir. Bütün yönleriyle bunu tanzim edecek kânûn çıkarılır.

Dördüncü Bölüm

Ferdî Hak ve Hürrriyetler

Mâdde 28:

Adâlet ve müsâvat yönetimin esâsıdır. Savunma ve davâ açmak teminat altındadır. Ona dokunmak câiz değildir.

Mâdde 29:

Dînî ve fikrî itikâd, çalışma hürriyeti, re'yini söz ve kinâye ve bunun dışındaki yollar ile izhar etmek, cemiyet ve dernek kurmak ve onlara katılmak, şahsî hüriyyet, intikâl ve toplanma hürriyeti, bunların tamâmı esâsî-tabîî haklar olup, devlet, İslâm Şerîati hudûdu içerisinde onları teminât altına almışdır.

Mâdde 30:

Meskenlerin, iletişimin,husûsî şeylerin hürmeti vardır. Tecessüs mahzûrludur. Kânûn bu hürmeti, büyük hıyânet veya tehlikeye yol açmak gibi suçlarda bu hürmetin devletle çatışması kaydıyla, kaldırabilir. Bu faaliyetler ancak mahkeme izni ile (tesbit) edilebilir.

Mâdde 31:

Ülke içinde veya dışında dolaşım hakkı mubâhdır. Vatandaşlar, ülke dışına seferden engellenemez. Kâdı'nın (hâkimin) sebeblerini açıkça ortaya koyacağı kazâî hüküm (mahkeme kararı) hâricinde başka bir yerde kalmaya mecbûr edilemez. Vatandaşların nefyi (sürgünü) câiz değildir.

Mâdde 32:

Siyâsî mültecilerin teslim edilmesi mahzûrludur. Âdî suçluların teslimi taraf devletlerle birlikde ittifâklarla tanzîm olunur.

Mâdde 33:

Şahıslara işkence etmek suçdur. Suç veya cezâ, onu irtikâb eden, onu işlemeye mecbûr eden veya mâlıyla onun mesûliyetine ortak olandan (suç ve ceazâsı) hayatı boyuncasâkıt olmaz. Eğer suç bir memûrun müsaadesiyle veya muvâfakatiyle ya da işlenmesine sükûtuyla olursa (memûr da) cerîmede suç itibariyle ortakdır, hukûkenmesûldür ve hükûmet onunla birlikte tazmîninden mesûldür.

Mâdde 34:

Memûrun işkence suçunu tek başına gerçekleştirdiği bilindiği takdirde tazîr cezâsıyla cezâlandırılır. Yetkili idâreler ondan mesûl tutulmaz.

Mâdde 35:

İslâm'da maktûlün kanı heder olmaz. Maktûllerin kâtilleri veya sakatları sakat bırakanlar bilinmediğinde veya tazminat verilecek bir mâl bulunmadığı bilindiğinde hak sâhiblerine tazminat vermek devletin vazifesidir.

Mâdde 36:

Her insânın kendisine karşı işlenen suçlar veya diğer şeyler hakkında veya âmme mâlını zimmete geçiren veya israf edenler hakkında şikâyetçi olma hakkı vardır.

Madde 37:

İslâm Şerîati ahkâmı muktezası hâricinde çalışma, kazanç ve temellük hakkı teminât altına alınmışdır, ona dokunmak câiz değildir.

Mâdde 38:

Kadınlar İslâm Şerîati ahkâmı hudûdunda çalışabilir.

Mâdde 39:

Devlet mülk hürriyetini ve mülkiyet haklarını ve dokunulmazlığını teminât altına almışdır. Hangi araçlarla olursa olsun, umûmîmüsâdere câiz değildir. Husûsî müsâdere ise, kazâî hüküm (mahkeme kararı) dışında olmaz.

Mâdde 40:

Hiç kimsenin mülkiyeti, âmme maslahatı ve bunun için düzenlenmiş kânûn hükümlerine muvâfık olarak tâm bir bedel mukâbili olmaksızın, elinden alınamaz.

Mâdde 41:

Gazete çıkarmak mubâhtır ve gazeteci İslâm Şerîati ahkâmı hudûdunda tamâmen hürdür.

Mâdde 42:

Vatandaşlar, kânûna göre açık bir şekilde cemiyet ve dernek oluşturmak hakkına sâhibdir. Toplum nizâmına düşman veya gizli askerî karakteri olanlar ya da hangi şekilde olursa olsun İslâm Şerîati ahkâmına muhâlif olanların faaliyeti yasaklanır.

