İsrail, AKP'yle Suriye'nin Arasını Açma Peşinde

İsrail, AKP'yle Suriye'nin Arasını Açma Peşinde

İsrail'in, Suriye hava sahasını ihlal ederken Türkiye'yi de zan altında bırakması, AKP'nin Arap dünyası ve özellikle de Şam'la iyi ilişkilerini baltalamayı amaçlıyordu…

İsrail uçaklarının 5-6 Eylül gecesi Suriye hava sahasını ihlal etmesi ve İsrailli otoritelerin bu konuda öngördüğü şaşırtıcı 'karartma', kolaylıkla geçiştirilebilecek türden sıradan bir olay değil. Aksine, Türkiye'nin bölgesel çekişmelere ilişkin tutumu hakkında epey önemli dosyaları açıyor. Washington'ın, İsrail savaş uçaklarının Hizbullah'a giden askeri TIR'ı hedef aldığına yönelik açıklaması, 11 Eylül'ün yıldönümünde Hizbullah karşıtı duyguların harekete geçirilmesi ve örgütün hedef alınmasıyla bağlantılıysa, İsrail'in hava sahası ihlalinin özellikle de Türkiye boyutu çok tehlikeli.
İsrail uçaklarının, Suriye hava sahasına girmeden önce Türk hava sahasını geçtiği şüphesiz. Bu uçaklar operasyon sırasında da Türk topraklarına birkaç defa girip çıktı, Hürriyet gazetesinin ayrıntılarını yayımladığı gibi, Türk topraklarına yakıt depoları bıraktı. Acaba Türk siyasi ve askeri otoriteleri, İsrail uçaklarının Türk hava sahasına gireceğini önceden biliyor muydu? Yanıt evet ise bu uçuş, 1996 tarihli askeri anlaşmaya göre mi, yoksa yeni gizli anlaşmalar doğrultusunda mı yapıldı? Yanıt olumsuz ise Türkiye hükümetinin buna tepkisi nedir? Türkiye hükümeti, Türk ordusuyla İsrail ordusu arasındaki bir anlaşmaya müdahale edebilir mi?
En fazla şaşkınlık yaratan konu da, Türkiye'nin yaşananlara ilişkin suskunluğu. Acaba Türkiye yaşananları anlamak için İsrail'den gelecek açıklamalara mı ihtiyaç duyuyor? Yeni Dışişleri Bakanı Ali Babacan'ın açıkladığı gibi, İsrail ihlalinin 'kabul edilemez' olduğunu ifade etmek yeterli mi?
Türk hükümeti önemli olmasına ve üzerinden bir haftadan fazla bir süre geçmesine rağmen, ayrıntıları şu ana kadar ortaya çıkarmadı? Dahası askeri yapıya sahip bir olay olmasına rağmen, Türkiye genelkurmay başkanlığından şu ana kadar hiçbir yorum yapılmadı. Peki bu akıl kârı mı? Yoksa olayla ilgili gizli bir işbirliği mi var?
Bu sorular Arap kamuoyunu ne Türkiye'ye, ne hükümetine ne de ordusuna karşı kışkırtmayı hedefliyor. Aksine, AKP'nin iktidara gelmesiyle Araplar ve özellikle de Suriye'yle benzeri görülmemiş derecede iyileşen ilişkilerin sürmesine dair isteklilikten dolayı yöneltiliyor.
İsrail'in Suriye hava sahasını ihlali, Türkiye'yle İsrail arasındaki askeri işbirliğini gündeme getiriyor. Bu işbirliğinin Türkiye'nin İsrail'i tanımasından beri kesilmediği, Türk hava sahasını ve üslerini İsrail savaş uçaklarının eğitimine açan 1996 tarihli anlaşmayla da zirveye çıktığı biliniyor. Bu anlaşma Türkiye'ye, İslam dünyasının düşmanı İsrail'e ek güce sahip olma fırsatı vermenin ahlaki sorumluluğunu yüklüyor. Bu durum Türkiye'yi, Lübnan, Suriye, İran ve hedef aldığı her toprak parçasına saldırılarında İsrail'in ortağı haline getiriyor.
En fazla endişe yaratan konu da, İsrail'in hava sahası ihlalinin kirli bir manevra olması. Aslında İsrail'in, genel olarak Ankara'yla Şam, özel olarak da Şam'la AKP yönetimi arasında kopukluk yaratmayı amaçlayan bütün politikaları kirli. Burada da, AKP'yi Türkiye'deki tabanının yanı sıra
Arap ve İslam dünyasındaki İslamcı tabanı karşısında zor duruma düşürmeyi amaçlayan siyaset dışı bazı Türk güçlerinin rolü veya işbirliğine dair sorular çıkıyor ortaya.
Türkiye'nin Araplar ve Müslümanlarla ilişkilerini önceki gerginlik dönemine götürmeyi hedefleyen tuzağa düşmesini ve AKP iktidarının devrilmesini engelleme sorumluluğunun büyük kısmı AKP'nin omuzlarında.
(Birleşik Arap Emirlikleri gazetesi Haliç, Beyrut Stratejik Araştırmalar Merkezi Direktörü, 16 Eylül 2007)