Karanlık Eller Yine İşbaşında-VİDEO
Darbe Günlüklerini Deşifre Eden Gazeteci Alper Götmüş'ten Önemli Tespitler...
Kapatılan Nokta Dergisi Genel Yayın Yönetmeni "Büyük Medyada Ergenekon Haberciliği" kitabıyla ses getiren Gazeteci Yazar Alper Görmüş, Kanal A'da katıldığı "Siyaset Masası" programında Kanal A İstanbul Temsilcisi Bedrettin Uğur'a Ergenekon/ Medya ilişkisi ve darbe günlüklerine yönelik çok özel açıklamalarda bulundu...
Darbe Günlüklerini ortaya çıkararak Türkiye'nin derin yarasına parmak basan Görmüş, seçim sürecindeki Türkiye'ye ilişkin çarpıcı açıklamalar yaptı. Görmüş'e göre derin karargah seçim öncesi yine kaos ortamı oluşturma çabasında"
Seçim sürecinde artan olaylar Görmüş'e göre bazı karanlık ellerin yine işbaşında olduğunu gösteriyor. Özellikle de toplumun bazı kesimlerini ve onların siyasi temsilcilerini düşmanlaştırmak adına silahlar yine devrede"
Görmüş ''Şimdi 12 tane pkklı öldürülüyor ve tek bir askerin burnu bile kanamıyor. Buna inanmak zor. İşte askeri birliklere sızmak isterken öldürüldü deniyor. Buna inanmak çok zor hakikaten. Mantık almıyor.'' Dedi.
Görmüş, Kastamonu'da Başbakan'ın konvoyuna saldırı ve ardı sıra gelen olayların PKK ile Ergenekon arasında bağlantı olduğu yönündeki şüpheleri güçlendirdiğini söyledi ve "PKK ile derin devlet ya da Ergenekon teşkilatı ve zihniyeti arasında bir takım bizim ilk bakışta göremediğimiz alt bağlantılar ilişkiler ve zihniyet ortaklıkları var mı? Bu artık olgunlaşmış bir iddiadır. Yani olabilir böyle bir şey ile sınırlı değil." dedi.
Programa telefon bağlanltısıyla katılan Gazeteci Emre Uslu ise, Ocak ayında Ormancık mevkiinden Türkiye'ye geçen, 22 saat boyunca Heron tarafından takip edilen ancak hiçbir müdahalede bulunulmayan 12 teröristi hatırlatıyor ve o can alıcı soruyu soruyor: "Şimdi ne değişti de sınırın öte tarafındaki PKK'lılar etkisiz hale getiriliyor? Ocak ayında geçişlerine göz yumulan PKK'lı grup Kastamonu'da eylem yapan grup mu?"
Emre Uslu, "Bugün aynı yerden başka bir ekip sızma yapıyor iddiasıyla 12 kişi öldürülüyor ki bunların büyük bir kısmı sınırın öbür tarafında öldürülüyor. Sızma konusu ayrı bir tartışma konusu olarak tartışılabilir." Dedi.
"Darbe Günlükleri İçin Yazdıklarından Dolayı Hala Özür Dilemeyen Ertuğrul Özkök Ergenekon'un Canına Okuyacak Gazeteciler listesi Yapmakla Meşgul"
Bedrettin Uğur: Ertuğrul Özkök Genel Yayın Yönetmenliğini bıraktı ama köşe devam ediyor. Hürriyet'in mevcut yayın yönetmeninden daha çok sıklıkla medyada farklı yerlerde yer alıyor ve hala gündemde konuşuluyor. Bu kadar süreçten sonra Ertuğrul Özkök'ün hala bu kadar etkin olarak medyada yer almasını neye bağlıyorsunuz?
Alper Görmüş: Hürriyet okurlarına. Yani başka bir şeye değil ve bunun, işin bu tarafının hep söylediğim gibi işte o toplumdaki geniş toplumsal kesimlerdeki "Toplumun bir kesimini düşman gören ve onların siyasi temsilcilerini kim nasıl gönderirse göndersin razıyız" noktasına getiren süreç sonuçta öyle bir okur kitlesi yarattı ki sadece Ertuğrul Özkök değil 28 Şubat'ın temel medya aktörleri ki 28 Şubat'ın da temel aktörleridir. Medyasız bir 28 Şubat asla olmazdı. Kendileri de zaten bunu kabul ediyorlar. Öyle bir yaratıldı ki okur kitlesi bugün o gazetelerden o kişileri çekin müthiş bir okur boykotuyla karşılaşacaksınız. Çünkü hep söylediğim gibi bu zihniyet yayıldı yayıldı ve saçaklanarak toplumun geniş kitlelerine yayıldı. Orta sınıflar korkutularak belli bir kıvama getirildi. Bu orta sınıflar artık, örneklerini de görüyoruz; Tarık Akan, Ferhan Şensoy falan gibi onlar açık açık söylüyorlar bu "iktidardaki düşman" tırnak içinde benim tabirimle, onu düşman olarak gördükleri çok açık. "Bunu kim gönderirse göndersin, sadece askerler gönderme yeteneğine sahip çünkü bu ülkede darbe yeteneğine bir tek onlar sahip!!! Göndersinler ona da razıyız" demeye çalıştılar. Bu bakış epeyce toplum içinde yaygın bir bakış yani bugün yüzbinlerce milyonlarca insan böyle düşünüyor, Maalesef korkunç bir şey ama böyle... Dolayısıyla da medyadaki bu şahsiyetlerin, hala hayatiyetlerini sürdürmeleri ve orda hala aynı şekilde, aynı zihniyetle aynı yazıları yazmaya devam etmeleri basit bir mesela değildir. Toplumun o kıvama getirilmesine dair bir meseledir. O nedenle onlar varlıklarını sürdürebiliyorlar.