Mâdde 43:

Hukûk Şerîat'ın maksadlarına muvâfık olarak icrâ/tatbîk edilir.

Beşinci Bölüm

İmâm

Mâdde 44:

Devletin imâmı olur ve ona itâat gerekir ancak fikirde muhâlefet olabilir.

Mâdde 45:

Hâlik'a masiyetde mahlûka ve Şerîat'e muhâlefetle verdiği kararlarda imâma itâat yokdur.

Mâdde 46:

Kânûn, imâmın seçiminde, âmmenin bey'ati yolunu açıkça ortaya koyarak, kazâ (yargı) gözetimi altında âmmenin bey'atini tamâmlar.

Mâdde 47:

Devlet reisinin seçilme şartları: Erkek, bâliğ, âkil, salâh ve İslâm Şerîati ahkâmını bilme.

Mâdde 48:

İmâmın tayîni, kânûna mutâbık olarak, Ümmet'in bütün tabakalarının âmmeten bey'atiyle tamâmlanır. Kadının, seçme şartlarını tam sağladığı zaman, seçime iştirak etmeyi taleb etmesi câizdir.

Mâdde 49:

İmâma bey'at tamâmlanmadan evvel bey'atin zıddına re'yiniizhâr edene günâh yoktur.

Mâdde 50:

Kânûnun beyân ettiği yol ile, sebebleri tahakkuk ettiği zaman, bey'atde hak sâhibi olanlar imâmı azleder.

Mâdde 51:

İmâm kazâ'nın (mahkemenin) ve onun vekili vasıtasıyla gelen karârına boyun eder.

Mâdde 52:

Devlet reisi vatandaşların fâidelendiği bütün haklardan fâidelenir, onları ilzâm eden herşey onu da ilzâm eder. Kânûnun tahdîd ettiği şekliyle mâlî ahkâmdaki hakkını alır.

Mâdde 53:

İmâmın –kendi mirâsı dışında-, kendisi hakkında veya dördüncü dereceye kadar olsa bile akrabaları hakkında vasiyetde bulunması veya vakfetmesi câiz değildir. İmâmın devlet mülklerinden bir şeyi satın alması veya kiralaması, ya da devlet emlâkinden bir şeyi satması yahud kiraya vermesi de câiz değildir.

Mâdde 54:

İmâmın hediyeler alması ihânetdir. Aldığı hediyeleri tamâmen Beytu'l-Mâl'e katar.

Mâdde 55:

İmâma dâletde, ihsânda ve sâlih amelde râiyyenin (tebanın) önderidir. İmâm, kendi dışındaki Müslümân imâmların, İslâm cemâatinin ehemmiyet verdiği her şeye iştirâk eder. Her sene hacca gönderdiği gibi Müslümânların resmî ve gayr-i resmî kongrelerine iştirâk eder.

Mâdde 56:

İmâm düşmanla cihâd eden ordunun önderliğinden, limanları ve vatan toprağını korumakdan, sınırları ve kararlaştırıldıkdan sonra akdedilen muâhedeleri ikâme etmekden mesûldür.

Mâdde 57:

İmâm ferdlere ve cemâate emr-i bi'l-marûf ve nehy-i ani'l-munker yapma ve farzları edâ imkânı vermekden mesûldür.

Mâdde 58:

İmâm devlet memûrlarını tayîn eder. Kânûnun imâmdan başkasına, yüksek seviyede olmayan memûrları tayîn yetkisini vermesi câizdir.

Mâdde 59:

Haddler dışındaki cürümleri afvetmek kânûn hâricinde olmaz.
İmâmın, cürümlerin cezâlarını husûsî hâllerdeki afvı, hadd cezâları ve büyük hıyânet dışındakilerde olur.

Mâdde 60:

İmâmın zarûret durumunda, kânûnun beyân ettiği istisnâî tedbîrleri alma (hakkı) vardır. Kargaşa/isyân olduğunda veya kargaşa/isyânın ortaya çıkmasından korkulduğunda veya devletin varlığına tehdîd olduğunda ya da iç savaş olduğunda yahud bir devletle savaş çıktığında (gereken tedbîrleri) almak üzere bir hafta içinde tedbîrlerini yâbî meclise (temsilciler meclisine) sunar. Meclis, seçimleri tamamlanmamışsa eski meclisi çağırır. Bunun arkasında bir icrâ olmadığında bu tedbîrler ibtâl olur. Bu istisnâî tedbîrlere ve bu tedbîrlerin neticesi ortaya çıkacak tesirler ve tedbirlerin alınmasıyla hâsıl olacakhusûsî cihetlere ve karâr yokluğu hâlinde meydana gelecek tesirleri giderme keyfiyetine dair kânûn tanzîm edilerek çıkartılır.

