Hakan Albayrak
'İslamilik Endeksi'
Amerika Birleşik Devletleri’ndeki bir üniversitede görev yapan ve İslam dünyasında reforma adandıklarını ileri süren iki Müslüman iktisatçı her sene bir “İslamilik Endeksi” hazırlayarak hangi ülkenin ne kadar “İslami” olduğu konusunda kendilerince racon kesiyor.
Kur’anî kıstaslar çerçevesinde, ülkelerin şu dört ana başlık altındaki performanslarına bakarak yapıyorlarmış bunu: İktisat, hukuk ve devlet yönetimi, insani ve siyasi haklar, uluslararası ilişkiler. Bunların şu gibi alt başlıkları var: Toplumun tüm üyelerine eşit iktisadi fırsatlar, mülkiyet hakkının korunması, çalışmak isteyen herkes için istihdam imkânlarının oluşturulması, eşit eğitim hakkının temini, yoksulluğun önlenmesi ve temel ihtiyaçların karşılanması, vergilerin verimli kullanılması, tabii kaynakların ölçülü kullanılması, yolsuzluğun önlenmesi, siyasi istikrar, hukuk devletine uygunluk, kadın hakları, uluslararası ilişkilerde barışçılık.
2018’in “İslamilik Endeksi”nde 153 ülke sıralanıyor. En “İslami” üç ülke Yeni Zelanda, İsveç ve Hollanda imiş. İlk 44’te İslam dünyasından bir tek ülke bile yok. Türkiye95’inci sırada. Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), 45’inci sıraya yerleşerek ‘En İslami İslam ülkesi’ unvanını kazandı.
Ekonomi sahasında 22’inci, hukuk ve devlet yönetimi sahasında 40’ıncı sırada BAE; fakat insani ve siyasi haklar sahasında 86’ıncı, uluslararası ilişkiler sahasında ise 96’ıncı sırada olduğu için ortalaması düştü. Uluslararası ilişkilerde 96’ıncı sıra da fena sayılmaz aslında; İslam dünyasındaki demokratik reform çabalarını canla başla destekleyen ve savaş mağduru milyonlarca muhacire kucak açan Türkiye o sahada 148’inci sıradayken, kanlı askeri cuntaların 1 numaralı destekçisi olan BAE’nin 96’ıncı sıraya kadar yükselebilmesi büyük başarı! Ekonomi sahasındaki 22’inci sıra zaten destan! Hindistanlı, Bangladeşli, Filipinli göçmen işçilerin patron-devlet işbirliğiyle iliklerine kadar sömürülmesi ve ezim ezim ezilmesi, BAE’nin iktisadi ahlak konusunda muteber bir ülke sayılmasını engellemeye yetmemiş demek ki.
Pardon, ilgili devletlerin vatandaşı olmayanlara yönelik muameleler değerlendirmeye alınmıyor, değil mi? İsrail’in bütün İslam ülkelerinden daha “İslami” sayılıp 39’uncu sıraya yerleştirilmesi de bu sayede olsa gerek.
İktisat, hukuk ve devlet yönetimi, insani ve siyasi haklar konusunda daha bile “İslami” imiş İsrail; bunların birincisinde 26’ncı, ikincisinde 33’üncü, üçüncüsünde 34’üncü sırada yer alıyor (Uluslararası ilişkilerde 152’nci sırada). Demek ki toplumun tüm üyelerine eşit iktisadi fırsatlar, mülkiyet hakkının korunması, yoksulluğun önlenip temel ihtiyaçların karşılanması ve hukuk devletine uygunluk gibi konularda durumu hiç fena değil İsrail’in. Gel de bunu İsrail işgali altındaki Batı Şeria’da topraklarına el konup iktisadi fırsatları yok edilen, evleri yıkılan, yoksulluğa itilen, bunları protesto etmeye kalktıklarında da tutuklanıp işkenceden geçirilen ve hatta oracıkta vurulup öldürülen Filistinlilere anlat… Ama siz İsrail vatandaşı değilsiniz ki kardeşim! Size bu şekilde zulmetmesi İsrail’in ekonomide, hukuk ve devlet yönetiminde, insani ve siyasi haklarda “İslamilik” notunu düşürmez ki! Gazze’deki katliamlar zaten hiç düşürmez, çünkü orası İsrail işgal bölgesi bile değil; İsrail dışarıdan bombalıyor orayı.
İçerisi-dışarısı deyince: Farz edelim ki kamu sermayeli bir Fransız petrol şirketi Afrika’da binlerce insanı birbirine kırdırarak bir servet kazandı ve o serveti Fransa’ya nakledip ulusal ekonomiye kattı (“Farz edelim” dediğime bakmayın, oluyor maalesef böyle şeyler); Fransız ekonomisi ile alakalı değerlendirme yapılırken o kana da bakılıyor mı? Fransız ekonomisinin “İslamilik” notunu düşürebiliyor mu o kan? Düşüremiyor. Hukuk ve devlet yönetimi sahasındaki, insani ve siyasi haklar sahasındaki “İslamilik” notunu da düşüremiyor. Niye? Çünkü “İslamilik Endeksi”ni hazırlayan arkadaşların şablonları buna müsait değil.
***
İslam ülkelerinde söz konusu sahaların genellikle sorunlu olduğu muhakkak; ama bu “İslamilik Endeksi”nin sorunlu olduğu da muhakkak.
Başta ismi sorunlu zaten. Arkadaşlar herhalde çarpıcı bir şey olsun dediler; gerçekten de çarpıcı bir şey oldu, ama yanlış oldu. Allah’a ve Resulüne imandan bağımsız bir “İslamilik”ten söz etmek yakışık almıyor. Yeni Zelanda yahut İsveç’in İslamiliği olmaz; bunların şu veya bu sahadaki şu veya bu muamelesinin de İslamiliği olmaz; bazı muamelelerinin İslami değerlerle örtüşmesi olur ancak. Endekste “İslam” kelimesinin ille de geçmesi gerekiyorsa, “İslami Değerlerle Örtüşme Endeksi” denebilir… mi acaba? Yok, o da olmaz; genel olarak “İslami Değerler” demek de yakışık almaz.
Arkadaşlar iktisatçıymış. Bari o sahaya çekilip “Ekonomide İslami Değerlerle Örtüşme Endeksi” hazırlamakla yetinseler...