İslamofobi'ye karşı tişörtlü mücadele
Almanya doğumlu bir Türk, kendi hazırladığı 'I Love My Prophet' (Peygamberimi seviyorum) yazılı tişörtle İngiltere'de dolaşmaya başladı...
Bugünlerde Avrupa ülkelerinin caddelerinde dolaşırken tişörtünde Nature Muslim (Doğuştan Müslüman) ya da İsa Müslümandı yazan birisiyle karşılaşma ihtimaliniz çok yüksek. Bu çarpıcı mesajlar bu kadarla kalsa iyi.
Peygamberimi Seviyorum, Gülümsemek Sünnettir, Kur’an Oku İmanını Şarj Et, İsa Müslümandı, Terörizmin Dini Yoktur, Savaşma Çay Yap, Namaz İnsanları Bir Arada Tutar, Dua Müminin Silahıdır, Tesettür Destekçisi gibi mesajlara tişörtler, çantalar, fincanlar, mousepad’ler ve hatta bebeklerin mama önlüklerinde bile rastlayabilirsiniz. Bütün bu mesajların yer aldığı ürünler www.styleislam.com sitesinden pazarlanıyor. Tasarımı ise Almanya doğumlu bir Türk olan Melih Kesmen’e ait. İslam dinine hakaretler içeren karikatürler dünya gündemine oturduğunda kendisine “I Love My Prophet” (Peygamberimi Seviyorum) yazılı bir tişört hazırlayarak Londra sokaklarında gezen Kesmen, tasarımının gördüğü ilgi karşısında İslam’ın mesajlarını estetik şekilde insanlara ulaştırma çabası içerisine girmiş. “Ürünlerdeki mesajlar ile dikkat çekerek çevremizdeki insanlar ile diyaloğa girme amacındayız. Müslümanları medyadan değil, Müslümanların kendilerinden, sokakta yanıbaşından geçen Müslümandan tanı çağrısı yapıyoruz.” diyor Melih Kesmen. Avrupa’da yaşayan gençlerin ilgi gösterdiği bu sokak modasını ilginize sunuyoruz.
Çok değil bundan üç yıl önce dünya çapında İslami değerlere hakaret eden karikatür kavgası koptuğunda Melih (Melo) Kesmen, yalnızca kendisi için bir tişört tasarlamış ve Londra sokaklarında gezinmeye başlamıştı. Üzerindeki tişörtte ‘I Love My Prophet’ (Peygamberimi Seviyorum) yazıyordu. Bazıları bu tişörtten dolayı tepki gösterip laf atarken birçok kişi de bu tişörtü nereden satın alabileceğini soruyordu. Giydiği bu tişört Melih Kesmen için hayatının dönüm noktasından birisi olacak ve artık o, kimliğini ifade edecek tişörtler tasarlamaya başlayacaktı.
Ancak onu böyle bir işe soyunmaya iten şey elbette sadece bu olayla sınırlı değildi. Gurbetçi olarak Almanya’ya gelen bir aileden doğan ve şu an 33 yaşında olan Melih Kesmen’in yaşadığı hayat ve zıtlıklar, onu bu türden bir sıra dışılığa zaten zorlayacaktı. Almanya’nın Ruhr bölgesi Witten’de yaşayan Kesmen, çocukluk ve ilk gençlik yıllarında bir tür eziklik ile yaşamış. Saçlarının siyah, isminin Hans olmamasından tutun da beslenme çantasında çikolatalı ekmek yerine sucuklu ekmek taşımasına kadar her türden farklılık onun bir tür farklı insan olmasına yetip de artmıştı bile. Ancak bir yaz tatili, onun bu çekingen tavrını ummadık bir şekilde değiştirecekti. Yaz tatilinde ağabeyinden kalma güreş müsabakası ayakkabılarıyla spora geldiğinde arkadaşları ayakkabılarını görmesin diye onların soyunma odasından çıkmasını bekleyecekti. Büyük bir utangaçlıkla, derin bir nefes aldıktan sonra çantasından dizlerine kadar gelen güreş ayakkabılarını çıkarmasıyla hayran dolu bakışlar bu ilginç ayakkabıya yönelecekti. Umduğunun tam tersine arkadaşları bu sıra dışı ayakkabıyı nereden aldıklarını sormaya başlamışlardı. İşte o anda tüm korkuları bir anda özgüvene dönüşen Melih, bir gurbetçi çocuğu olarak Alman çocuklarına karşı sayısız avantajlara sahip olduğunun farkına varacaktı.