Umur Talu'nun "İşaret fişeği atıldığında, o fişeğin altında daha çok gazete ve gazetecinin toplandığını görebilirsin" sözüne "Evet tamamen haklıymış" dediğim nokta da darbe günlüklerinin yayınlanması tarihidir...
Alper Görmüş: Şöyle bir anekdot anlatayım. Basın toplantısında da anlatmıştım. 2000 yılında Cumhurbaşkanı henüz Demirel, 3'lü koalisyon var iktidarda. Bizde Kürşat Bumin ve Ümit Kıvanç'la birlikte Medya Kronik adlı Bilgi Üniversitesi bünyesinde bir medya eleştiri sitesi hazırlıyorduk. Yazarlarımızdan biri de Umur Talu idi. O bir ziyaretimize gelmişti bizim ve konuşuyorduk ve ben ona çok net bir şekilde hakikaten inandığım bir şey söyledim. O da şuydu. Dedim ki: "Ben artık medyanın darbeleri ve vesayetçi girişimleri desteklediği dönemin bittiğine inanıyorum" dedim. Hakikaten de öyle inanıyordum. 28 Şubat yeni bitmiş, aslında bitmemiş, tabi ki bugün dahi bitmemiş. Zihniyet olarak en azından çok daha güçlü olduğunu düşünüyorum o ayrı...Ama öyle düşünüyordum. Neden derseniz bu iyimser karakterim... O kadar tecrübeden sonra, 28 Şubat gibi bir rezaletten sonra artık medyanın dersler çıkaracağını düşünüyordum. Umur da bana şu cevabı verdi: "Sen fazla iyimsersin. İşaret fişeği atıldığında, o fişeğin altında daha çok gazete ve gazetecinin toplandığını görebilirsin" dedi. Ben de içten içe sinirlenmiştim. Sonraki süreçte tuhaf şeyler olmaya başlayınca "ya acaba Umur haklı mıydı? Diye düşündüm. "Evet ya tamamen haklıymış" dediğim nokta da darbe günlüklerinin yayınlanması tarihidir.
NOKTA Tekrar Ortaya Çıkabilir
Bedrettin Uğur: Kapatılmasının ardından çok tartışılan, çok konuşulan Nokta Dergisi 2007 yılından bu yana gündemde. Sadece günlükler değil Nokta dergisinin başka bakış açısı da o perspektif de ortaya konulan yazılar da yorumlar da... Bütün bunların geri planında sizin kadar bir başka isim daha vardı. Ayhan Durgun. Nokta Dergisi İmtiyaz Sahibi Ayhan Durgun ilk kez Aksiyon dergisine değerlendirilmelerde bulundu. Derginin tekrar çıkıp çıkmayacağına ilişkin de çok önemli bir ipucu verdi ve derginin kapatılma sürecine dair önemli bir vurguda bulundu. "Yalnız kalmasak Nokta'yı kapatmazdık" dedi. Ayhan Bey'in vurgu yaptığı yalnızlık neydi ve Nokta dergisi yeniden çıkacak mı?
Alper Görmüş: Ben dergi kapanırken de düzenlediğim basın toplantısında söylemiştim. Bir daha vurgulamak istiyorum. Ayhan Durgun'un dergiyi kapatması ben de en ufak bir kırgınlığa yol açmadı. Sonuçta küçük, orta çaplı bir iş adamından söz ediyoruz. Büyük servetleri ve paraları olan bir iş adamından değil. Gazeteciliği seven ve ilk defa bir gazetecilik alanında yatırım yapmış bir iş adamından söz ediyoruz ve o koşullarda böyle bir iş adamının üzerine gelen baskıları düşündüğümüzde sanki normal bir ülkede gazetecilik yapıyormuşuz gibi davranmasını bekleyemezdim. Yani bugün de açıkladı 30 küsur müşterisi 8'e inmiş. Tarabya'da bir evini satmak zorunda kalmış. Biliyorum dergi çok zarardaydı... Bir fırsat yaratırsam, yeteri kadar param olursa tekrar Alper Görmüş ve ekibiyle birlikte Nokta'yı çıkarmak isterim açıklamasında bulunmuş kendisi. Ben yeniden aktif gazetecilik yapmak istemiyorum. Hep hayal ettiğim gibi basit ve yavaş bir hayat yaşıyorum. Hayatımdan memnunum. Ama Nokta gibi bir teklif gelirse bunu reddedemem. Böyle bir şey olursa pekala, yeniden Ayhan Durgun'un sahipliğinde ve benim yayın yönetmenliğimde Nokta tekrar ortaya çıkabilir.
aktifhaber