İsrailliler Golan İçin Ne Diyor?
Zaman Gazetesi, Türkiye'nin Golan konusunda oynamaya çalıştığı rolü bölge halkının yanı sıra İsrailli akademisyen ve yetkililere sordu.
Cumaali Önal/Zaman
İsrail'in önde gelen akademisyenleri ve Dışişleri Bakanlığı yetkilileri, Türkiye'nin Golan Tepeleri konusunda en ideal arabulucu olduğunu belirtiyor. Ancak başarı için zamana ihtiyaç olduğu vurgulanıyor.
Dışişleri Bakanlığı Siyasal Planlama Masası Direktörü Haim Koren, Türkiye'nin İsrail için güvenilir bir ülke olduğunu vurguluyor. "Türkiye, İsrail için anahtar bir ülke ve en başta Türkiye güvenilir bir ülke. Geçmişte Türkiye ile birtakım sorunlarımız vardı; ama şu anda ilişkiler çok iyi düzeyde." diyen Koren, İsrail ve Suriye arasında çok ciddi bir sorun olmadığını, sorunun İran, Hizbullah ve Lübnan'dan kaynaklandığını öne sürüyor. Koren, şöyle devam ediyor: "İki yıl önce de Türkiye vasıtasıyla Suriye'ye mesaj gönderdik. Biz artık Suriye'yi yakından takip etmek istiyoruz. Mesela Suriye basını ne yazıyor, görmek istiyoruz. Ama olmuyor. İçlerine çok kapanıklar. Açık ve şeffaf bir basınları yok. Türkiye'nin başlattığı adımları sürdürmesi ve iki ülkenin birbirine yakınlaşmasını sağlaması gerekiyor."
Bar İlan Üniversitesi Siyasal Araştırmalar Kürsüsü Başkanı Prof. Gerald M.Steinberg ise Türkiye'nin, Suriye-İsrail hattında 8 yıllık sessizliği bozarak büyük bir başarı sağladığını vurguluyor. "Bazı yönlerden Türkiye zaten bir başarı sağladı, çünkü iki ülke arasındaki 8 yıllık sessizliği bozdu. Tabii ki iki ülke arasında direkt bir diyalog kurulmalı. Eğer direkt ve açık görüşmeler başlarsa bu, Türkiye için büyük bir kredi olur, ancak bu yıllar alacak." diyen Steinberg, barışın ise toprak ve sınır anlaşmalarının ötesinde daha geniş kapsamlı olması gerektiğini düşünüyor. Öncelikli olarak karşılıklı bir güven tesis edilmesi gerektiğini, bu çerçevede Suriye'nin Hizbullah ve Hamas'ı desteklemekten vazgeçmesi, Suriye basını ve yetkililerinin de İsrail'e yönelik saldırılarının sona ermesi gerektiğini savunuyor. Steinberg'e göre Türkiye, bu konuda Suriye'de gerekli girişimlerde bulunabilir. Bundan sonra da İsrail, Golan'dan çekilmeyi masaya getirebilir.
Türkiye'nin 1930'lu yılların sonunda çözdüğü Hatay meselesini gündeme getiren Prof. Gerald M.Steinberg, "Türkiye, İsraillilerin güven ve işbirlikçi rolünden dolayı ender bir yere sahip. Aynı şekilde Suriye de Türkiye'ye saygı duymayı öğrendi ve bölgedeki gücünü anladı. İki ülke Hatay sorununu çözerek aslında Golan için de bir model oluşturdular." diye ekliyor.
Hayfa Üniversitesi Ortadoğu uzmanı Prof. Joseph Nevo ise Türkiye'nin sadece İsrail'i Golan'dan çıkarmaya odaklanmaması gerektiği görüşünde. Türkiye'nin arabuluculuğunun hem zamanlamasının iyi olduğunu hem de her iki tarafça dostça karşılandığını hatırlatan Nevo, "Her iki ülke de Türkiye'yi güvenilir bir komşu ve dürüst bir arabulucu olarak görüyor. Fakat kamuoyunda Türkiye'nin arabuluculuğu sadece Golan'a indirgeniyor, bu yanlış bir kanaat." ifadelerini kullanıyor.