Kendini sanatsal olarak ifade edebilmek için sokak sanatı graffitiye merak salan Kesmen, mesaj kaygısı olmadan estetik ve stilini duvarlara, tren vagonlarına yansıtmaya başlar. Ancak 16 yaşında İslami duyarlılığı artınca bir tezatın içine girdiğini fark eder. Graffitilerin yasal olmadığı ve başkalarının hakkına tecavüz ettiğini fark ederek Ufuk ağabeyinin hediye ettiği boya tabancası ile kendisine tişörtler boyamaya başlar. Üç yıl öncesine kadar bu böyle sürüp gider. Ancak dünya genelinde İslam’a hakaret içeren karikatürlere karşı eylemler başladığında bu karikatürlere karşı sanatsal ve pozitif tepki göstermek maksadıyla ilk tişörtü ‘I Love My Prophet’i tasarlayarak kendisini Londra sokaklarına bırakır. Ve ‘Style İslam’ adını verdiği tarz bu şekilde doğmuş olur.
“İnsanları düşünmeye sevk ediyoruz”
Kesmen, İslam dininin insanı birçok noktada dengelediğini ve artık insanları motifleriyle düşünmeye sevk etmek istediğini söylüyor. Atölyesinde 4’ü tesettürlü hanım olmak üzere 6 kişiyle tişört, buton, çanta, fincan, sweatshirt, bebek önlüğü gibi ürünler tasarlayarak bunları kurduğu www.styleislam.com sitesinden pazarlıyor. Üzerinde Peygamberimi Seviyorum, Doğuştan Müslüman, Gülümsemek Sünnettir, Kur’an Oku İmanını Şarj Et, İsa Müslüman’dı, Herşeye Kadir Olana Git, Namaz İnsanları Bir Arada Tutar, Dua Müminin Silahıdır gibi mesajlar içeren bu ürünler yaşadığı Batı toplumu için kışkırtıcı bir unsur taşır mı? Dortmund’da Grafik Design bölümünde 1,5 sene okuyarak burayı bırakan Kesmen, bu sorumuzu, “Müslümanlar gibi gayrimüslimler de kendilerine sormalılar. Bazıları bizim motiflerimizden dolayı kendilerinin kışkırtıldıklarını düşünüyorlar ama bunların çoğu ya İslam’dan tamamen bihaber ya da İslam’a karşı olumsuz önyargıları olan kimseler.” diye cevaplıyor. Styleİslam’ı İslami kimliğin çağdaş ifade tarzı olarak görmek gerektiğinin altını çizen tasarımcı, “İslam’ın mesajı 5.000 yıldır değişmedi. Fakat İslam’ı tebliğin araçları sürekli değişiyor. Ben sanatın içinden gelen birisi olarak İslam’ı tebliğ sorumluluğumu bu çerçevede üstlenmek zorundayım. Styleİslam yeniden Müslüman kimliğimle yaşama tecrübem. Bizler Müslümanlarız ve gizleyecek hiçbir şeyimiz yok. Mesajımızı göğsümüzde taşıyabiliriz. ” diyor.
11 Eylül sonrasında Müslümanların Avrupa’da bir tür içe kapanma yaşadığını ve bunun hata olduğunu belirten Kesmen, İslam’ı açık yüreklilikle bu toplumda temsil etmenin yükümlüsü olduklarını ifade ediyor. Tasarladıkları ürünlere gelen tepkilerin % 95’inin olumlu olduğunu, Müslüman olanlar ve olmayanların mizahi bir şekilde bu kadar ciddi mesajların verebileceğini gördüklerinde şaşırdıklarını kaydediyor. “Birçoğu mizahın Müslümanlara yabancı olduğunu düşünüyorlar. Biz İslam’a karşı sürdürülen kindar saldırılara sanatımızla direnecek ve uygun motifler üretmeye devam edeceğiz. ” diyen Kesmen ürünleri için İngilizce dilini seçme nedenlerini ise ‘daha geniş kitlelere ulaşmak’ olarak açıklıyor. Yakın zamanda Fransa, İspanya ve Türkiye’ye açılmaları durumunda bu dilleri de tercih edeceklerini ifade eden Kesmen, hedef kitlelerinin 15-50 yaş arasında değiştiğini; gayrimüslim müşterinin ise Müslümanların bu kendinden emin çıkışını onaylayan ve destekleyen entelektüellerin oluşturduğunu belirtiyor. Koleksiyonlarındaki 25 ürüne Almanya, Avusturya ve Benelüx’ten yoğun talep olduğuna dikkat çeken Melih Kesmen, gelecek sene denenmemiş birçok tarzı da koleksiyonlarına katacaklarını söylüyor. Sokak stili ve İslami motiflerin harmanlanmış halini sunarak yeni bir akım oluşturacaklarını söyleyen Kesmen, satılan her ürün karşılığında 1 Euro’yu da Afrika’daki AIDS yetimlerine gönderdiklerini belirtiyor. [email protected]
Kültürümüz trend olunca biz değerli olmuyoruz
Styleİslamı, yani İslami unsurları eşyalara taşıma fikrini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bahsettiğiniz sitede incelikli işlerin olduğu görülüyor. Tasarımlarda İslami unsurun şekilsel özelliklerden ziyade muhteva olarak öne çıkması önemli elbet te. Müslüman tasarımcılar bir muhit oluşturabilirse bunun zaman içinde gerçekleşebileceğini düşünüyorum. Gençlerin emek ve gayretlerini ciddiye almak lazım.