Altıncı Bölüm

Kaza (Yargı)

Mâdde 61:

Kazâ İslâm Şerîati ahkâmına muvâfık olarak adâletle hükmeder.

Mâdde 62:

İnsanlar kazâ (mahkeme) önünde müsâvidir. Bir kişiye veya topluluğa husûsî mahkeme yapmakla imtiyâz tanınması câiz değildir.

Mâdde 63:

Husûsî mahkemeler inşâ etmek veya davâ sâhibini tabîî davâ açma/mahkemeye verme hakkından mahrûm etmek câiz değildir.

Mâdde 64:

İmâm veya hâkime karşı açılan davâyı dinlemekden kazâ (mahkeme)yi men etmek câiz değildir.

Mâdde 65:

Ahkâmın çıkarılması ve tenfîzi Rahmânu Rahîm Allâh'ın ismiyledir. Kâdı kazâsında (hükmünde) İslam Şeriati'nden başkasına boyun eğmez.

Mâdde 66:

Ahkâmı tenfîz mesûliyeti devletindir ve ahkâmı tenfîzden geri durmak cezâyı gerektiren bir cürümdür.

Mâdde 67:

Devlet kazânın (mahkemenin) istiklâlini teminât altına alır ve onun istiklâline dokunmak suçdur.

Mâdde 68:

Devlet kazâ (mahkeme) için erkeklerin ehillerinden en sâlihlerini seçer ve kâdı'nın vazîfesini edâ etmesi kolaylaştırılır.

Mâdde 69:

Hadd (cezâsını gerektiren) suçlarda müttehimin (zanlının) ve beraberinde seçtiği avukatının veya bir avukat seçmezse devletin atadığı avukatın hâzır edilmesi şartdır.

Mâdde 70:

Kazâ (mahkeme) meclisi alenî ve âmmenin huzûrunda olur. Şer'î zarûretin hâricinde kazâyı gizli yapmak câiz değildir.

Mâdde 71:

Suçlardaki Şer'î hadd cezâları zinâda, kazfde (iftirâ atma), sirkatde (hırsızlıkda), hirâbede (isyân), hamr (sarhoş edici şeyler) içmekde ve riddede gerçekleşir.

Mâdde 72:

Kânûn hadd cezaları dışında kâdı'nın uygulayacağı tazîr cezâlarını tahdîd eder.

Mâdde 73:

Kânûn kasâme ahkâmını belirler (tebeyyün) diyet mikdârlarındaki medenî mesûliyete tecâvüz câiz değildir.

Mâdde 74:

Kânûn tevbenin kabûl şartlarını ve ahkâmını belirler.

Mâdde 75:

Cinâyetde, sulh veya kan sâhibinin (veliyyu'd-dem) afvden imtinâ etmesi dışında, idâmla hükm olunmaz.

Mâdde 76:

Kısâsda diyetden daha fazlası üzerinde sulha varmak câizdir.

Mâdde 77:

Diyetde kadın ve erkeğin eşit olmaları câizdir.

Mâdde 78:

Yaralamalarda kikısâsda kâmil bir temâsül (denklik, benzeşme) ve kâdı'nın buna kemâl-i yakîni şartdır.

Mâdde 79:

Celde (sopa) ta'zîrlerde esâsî cezâdır. Hapis ise, sayılı suçlar vekâdı'nın sınırlı müddetler için açıkça belirttikleri dışında, mahzûrludur.

Mâdde 80:

Mahbûsu tezlîl etmek veya ona zulüm/baskı yapmak veya saygınlığına kötülük etmek câiz değildir.

Mâdde 81:

Kânûn ve lâihaların İslâm Şerîati ahkâmına mutâbakatı sahasında hükûm vermekte ihtisâsı olan Yüksek Anayasa Mahkemesi kurulur. Bu mahkemenin hükûmlerinin ihtisâsının diğer yerlerde (geçerliliğini) kânûn tahdîd eder (belirler).

Mâdde 82:

Kurulacak Dîvân-ı Mezâlimin teşkîlini, ihtisâsını ve a'zâlarının tertîb edilmesini kânûn tahdîd eder (belirler).

