İşte 2. Çılgın Proje-VİDEO
Başbakan Erdoğan, 'İstanbul Hazır, Hedef 2023' tanıtım toplantısında İstanbul'a kurulacak 2 yeni şehirin detaylarını açıkladı.
Başbakan Erdoğan'ın konuşmasının satırbaşları:
On yıllar boyunca devam eden plansız betonlaşma İstanbul'u mahvetmiştir. İstanbul'a, ülkemize ihanet etmişlerdir. İstanbul'u aslına döndürme gayreti içine girdik 94'ten itibaren. Birçok yerde yıkım yaptık. Birçok yerde de yasalarla hep karşı karşıya kaldık. Üstat ''Ceketimizin astarında kaybettiğimiz güneşi başka iklimlerde arıyoruz'' diyor. Ah ah nasıl yıktılar bizi, kendi içimizden vurdular. Biz kendi şehirlerimizi, tarihteki gibi muhteşem şehirlerimizi inşa edebiliriz. Yeni şehirler de imar edebiliriz. İdrak, inşa ve ihya gibi 3 kavram çok önemli. Biz yeni bir inşa hareketini başlatıp 74 milyonu ihya edecek bir süreci başlattık.
GÜNAYDIN, ANKARA-KONYA BİTTİ
Bir parti seçim beyannamesinde diyor ki: Ankara-Konya hattını bitireceğiz. Günaydın, Ankara-Konya bitti. Konya mitinginde hızlı trenle gideceğiz. Davet edeyim gel sende bizimle. Ankara-Sivas'ı bu arada inşa ediyoruz.
İSTANBUL DEĞİL TÜRKİYE PROJESİ
İki hafta önce Kanal İstanbul'u açıkladık. Türkiye geneli ve dünyada nasıl ses getirdiğini gördük. Proje üretirseniz alıcısı var. Bak diğerleri hemen arkamıza düştü ve hayal üretmeye başladılar. Yetişemedikleri yerde küfrettiler, yalanlar ürettiler. Bugün açıklayacağımız proje bir İstanbul projesi olmaktan ziyade bir Türkiye projesidir. Çünkü İstanbul Türkiye'nin özüdür.
İSTANBUL'A 2 YENİ ŞEHİR KURULACAK
İstanbul için 2 yeni şehrin planına başlıyoruz. Bu şehirlerden birini Avrupa yakasında, Karadeniz kıyısında, diğerini de Anadolu yakasında kuruyoruz. İstanbul nüfusunu arttırmak değil (Bunu birileri speküle ediyor) birinci derecede İstanbul'un deprem tehdidi altında olduğunu unutmayınız. En güvenli yerler de şu anda üzerlerinde şehirleri kuracağımız alan. Depreme hazırlık ve kentsel dönüşüm programı kapsamında bu şehirleri kuruyoruz. Zihni hazırlığı yeni başlamadı. Seçimin hemen sonucunda plan-proje çalışmasını yoğunlaştıracağız.
HEDEF 1'ER MİLYONLUK ŞEHİRLER
İstiyoruz ki böyle güzel yerlerde benim vatandaşım insanca yaşamanın erdemine ulaşsın. Daha önce İstanbul'a Başakşehir ve Hilal Kent'i, Ataşehir'i, Kayabaşı'nı kazandırdık. Buralarda hep değişim, dönüşüm var. Bunların hayal bile edemeyeceği adımlar bunlar. İstiyoruz ki o çirkin yapılaşmalardan kurtulmak istiyoruz. Deprem olduğu zaman belki yüzbinlerce insanın ölümüne neden olacak yapılanmadan İstanbul'umuzu kurtaralım istiyoruz. Şu anda Karadeniz Sahil Şeridi deprem tehdidi en az olan bölgedir. Kanal İstanbul projesinin de çevresinde belli yapılaşmayı yapacağız. İdeal tespitimiz bir milyon bir tarafta, bir milyon diğer tarafta. Halkımızın da katkısıyla her iki şehir de sadece ikamet amacıyla uydu kentler olarak değil, ekonomik, sportif, kültürel merkezler olarak yükselecek. Hedefimiz 60 milyonluk gidiş-gelişin olacağı havalimanı.