Batı toplumunda İslami kimliği görünür kılmak iki medeniyet arasındaki çatışmayı mı körükler mi, diyalog ve anlama çabasına mı katkı sağlar?
İslami kimliği görünür kılmak değil de çatışmacı kimlik olarak görünür kılmak tehlikeli. Mesela cihat ile ilgili sözlerin tişörtlere yazıldığını düşünün. Buradan diyalog çıkmaz. Ama diğer taraftan İslamiyet’in hayvan haklarına yaklaşımını örneklendiren sözler, ortak anlam haritası için başlangıç olabilir. Fakat yine de şekilsel diyalogların ve anlam oluşturma çabalarının çok da kalıcı olmayacağını düşündüğümü ifade etmeliyim.
Kendi kültürel motiflerimizin bir trend oluşturması mümkün mü? Mümkünse bu nasıl olacak?
Mümkün elbet. Ama bu mümkünlüğün bizi mutlu edip etmemesi gerektiği üzerinde düşünmek lazım. Yani Marks’ın “katı olan her şey buharlaşıyor” cümlesi halen geçerliliğini koruyor. Kültürel değerlerimiz trend oluşturunca biz değerli olmuyoruz. Tüketimi kendi “değerlerimiz” üzerinden hızlandırmış oluyoruz. Birkaç yıldır süren Hind modasını bu bağlamda ele almak mümkün. Birçoğumuz Hindistandan gelen etnik kıyafetlere ilgi gösterdik. Aynı ilgiyi Hindli Müslümanlara gösterdik mi? Fatma Karabıyık Barbarosoğlu (Sosyolog)
Moda geçici, inançlar kalıcıdır
“Bu mesajları tişörtle mi, yoksa yaşam şekilleriyle mi anlatmak lazım, önce bunu analiz etmeli. Bundan sonra da modanın aslında ne demek olduğunun düşünülmesi taraftarıyım. Çünkü moda gelip geçiciliği simgeler. Oysa inançlar gelip geçici değildir. Dini semboller çeşitli dönemlerde de giysilerde kullanıldı. Fakat bu tarz giysileri kullanmak anlattığı dine karşı saygı gerektirir. Ki zaten var olan desenler klasik olarak adlandırdığımız ürünlerde kullanılmış. Ben hiçbir dinin pazarlama amaçlı üretilen ürünlerde kullanılmasını doğru bulmuyorum. Dini düşüncelerimizi ifade etmek için sloganlara gerek olduğunu düşünmüyorum. Kişiler düşüncelerini ve kişiliklerini ifade eden giysileri zaten tercih ediyor. Haliyle dini inançların moda ile bir araya getirilme çabalarını gereksiz buluyorum. Yaşamı boyunca en fazla önem verdiği dini inançlarının anlatılmak istendiği tişörtleri alan kaç kişi bunu gerçekten anlamını kavrayarak kullanacaktır merak ediyorum.” Reyhan Yazıcı (Tasarımcı)
Styleİslam ürünlerindeki mesajlar
Terörizmin dini yoktur
Sevgi atın, bomba değil
Yaratan’a tapın, yaratılana değil
Gülümsemek sünnettir
Ümmetin parçası olun
Doğuştan Müslüman
Tesettür.. Hakkım, seçimim, hayatım
Tesettür destekçisi
Cuma
Şeytanı zincirleyin, ona şans vermeyin
Namaz daima irtibatta olmaktır
Helale gidin
Mekke
Medine
Savaşma, çay yap
İsa Müslüman’dı
Kur’an oku, imanını şarj et
Her şeye kadir olana git
Namaz insanları bir arada tutar
Dua müminin silahıdır
Osmanlı
Sultanahmet
Kıyamet
Vav
Mini Müslüman
Zaman