"Türkiye, sadece İsrail'i Golan'dan çıkarmaya odaklanmamalı, aynı zamanda Suriye'nin de bazı şartları yerine getirmesini sağlamaya çalışmalı." diyen Prof. Joseph Nevo, sözlerini şöyle sürdürüyor: "Özellikle Suriye'nin Hamas, İslami Cihad ve Hizbullah gibi örgütlere desteğini kesmeye çalışmalı. Bu şartlarda İsrail, Golan'dan çekilse bile Suriye'nin Lübnan'ın iç işlerine karışmasını önlemek mümkün değil."
İbrani Üniversitesi, Ortadoğu uzmanı Prof. Moshe Maoz da Türkiye'nin ABD'nin tersine bölge ile ortak bir geçmişe sahip olduğunun altını çiziyor. Maoz, "Türkiye sadece İsrail ve Suriye ile olan iyi ilişkilerinden dolayı değil, ABD'nin tersine bölge ile olan yüzlerce yıllık geçmişinden dolayı ideal bir arabulucu. Türkiye, ayrıca iki ülkenin yanı sıra Ürdün ve Filistin'e de su satarak ortak bir payda oluşturabilir. Ayrıca Türkiye, İsrail ile muhtemel bir barış anlaşmasından sonra İran'ın Suriye'ye yönelik tehditlerini de bertaraf edebilir." yorumunda bulunuyor.
Ortadoğu uzmanı Ehud Ya'ari ise Türkiye'nin bu iş için yeterli olmadığı görüşünde. "Eğer şartlar uygun olursa barış için her zaman bir yol vardır. Bunun için de elbette birilerine ihtiyaç duyulur. Ama Türkiye, bu rol için çok da yeterli bir güce sahip değil. Bunun için ABD, Rusya ve AB gibi ülke ve kuruluşların da girmesi gerekir." diyen Ya'ari, Türkiye'nin taraflardan bir talep gelmeden bu işi gönüllü olarak yaptığını öne sürüyor. İsrailli uzmana göre, 'Türkiye aslında Suriye üzerinde etkisini daha önce gösterdi. Suriye'deki santralin vurulmasından sonra Türkiye devreye girerek, Suriye'nin bir adım atmasını önledi'. Ya'ari, barış için İsrail'in kesinlikle ABD'ye ihtiyaç duyduğunu, çünkü Amerika güvenlik garantisi vermeden İsrail'in Suriye ile bir anlaşma imzalamayacağını savunuyor. Ehud Ya'ari, Suriye lideri Beşşar Esad'ın konjonktür gereği Türkiye ile iyi ilişkiler geliştirdiğini öne sürüyor. İsrail'in de AK Parti hükümetiyle eskisi kadar sıcak olmadığı için Ankara'nın aracılık ettiği girişimin sonunda barışa ulaşmak zor. BİTTİ
Türkiye, Suriye'yi cesaretlendirmeli
Dışişleri Bakanlığı Batı Avrupa Masası Direktörü İrit Lillian, Golan konusunda Türkiye'nin Suriye'yi cesaretlendirebileceğini belirtiyor. Lillian, "Golan'ın aslında Suriye için sembolik bir önemi var. İsrail ve Suriye arasındaki sorunların diyalogla çözülebileceğine inanıyoruz. Ama bu, hemen yarın olacak diyemeyiz. Fakat burada biz Türkiye'nin çok önemli bir rol oynayabileceğini düşünüyoruz." diyor. Türkiye-İsrail ilişkilerine de değinen İsrailli yetkili, "Türkiye ve İsrail arasında şu anda çok özel ilişkiler var ve iki ülke stratejik ortak. İsrail hiçbir zaman AK Parti hükümetine şüphe duymadı. Bazen soru işaretleri oluşmadı demek yanlıştır. İsrail için en önemli 5 ülke sayılsa her alanda Türkiye daima bu 5 içindedir. Belki Hindistan'la, Çin'le çok özel ilişkiler kurmuş olabilir İsrail. Ama İsrail için Türkiye, bunlardan çok farklı özelliklere sahip. Türkiye, İsrail'in 6. büyük ekonomik ortağı. Her yıl 500 bin İsrailli Türkiye'ye gidiyor." şeklinde konuşuyor. Türkiye'den yapılan eleştirilerin bazen çok sert olabildiğini dile getiren İrit Lillian, bu durumdan şikâyetçi: "Belki de açıkça yapılmaktansa, farklı kanallar kullanılarak bu eleştiriler İsrail'e iletilebilir. Bunun yanı sıra bazı Türk gazetelerinin İsrail'e yönelik yayınları bizi çok yaralıyor."
