Kan" ve "zulüm" imparatorluğu çöküyor
Dünyayı kana boğan Amerika, bütün cephelerde kaybetmeye devam ediyor
Madde'ye hükmeden ABD, dünyayı askerî ve teknolojik gücü ile ele geçirmek isterken, çöküşe doğru gitmeye başladı. ABD, son yıllarda başta ekonomik meseleler olmak üzere, Afganistan, Gürcistan, Doğu Avrupa Füze Kalkanı, Irak, İran, Suriye, Kore, Şanghay İşbirliği Örgütü, Çin, Latin Amerika ve Almanya-Fransa eksenli AB gibi birçok alanda ağır yenilgilere uğruyor. Son yıllarda hemen bütün cephelerde ağır yenilgiler alan ABD, diğer zulüm imparatorlukları gibi tarihin tozlu sayfalarına doğru gidiyor.
AMERİKA SALDIRIDAN
SAVUNMAYA GERİLEDİ
Askerî planlarında ve savaş doktrininde bundan sonra saldırı yerine savunmayı tercih edeceğini açıklayan Amerika, Çin ve Rusya'dan gelen tehditler karşısında geri adım atmak zorunda kaldığını bir şekilde itiraf etmiş oldu. "Artık bölgesel çatışmaları ABD güçlerinin boyutlandırılması, şekillendirilmesi veya değerlendirilmesinde tek ve hatta ana şablon olduğunu söylemek uygun olmaz" denilen "Yeni Strateji Belgesi", ABD açısından bu ağır yenilginin de itirafı olurken, gazeteci Mehmet Ali Güller'in verdiği bilgilere göre mevcut Strateji Belgesi'ndeki son büyük gözden geçirme 2006 yılında yapıldı ve Pentagon'un son dört yılda dünyaya bakışında önemli değişiklikler oldu. Bu nedenle de yeni bir plana ihtiyaç duyuluyor. Mehmet Ali Güller'in CNN'den aktardığı bilgilere göre Washington 2006 yılındaki gözden geçirmede, Çin ve Tayvan sebebiyle yaşanacak geniş çaplı konvansiyonel bir savaş olasılığına odaklanırken, 2010'daki gözden geçirme ve yeni planlamada da, Çin'den gelen tehditleri ön plana çıkardı.
AMERİKA BÜTÜN
CEPHELERDE KAYBEDİYOR
Belirttiği bu eksen kaymasının asıl sebebi ise ABD'nin son yıllarda bütün cephelerde uğradığı ağır yenilgiler. Askerî açıdan tam bir bataklığa dönen Afganistan'da her şey dünyaya efendilik taslayan ABD'nin isteği dışında gelişiyor. Kabil'den çıkamayan ABD, istediği oranda muharip destek gücü bulamadığı gibi askerî kayıpları artan ülkelerin geri çekilme tartışmalarıyla da boğuşuyor. Taliban direnişçilerine rüşvet dahi teklif etme alçaklığını gösteren ABD, bütün askerî ve teknolojik imkânlarına rağmen Afganistan'da sürekli kaybediyor. Aynı şekilde Rusya'nın Gürcistan'a müdahalesine yanıt veremeyen ABD, Kafkasya'da da büyük yenilgi almıştı. Gürcistan'a müdahale gibi bir gerekçe üzerinden Karadeniz'e girmek isteyen ABD, hem Rusya'nın, hem de Türkiye'nin direnci karşısında geri çekilmişti.
HİÇBİR ÜLKE ARTIK AMERİKA'YI TAKMIYOR
Doğu Avrupa Füze Kalkanı projesi başarıya ulaşmayan ABD, Irak'ta ise tam bir bataklığa saplandı. Tam bir çözümsüzlüğe mahkûm olan Amerika, 2002'de, Irak'la birlikte şer ekseni ilan ettiği Suriye'yi değil işgal etmek, artık tehdit bile edemiyor. Irak'tan hemen sonra İran'a saldıracağına kesin gözüyle bakılan ABD, aradan geçen 7 yılsonunda, değil saldırmak, Tahran'la diplomatik temaslara bile geçti. ABD, İran ve Suriye gibi şer ekseni ilan ettiği Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti'ne yönelik basın açıklaması dahi yapamıyor. Şanghay İşbirliği Örgütü'ne de diş geçiremeyen ABD, bu örgütün temel unsurları olan Çin ve Rusya'nın tarihlerinde ilk kez ortak askerî tatbikat yaparak ABD'ye meydan okumasına da sesini çıkartamamıştı.
ABD, LATİN AMERİKA'DAN AB'YE
HER YERDE KAYIPLARA KARIŞTI
Gazeteci Mehmet Ali Güller'in verdiği bilgilere göre ekonomik büyüklük olarak Çin'le arasındaki makas hızla daralan ABD, Çin'in Ortadoğu'dan Latin Amerika'ya, Afrika'dan Avrupa'ya uzanan büyük yatırımlarını seyretmekle yetiniyor. Arka bahçesi olan Latin Amerika'da da artık ortalıklarda görünemeyen ABD, Almanya-Fransa eksenli AB'nin uluslararası desteğini de hemen hiçbir konuda arkasına alamıyor.
"KÜRESEL
FİNANS"
KAPİTALİZM'İ
ABD'Yİ BİTİRDİ
Dünyayı ekonomik açıdan da sömüren ABD, küresel finans kapitalizminin ürünü olan ekonomisindeki çöküşü de durduramıyor. Washington, 2010 bütçe tasarısına göre rekor bütçe açığı veriyor. 1.56 trilyon dolarlık açık ilk defa milli gelirin yüzde 10'un da üstüne çıkıyor. ABD doları son 8 yılda yüzde 25 değer kaybetti. Dünya genelindeki dolar cinsinden döviz rezervi 2002'de yüzde 71.6 oranındayken, 2009'un üçüncü çeyreğinde bu oran yüzde 61.6'ya kadar geriledi. Açığını on yıllardır, doların rezerv olmasıyla dengeleyen Washington, çok önemli bir kozunu kaybediyor!