Yedinci Bölüm

Şûrâ-Rakabe (Denetim) ve Kânûn Koyma

Mâdde 83:

Devletin aşağıdaki ihtisâsları olan işleriicrâ edecek şûrâ meclisleri olur:
1. İslâm Şerîati ahkâmıyla teâruzda (çatışmada) bulunmayan kânûn çıkarmak,
2. Devletin senelik büdçesini, son hesâbını tasdîkleme,
3. Tenfîzi iktidârın (icrâî hükûmetin) çalışmalarını murâkabeyi yerine getirmek.
4. Gerektiğinde, bakanların mes'ul oldukları çalışmalar hakkında güvenoyu uygulaması karârı vermek.

Mâdde 84:

Kânûn seçim şartlarını, ihdâs yöntemlerini, adaylık şartlarını belirler. Bu adaylık, şûrâ esâsı üzere, bâliğ, âkil, rey izharı mu'teber olan herkesin katılımını teminât altına alacak tarzda olur. Bunun gibi meclis,mâlî yönden meclis a'zâlarının muâmele keyfiyetini, dâhilî bir lâihayla vaz' eder.

Sekizinci Bölüm

Hükûmet

Mâdde 85:

Hükûmet yönetim işlerinin idâresini ve muteber Şer'î maslahatların gerçekleştirilmesini üstlenir veimâmın önünde mesuldür.

Mâdde 86:

Kânûn bakanların ta'yîn şartlarını ve makâmlarına atandıkları esnâda kendilerine yasaklanmış çalışmaları ve yaptıkları işlerden dolayı yapılacak mahkemelerin yollarını tahdîd eder (belirler).

Dokuzuncu Bölüm

Âmme Ahkâmı ve İntikâl (Süresi)

Mâdde 87:

(".) şehri ülkenin başşehridir.

Mâdde 88:

Kânûn devletin bayrak ve armasını belirler ve onunla ilgili bütün husûsî ahkâmı tahdîd eder.

Mâdde 89:

Kânûn yürürlük târîhinden itibaren yürürlüğe girer. Kânûnun yürürlüğü, Niyâbî Meclis üyelerinin üçde birinin, düzenleme yaptığı ve bununla ilzâm ettiği şeyler hâric, geriye dönük olmaz. Cinâîmes'elelerde ricat câiz değildir.

Mâdde 90:

Kânûnlar çıkartıldıkları günden i'tibâren iki hafta içerisinde resmî gezetede neşrolunur. Bununla ilgili başka bir süre belirlenmemişse, neşir târîhinden sonraki günden bir ay sonra onunla amel edilir.

Mâdde 91:

İmâm ve Niyâbî Meclis anayasanın bütün mâddelerini veya çoğu mâddelerinin ta'dîlini taleb edebilir. Matlûb mâddelerin ta'dîlini talebde ta'dîl (edilmiş şeklini) ve bu ta'dîli gerektiren sebebleri zikretmek gerekir. Talebin Niyâbî Meclisden sâdır olması durumunda, en azından meclis üyelerinin üçde birinden (talebin) gelmesi gerekir.

Her durumda meclis ta'dîl ilkelerini münâkaşa eder ve konu hakkında üyelerin üçde birinden fazlasıyla karar çıkartır. Taleb reddedildiğinde ise, aynı mâddenin ta'dîli talebini yinelemek, bu reddin üzerinden bir sene geçmeden önce câiz değildir.

Niyâbî Meclis ta'dîl ilkesi üzerinde muvâfakata vardığında ta'dîli matlûb olan mâddelere eşlik eden târîhden iki ay sonra münâkaşa eder. Meclisin üyelerinin üçde birinin ta'dîlinde muvâfakat etdikleri mâddeler, durumu hakkında halk oylaması için Ümmete sunulur.

(Ümmet tarafından) ta'dîle muvâfakat edildiğinde, halk oylamasının netîcesinin i'lân târîhinden i'tibâren geçerli olur.

Mâdde 92:

Bu anayasanın çıkartılmasından önce kararlaştırılan kânun ve lâiha hükümlerinin hepsi sahîh ve geçerli olarak bırakılır. Bununla beraber ilğâsı veya ta'dîli, bu anayasada kararlaştırılan icrâât ve kâidelere muvâfık olarak, câizdir. İslâm Şerîati ahkâmına muhâlif iseler, ilğâsı ve başkasıyla değiştirilmesi vâcibdir.

Mâdde 93:

Bu anayasa ile, Ümmet'in halk oylamasıyla muvâfakatini gösterdiği ilân târîhinden i'tibâren amel edilir.

tımetürk