İsrail’in Yahudiliği ve Hamas’ın Haklılığı

İsrail’in Yahudiliği ve Hamas’ın Haklılığı

İsrail liderleri çekişmeyi ilk aslına götürüyorlar. Zira İsrail ‘ilahi vaat’ gereği Yahudilere ait bir din devletidir...

İsrail liderleri çekişmeyi ilk aslına götürüyorlar. Zira İsrail ‘ilahi vaat’ gereği Yahudilere ait bir din devletidir, Arap ve Müslümanların bu durumu tartışma götürmez bir gerçek olarak kabul etmeleri gerek artık.

AHMED AMRABİ
İsrail Başbakanı Ehud Olmert’in geçen hafta yaptığı resmi açıklamanın anlamı buydu. Olmert ‘İsrail’in tutumunun ve Annapolis toplantısı sonrası Filistinlilerle müzakereleri başlatma noktasının, İsrail’in Yahudi halkının devleti olarak tanınması olacağını’ ifade ediyor ve ‘bu konunun müzakere götürmez olduğunu’ da ekliyor.

İSRAİL’İN MÜZAKERE ŞARTI: YAHUDİ DEVLETİ
Konuşmanın içeriği aslında yeni değil. Zira Yahudilerin ulusal vatanı olarak Filistin’den dem vurulması 19. yüzyılın sonlarındaki Birinci Siyonist Kongresi’nden Balfour deklarasyonuna ve hatta Filistin devletinin yanında bir ‘Yahudi devleti’ kurulmasını öngören 1947’deki uluslararası bölünme kararına kadar sürekli tekrarlanıp durdu.
Olmert’in açıklamasında yeni olan husus, Filistin tarafıyla müzakereleri başlatmak için Filistinlilerin İsrail’i dini kimliğe sahip Yahudi vatanı olarak tanımasını şart koşması.

ARAPLAR DİNİ SİYASETTEN AYIRMAK İSTİYOR
Bu, dini ideoloji üzerine kurulu siyasi bir şart ancak bir grup Arap siyasi ve yorumcu Arap-İsrail çekişmesi bağlamındaki süregelen konuşmalarında ‘dini siyasetten ayırma’ veya ‘siyaseti dinden ayırma’ ilkesini müjdelemekten vazgeçmiyorlar.
Olmert’in açıklamasına cevap bağlamında Filistinli müzakerecilerin büyüğü Dr. Saib Areykat, “Biz 1967 sınırlarındaki İsrail devletini tanıyoruz ve devletin dininden değil, sınırlarından konuşuyoruz” diyerek bu açıklamaları reddettiğini ifade ediyor.

İSRAİL, 67 SINIRLARINA ÇEKİLMEZ
Fakat İsrailli liderler ortak bir tutumla devletin dininden konuşuyorlar. İsrail’in ‘ilahi vaat’ ısrarını dikkate alacak olursak İsrail’in 1967 sınırlarına bağlı kalması kesinlikle gündemde olmayacak. Zira ‘Allah’ın seçilmiş halkı’ için ‘vaat edilmiş topraklar’ Yahudi dinine göre sadece Batı Yaka topraklarını kapsamıyor aynı zamanda Ürdün çukurunu da kapsıyor.

HEDEF ‘BÜYÜK İSRAİL’
Filistin’in tamamı tarihi özellik taşıyor. Batı Yaka ve Gazze Şeridi’nin yanı sıra İsrail devletinin hali hazırdaki coğrafyası İsrail bakış açısına göre dini bakış açısıyla çizilmiş ‘Büyük İsrail’dir. Tevhid Haber
Bu konuyu pekiştirmek bağlamında ‘İsrail’in Yahudiliği’ ilkesinin dönüş hakkını ortadan kaldırarak sadece kapıları ‘48 Filistinlilerinin’ yüzüne nihai olarak kapatmıyor, aynı zamanda İsrail içindeki Filistin azınlığını yabancı statüsüne getiriyor ve hatta Müslümanların büyük Filistin topraklarındaki tarihi dini hakkını iptal ediyor.

HAMAS’IN PROJESİ NEDEN ELEŞTİRİLİYOR?
Peki o halde tarihi Filistin’in tamamen kurtulmasını hedefleyen Hamas’ın projesini hangi mantıkla ve neden eleştiriyorlar, gerçekçi olmadığı tanımlamasında bulunuyorlar? Niçin bazı Arap siyasiler, yorumcular ve aydınlar, Hamas hareketinin dini bakış açısı sebebiyle sanki ortada siyasal ve siyasal olmayan iki İslâm varmış gibi ‘Siyasal İslâm’ denen çerçeve içinde sınıflandırılmasını baz alıyorlar? Oysa çekişmenin diğer tarafı problemini sadece dini bakış açısından hareketle sunuyor.

DİN, ÇEKİŞMENİN TEMEL UNSURLARINDAN BİRİDİR
Bu hayati çekişmenin temel unsuru din olmasa da, en azından temel unsurlarının bir parçası olarak görülmektedir. İsrail içindeki ve dışındaki Yahudi hahamlarının Yahudilerin Filistin topraklarındaki ‘dini haklarını ispatlama’ ve Müslüman ümmetin haklarını tutarsızlaştırma yolunda nasıl yarıştıklarını görmeniz yeterli.
Olmert siyasi-dini çağrısıyla minimum utanç duymaksızın övünüyor. Çünkü Olmert, diğer tarafın ‘dini siyasetten ayırma’ ilkesine bağlanarak çekişmenin yapısını teşhis etmekte başarısız olduğundan emin.

Birleşik Arap Emirlikleri’nde yayımlanan el Beyan gazetesi, 18 Kasım 2007, Arapçadan çeviri: Halil Çelik / Vakit