"BİZ KENDİ ŞEHİRLERİMİZİ, TARİHTEKİ GİBİ MUHTEŞEM ŞEHİRLERİMİZİ İNŞA EDEBİLİR, MEVCUDA SAHİP ÇIKTIĞIMIZ, MUHAFAZA ETTİĞİMİZ GİBİ, YENİ ŞEHİRLER DE İMAR EDEBİLİRİZ"
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Biz kendi şehirlerimizi, tarihteki gibi muhteşem şehirlerimizi inşa edebilir, mevcuda sahip çıktığımız, muhafaza ettiğimiz gibi yeni şehirler de imar edebiliriz" dedi.
Erdoğan, Haliç Kongre Merkezi'nde, "İstanbul ve Türkiye için iki yeni proje"yi açıkladığı toplantıda, uzun süredir üzerinde çalıştıkları, belli bir aşamaya getirdikleri, ana hatlarını çizdikleri bu projenin şimdiden Türkiye'ye, İstanbul'a, tüm İstanbullulara ve 74 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşına hayırlı olmasını diledi. Medeniyet kelimesinin hem bazı Doğu dillerinde hem de Batı dillerinde şehir anlamına gelen kelimelerden türediğini ifade eden Erdoğan, "Şehir, medeniyettir, medeniyet şehirdir. Medeniyet idraki, medeniyet tasavvuru, medeniyet birikimi şehirleri ortaya çıkarır" dedi. Şehirlerin tarihi, kültürü, birimi anlattığı kadar, içinde yaşayan insanların da ruhunu yansıttığını vurgulayan Erdoğan, şehirlerin adeta bir kap gibi olduğunu ve içinde yaşayanlara kendi şeklini verdiğini anlattı.
Recep Tayyip Erdoğan, dünyaya Süleymaniye'nin penceresinden, Sultanahmet'in avlusundan, Galata Kulesi'nin üzerinden, Topkapı Surları üzerinden bakan bir çocukla çöp dağları üzerinden, çamurlu sokaklardan bakan bir çocuğun asla aynı olmayacağını ifade ederek, yeşil alanlarda doyasıya oynayan, parklarda eğlenen, sosyal tesislerde güvenle bisiklete binen bir çocukla, kaldırımlarda, arabaların park ettiği dar sokaklarda, caddelerde oynayan bir çocuğun da eşit olmadığını söyledi.
Erdoğan, sadece çocuklar için değil, gençler, büyükler, yaşlılar, engelliler ve hanımlar için de şehrin yapısı, dokusu ve ruhunun son derece etkili olduğunu dile getirdi. 13. yüzyılda doğudan gelen yağmacı orduların önlerine çıkan her şeyi yakıp, yıkmış insanları katlettikleri kadar şehirlerde de taş üstünde taş bırakmadıklarını belirten Erdoğan, bu yağmacı askerlerin şehirlerde yaşamaktan uzak durduklarını, bu milletlerin aslında medeniyetten, ilerlemekten, estetikten korktukları için şehirleri tahrip ettiklerini ifade etti.
"BÜYÜK BİR MEDENİYETİN MENSUPLARIYIZ"
Başbakan Erdoğan, "Biz millet olarak büyük şehirler inşa etmiş, büyük bir medeniyetin mensupları, çocuklarıyız. Başta Konya, Bursa, Edirne, İstanbul olmak üzere bizim şehirlerimiz tarihte insan merkezli kurulmuş, her sokağı, her caddesi, hatta her taşı insanı yansıtan bir anlayışla şekillenmiştir" dedi. Diyarbakır, Kayseri, Adana, Trabzon, İzmir ve Ankara gibi şehirlerin bir medeniyet eseri olarak tarihte yerlerini aldıklarını ifade eden Erdoğan, "Şehir, bizim medeniyetimizde adeta yaşayan bir organizma, canlı olarak görülmüş, şehre ihanetten kaçınılmış, şehrin estetiğini, ruhunu bozacak her yapı kararlı şekilde engellenmiştir" diye konuştu.
Erdoğan, şehirlerin alim insanları da kendisine çektiğini kaydederek, dünyanın 3 kıtasına yayılmış Selçuklu ve Osmanlı eserlerinin Kahire, İsfahan, Şam gibi şehirler üzerinde doğal güzellik olarak yükseldiğini dile getirdi. Cami, köprü, kervansaray, ev ve okulların tarih boyunca insanla barışık, tabiatla barışık, şehirle uyumlu şekilde inşa edildiğini de anlatan Erdoğan, Fatih Sultan Mehmet'in "Hüner, bir şehir bünyad etmektir, reaya kalbin abad etmektir" sözüne de atıfta bulunarak, asıl marifetin halkın kalbini, ruhunu, benliğini inşa edecek, insana huzur verecek şehirler inşa etmek olduğunu söyledi.
