İşte, ilişki kurulması istenen Ermenistan!..
ABD ve AB istedi diye PKK'yı bağrında eğİten bir ülkeyle ilişkiye geçilemez ve böyle bir ilişkiyi Türk halkı asla içine sindiremez!
Bugün, içerde ve dışarıda birtakım grupların Türkiye ile Ermenistan arasındaki 'olmayan' ilişkileri normalleştirme adına olağanüstü çabalar harcadıkları bilinmektedir.
Ama ne var ki Ermenistan bugün hâlâ 1915'de yaşananları "soykırım" olarak nitelendirmekten, Doğu Anadolu'yu "Batı Ermenistan" olarak görmekten, devlet armasında ana motif olarak Ağrı Dağı'mızı kullanmaktan ve acımasızca katlettiği Azerilere ait Dağlık Karabağ'ı işgal altında tutmaktan vazgeçmiyor...
Ermenistan'ın komşuluğa sığmaz yanlışları bunlardan ibaret de değil. Ermenistan, Türkiye'ye karşı affedilemez yanlışlarını dünlerden bugünlere halen inatla sürdürüyor.
Birçok defa bu köşede dile getirmeye çalıştığım gibi, uzun zamandan bu yana, PKK'nın en büyük destekçilerinden biri de Ermenistan. Ne var ki, bu gerçek Türk basınında ve kamuoyunda şu ana kadar ne yeterince bilinebildi, ne de tartışmaya açılabildi...
Şimdi gelin Türk kamuoyunun pek bilmediği bu gerçeği yakalanan PKK militanlarının ağzından dinleyelim.
Mahir Serhat (kod adlı) Ebubekir D. diyor ki:
"...Zeli Kampı'nda bulunan 20 kadar örgüt mensubu Ermenistan'ın Erivan kentine gittiler. Bu gidenlerin kod isimlerini bilmiyorum. Duyduğuma göre Ermenistan'da kamp kurma çalışmaları yapacaklarmış. Ermenistan'dan da 2 Ermeni Zeli Kampı'na gelerek 3 ay eğitim verdiler. Eğitimden sonra tekrar Ermenistan'a döndüler..."
Yine PKK militanlarından İ.E oğlu, 1968 doğumlu Zafer Koçgiri (kod isimli) Çetin C. ise, vermiş olduğu ifadede de bu konuyla ilgili özetle şunları söylüyor:
"Ermenistan devletinden silah ve mühimmat desteği görmekteyiz. Benim bildiğim, Tendürek Dağı'nda gösterebileceğim 2 silah ve 2 erzak deposu mevcuttur."
H. oğlu 1973 doğumlu Fırat T. ise şöyle diyor:
"1993 yılı Şubat ayında PKK örgütü mensuplarıyla tanıştırdığım amcamın oğlu (Reçber kod adlı) Salih T. PKK adına kırsal alanda faaliyet gösteriyordu. Bana, bizim asıl kökenimiz Ermeni olduğu için, Salih T. PKK'nın yaptığı her eylemin gerçekte Ermenilerce yapıldığını ve bu mücadele sonunda topraklarımızı T.C. Devleti'nden geri alacağımızı söylüyordu..."
Tahsin kod adlı Hamit P. ise ifadesinde:
"Örgütün Ermenistan'la ilişkisi çok sıkıdır. Benim bildiğim kadarıyla, Ermenistan'la siyasi ilişkileri düzenlemek, propaganda faaliyetlerine ağırlık vermek, örgüte silah ve teçhizat temini için çalışmalarda bulunmak maksadıyla sayıları 6 ile 10 arasında değişen 4 grubun gönderildiğini biliyorum..."
PKK'lı Nizam A. ise ifadesinde özetle:
"Ermenistan'dan Erivan Radyosu'nun yetkilileri, benim Bekaa'da bulunduğum süre içerisinde sık sık geldiler. Ve Abdullah Öcalan ile röportaj yaptılar..."
Pişmanlık gösteren ve bu yüzden kod adını ve ismini vermekte sakınca gördüğüm bir eski PKK'lı ise bu husustaki duygularını şöyle dile getiriyor:
"PKK terör örgütünün kendi gazete ve dergilerinde yazıldığı gibi Kürt halkını kurtarmak için çıkmadığını gördüm. Çünkü örgüt içinde Ermeniler çoktu ve Ermeni atasözleri söylenip, Ermeni büyüklerinin resimlerini gösteriyorlardı. Ayrıca Allah'a inanmıyorlardı. Bu yüzden örgütten kaçtım ve yaptıklarımdan dolayı da pişmanım."
PKK'nin iki numaralı ismi Şemdin Sakık ise ifadesinde bu konuda şunları söylüyor:
"1992'de bir Ermeni dışişleri heyeti Şam'a geldi. Kürt devleti sınırları için pazarlık yaptık. Ermeniler Erzurum, Van, Muş gibi şehirlerin kendilerinin olduğunu söyleyerek itiraz ettiler..."
İşte şimdilerde birilerinin, Türkiye'den iyi ilişkiler kurmasını istedikleri Ermenistan böyle bir ülke.
Bugün Koçaryan'ın "önkoşulsuz ilişki" önerisine sıcak bakanlar ve Türkiye'yi Ermenistan'la bir şekilde ilişkiye zorlayanlar, Koçaryan'a, Ermenistan'daki, Türk halkından gizlenen: Mirek, Reva, Taze, Elegoz, Şangani, Derik, Ortea, Afsin, Süphan, Cumuşvan, Senger, Amri Taze, Hako, Gelto, Sorik, Baraj, Kabak Tepe, Tellik, Sicanlı, Boysız, Ferik, Şamran köylerindeki PKK kamplarını ve akıbetlerini de sormalıdırlar!
Türk kamuoyundan saklanan gerçekler buyken, yaptıkları yanına kâr kalsın denilerek, böylesi çıbanbaşı bir ülkeyle (Ermenistan'la), ABD ve AB'yi hoşnut etme adına "önkoşulsuz ilişki" kurulabilir mi?
Hem de, Azeri kardeşlerimizi küstürme ve hepsinden önemlisi Ermenilerin katliamına uğramış aziz şehitlerimizin kemiklerini sızlatma pahasına?
Evet, bugün bile Azeri kardeşlerimizi katletmekten geri durmayan ve PKK'yı bağrında eğitip, Mehmetçiğimizi arkadan hançerleten bir ülkeyle ABD ve AB istedi diye ilişkiye geçilemez ve böyle bir ilişkiyi Türk halkı asla içine sindiremez!
AYHAN BİLGİN-VAKİT 11/03/2007