Nihai anlaşma Golan'dan çekilmeyle olur
Haaretz gazetesi yazarı Zvi Barel, Türkiye'nin girişimlerini şöyle değerlendiriyor: İsrail, şu anda barış masasına oturmaya hazır değil. Çünkü Başbakan Ehud Olmert, siyasi olarak çok zor durumda ve güçlü değil. Halk da Golan konusunda bölünmüş durumda. Golan'ı terk etme konusunda halk da hazır değil. Türkiye'nin bu arabuluculuk girişimlerinde başarılı olabilmesi için öncelikli olarak her iki taraftan diplomatları bir araya getirmesi gerekiyor. Bu görüşmeler gizli ya da açık olabilir. Bunun ikinci ayağı ise Türkiye'li ya da Türkiye'siz ama direkt görüşmeler şeklinde olmalı. Ve üçüncüsü, barış anlaşmasının imzalanması. Nihai anlaşma ancak Golan'ın terk edilmesi ile olabilir. Tarafların masaya oturması için pragmatik ve halk desteğini arkasına almış liderler gerekiyor. Bu şartlar tabii ki İsrail için gerekiyor. Suriye için buna gerek yok, çünkü rejimi buna uygun değil.
Kardeşim, Başbakan Erdoğan'la Kasımpaşa'da aynı okulda okudu
İsrail Altyapı Bakanı'nın Diplomatik İşler Danışmanı Moshe Kamhi'ye göre, İsrail'e göç edenler içinde geldikleri ülkeyi en çok savunanlar Türkiye Yahudileri. Bunun da en önemli sebebi, Türkiye'deki eğitim sisteminin insanları aşırı derecede Türk milliyetçisi yapması ve Türklüğün aşılanması. Diğer ülkelerde bu çok ileri düzeyde değil. İsrail'e göç eden Yahudilerin kısa sürede Türkçeyi unutmaya başlamaları ya da çocuklarına öğretmemesinin sebebini de Osmanlı hoşgörüsüne bağlıyor Kamhi. Osmanlı döneminde Türkçe zorunlu olmadığından herkes kendi dilini korumuş. Dillerini koruyanlar arasında da Yahudiler önemli bir yer tutuyormuş. Başta İspanya'dan gelenler olmak üzere Yahudiler hep anadillerini muhafaza etmiş. Dolayısıyla İsrail'e göç edenler de bu ilk jenerasyonlar. İyi Türkçe bilmediklerinden bunu çocuklarına da aktaramamışlar. Ama daha sonra gelenlerde bu Türklük aşısı daha güçlü. Halen bu insanlar evlerinde Türk televizyonlarını izliyor. İsrail'de halen 100 bine yakın Türkiye Yahudi'si olduğu tahmin ediliyor. Eskiden Türkiye çifte vatandaşlığı kabul etmediğinden pek çok Yahudi, Türk vatandaşlığından atılmış. Ama şimdi Türkiye, başvuranların vatandaşlığını yeniden kabul ediyor. Yahudilerin dillerini unutmasındaki en önemli sebeplerinden bir diğeri de ilk yıllardaki İsrail ve Yahudilik bilincinin oluşturulmaya çalışılması. İlk zamanlar İbrani dilinden başka dil konuşanlara iyi bakılmazmış. Eşi Türk ve Müslüman olan Kamhi, 'Kasımpaşalıyım' diyor. Başbakan Tayip Erdoğan'ın kardeşiyle aynı okulda okuduğunu da belirtiyor.