"Şehir kültürümüz ve medeniyetimiz son birkaç yüzyıl içinde çok büyük tahribata uğramıştır" diyen Erdoğan, Falih Rıfkı Atay'ın betonlaşmadan İstanbul'un yaşadığı acıyı 1930'larda dile getirdiğini kaydetti.
"İSTANBUL'DA ÇİRKİN YAPILAŞMAYI DURDURDUM"
Erdoğan, şöyle devam etti: "Yahya Kemal, Necip Fazıl ve onlar gibi nice İstanbul aşığı, kendi dönemlerinde, kendi çocukluklarında şahit oldukları İstanbul'un özlemiyle hayata gözlerini yummuşlardır. 10 yıllar boyunca devam eden plansız, kontrolsüz betonlaşma, İstanbul'u adeta yutma, yok etme noktasına getirmiştir. 1994'te İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığını devraldığım günden itibaren bu büyük tehdidi bertaraf etme mücadelesini başlattım. İstanbul'da çirkin yapılaşmayı durdurdum. Size bir oran vereceğim, buna dikkat edin. İstanbul nasıl tehdit edilmiş, nasıl katledilmiş görün. Şahsımdan önceki belediyeler, emsal olarak ne uyguluyorlardı? 15, 14, 13... Bu ne demek biliyor musunuz? Adamın bin metrekare yeri mi var, ona deniyor ki 'Sen burada 15 bin metrekare kapalı alan inşaat yapabilirsin'.
Bin metrekareye 15 bin metre kare kapalı alan. Yerin altı hak getire. İstediği kadar yerin altına da girsin. Böyle bir dönemi de görüyoruz. Ben 3 emsalden fazla olmayacak dediğim zaman kıyamet koptu. Biz 3 emsalden fazla hiç kimseye dönemimizde imar müsaadesi vermedik. Çünkü ben İstanbul sevdalısıydım. Arkadaşlarım aynı fikri paylaştılar. Biz İstanbul'a ihanet edemezdik. Bu süreci biz durdurduk. 15, 14, 13'lerin verildiği zaman bu mimar, mühendisler odaları yok muydu?. Vardı. Sesleri niye çıkmıyordu? Niye çıkmadığını sizler çok iyi anlıyorsunuz. Bunların zihniyeti şehirlere saygılı bir zihniyet değildir. Bunların zihniyeti, ideolojinin deli gömleğini giymiş veyahutta o karanlık kapıların arkasında ne dönüp bittiğini bilmediğimiz adımlarla ne yazık ki İstanbul'a ülkemize ihanet etmişlerdir.
Bu kadar açık konuşuyorum. İstanbul'u aslına, özüne döndürmek, İstanbul'u yeniden yaşanabilir bir kent haline getirmek, İstanbul'u dünyalar güzeli bir şehir olarak yeniden inşa etme gayreti içine girdik 1994'ten itibaren. Birçok yerde yıkımlar yaptık. Birçok yerde de yasalarla hep karşı karşıya geldik. Biz büyük bir medeniyet inşa etmiş, o medeniyetin yansıması olarak muhteşem şehirler inşa etmiş bir milletiz. Bugün aynı şekilde o büyük medeniyetin izini süren, o büyük medeniyeti bugüne ve geleceğe taşıyan şehirler inşa edebiliriz. İşte üstadın ifade ettiği şu sözler son derece anlamlıdır: Ceketimizin astarında kaybettiğimiz güneşi, başka iklimlerde arıyoruz.
Ahh ahh nasıl yıktılar bizi. Kendi içimizden vurdular. Merhum Necip Fazıl'ın da söylediği gibi ceketimizin astarında kaybettiğimiz güneşi, başka iklimlerde, başka coğrafyalarda taklitlerde aramamıza hiç, ama hiç gerek yoktu. Biz kendi şehirlerimizi, tarihteki gibi muhteşem şehirlerimizi inşa edebilir, mevcuda sahip çıktığımız, muhafaza ettiğimiz gibi yeni şehirler de imar edebiliriz."