Kalpleri Altı Yıldır ABD Değil Kaide Kazanıyor

Kalpleri Altı Yıldır ABD Değil Kaide Kazanıyor

El-Hayat Gazetesi: Kaide ABD'ye karşı düşünce savaşı yürütüyor ve kalpleri kazanmakta da daha başarılı…

Kalpleri ve zihinleri altı yıldır ABD değil Kaide kazanıyor

Kalpleri ve zihinleri altı yıldır ABD değil Kaide kazanıyor
Terörle savaş, uluslararası ilişkilerde somut değişiklikler yarattı. Bir savaşta taraflardan biri ilk kez, bir devlet değil. Kaide ABD'ye karşı düşünce savaşı yürütüyor ve kalpleri kazanmakta da daha başarılı

11/09/2007

VAHİD ABDULMECİD

Şu an yaşadığımız alışılmışın dışındaki savaşı, altıncı yıldönümü gelen 11 Eylül saldırıları ateşlemişti. Fakat ne terör ne de teröre karşı savaş bu saldırılarla başladı... Her ikisiyle birlikte başlayan, terörün ve teröre karşı savaşın üçüncü bir dünya savaşına dönüşmesiydi. Gerçi bazıları bu savaşı dördüncü dünya savaşı olarak görüyor. Onlara göre üçüncü savaş Soğuk Savaş'tı. Şu an öncekilere kıyasla alışılmışın dışında bir dünya savaşı yaşadığımızsa büyük ölçüde kesin. Birçok ülkeyi ve sayısız insanı yakan iki savaşa oranla Soğuk Savaş da alışılmışın dışındaydı. Şu an yaşadığımız da klasik bir savaş değil. Çünkü taraflardan biri devlet veya devletlerden oluşmuyor; Kaide'yle temsil ediliyor. Bu, kâbuslar ve insanların, yayılması kolay küçük örgütlerin ve basit düşüncelerin karışımı olan ilk dünya savaşı.
Bush yönetiminin teröre veya Kaide'ye karşı silahlı bir savaş ilan etmesine rağmen bu savaşta temel rolü fikirler oynuyor. Bir tarafın birinin nezdinde 'küfre karşı imanın savaşı', diğer tarafa göreyse 'kötülüğe karşı iyiliğin savaşı'... Birinin lideri Bin Ladin'in ifadesiyle, 'büyükler' arasında, diğer 'büyük' lider Bush'un anlayışına göreyse 'ya bizimle beraber ya da bize karşı olanlar' arasında... Dolayısıyla, taraflar kendine ve ötekine bakış yöntemi açısından çok da farklı değil. Amerikalı yeni muhafazakârların düşünceleri Kaide'ninkilere, kendilerine ve ötekine bakış yönteminin mutlakçı yapısı açısından yakın. Yeni muhafazakârların fikir ve yöntemlerinde dikbaşlı davranması, direnme gücüne sahip olduğunu kanıtlayan Kaide'yle mücadelede etkin bir strateji geliştirilmesini engelledi.
Kaide, elektronik ortamda yayılan bir dalgaya dönüşerek başarılı oldu. Örgüt, uluslararası ilişkilerin yapısında somut değişiklikler yarattı. Kaide'nin, ABD'nin Büyük Ortadoğu Projesi'ni Irak'taki rolüyle başarısız kıldığını düşünenler var. Fakat yeni muhafazakârların artan yanlışları, küstahlıkları ve imparatorluk projesinin kaldıracı olmasını istedikleri Ortadoğu'yu tanımamaları nedeniyle bizzat kendi projelerini başarısız kıldıklarını ve kendi kendilerini yenilgiye uğrattıklarını, Kaide'nin de bunun meyvelerini hiçbir şey ekmeden topladığını düşünenler de var.
Bu doğal ve anlaşılır bir ihtilaf. Zira bu yeni tür savaşta zafer ve yenilgiyi belirleyen kriterler yok. Fakat, önceki savaşlara göre daha özel bir öneme sahip olan fikirler bağlamında durum farklı. Zira iki taraf da kazanmak için Arap ve İslam dünyasındaki halkların desteğini aldı. Amerikalılar bunu 'zihinlerin ve kalplerin kazanılması' diye adlandırıyor. Kaide'yse fikirler savaşında açık ilerleme kaydetti. Arap ve İslam ülkelerinde geniş kitleler arasında, Amerikan politikasına yönelik öfkeyi derin bir nefrete dönüştürebildi. ABD İsrail'e bağlılığı sebebiyle Arap ve İslam kamuoyunda işbirliği sağlayamazken, Kaide bu savaşı kazandı. Özellikle Irak ve Afganistan savaşları, Kaide'ye teröre karşı savaşın Müslümanlara karşı olduğunu iddia etme fırsatı verdi.
Kaide fikir savaşında şu ana kadar başarılı ancak tek yenilen de ABD değil. Geleneğimizle modernite arasında iki asırdır şaşkın kalan ve yeni bir bileşen yaratamayan Arap-İslam kültürü de yenildi. Kaide'nin zaferi, kendi geleneğimizle Batılı modernite arasında çelişki yaratmakla, İslam kültürünün terörün ve teröre karşı savaşın kurbanı olmasıyla bağlantılı. Görünen o ki, tablo bu bölgeyle Batı arasında 18. yüzyıl sonunda buluşma ve çatışmanın yaşanmasından beri kötüleşti.
(Londra'da Arapça yayımlanan Hayat gazetesi, el Ehram Stratejik Araştırma Merkezi'nde uzman)