Ahmet Taşgetiren

Ahmet Taşgetiren

Kayıtdışılıklar dünyası

Ben Cemil Çiçek’in ülke sorunları üzerine daha çok konuşması gerektiğine inananlardanım. Gençlik zamanından beri önemli tecrübeler biriktirmiştir. Siyasette de farklı siyasi partiler bünyesinde bulunmuş, bakanlıklar, Meclis başkanlığı yapmıştır. Halen de Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyesidir. Açık sözlülüğü ile, siyaseten beklediği bir şey olmaması ile bir Cumhurbaşkanı’nın istişarede bulunmasına en uygun insanlardan birisi olduğunu düşünürüm. Ülke üzerine değerlendirmelerini paylaşmasının yönetime katkıda bulunan iktidar – muhalefet herkes için yararlı olacağına inanırım.

Zaman zaman konuşuruz. O arar, ben ararım. En son aradı ve şu yaşanan olaylardan yola çıkarak bazı değerlendirmeler yaptı.

“Bazı insanlar prensipleri konuşur, dedi, bazıları olayları, bazıları da şahısları…” Kişilerin konuşulduğu zeminler, değerlendirmelerin sathileştiği zeminler ona göre… Ve bu günler tam da öyle, tüm toplumun sathi zeminlerde meşgul edildiği günler durumunda.

Mafya – uyuşturucu çetelerini konuştu Türkiye önce, sonra sosyal medya fenomenlerinin çarpık dünyasını konuştu, şimdi de tanınmış futbolcuların içine sürüklendiği vurgunları konuşuyor.

Cemil Çiçek, aslında bütün bunların “Türkiye’nin hastalığı olan kayıt-dışılığın sonucu olduğunu” ifade ediyor ve üç alanda kayıt-dışılık bulunduğunun altını çiziyor.

-Ekonomi alanı

-Siyaset alanı

-Din alanı.

“Ben bunları bugün söylemiyorum, diyor, 28 Şubat sürecinde ifade ettim. Şu an yaşananlar mesela, ekonomideki kayıt-dışılığın tipik görüntülerinden ibaret.”

Cemil Çiçek tabii olarak siyaseti çok iyi tanıyor. “Görevleri olmadığı halde siyasete müdahale edenler” ona göre kayıt – dışı siyasetin aktörleri. Askerin hükümete muhtıra vermesi, Yargı’nın yerindelik değerlendirmesi yapması, iş dünyasının siyaseti tanzime boyunması… kayıt – dışı siyasetin örnekleri…

Bir de kayıt-dışı din olgusu var Cemil Çiçek’e göre… Yüzyılın başında dini yapılanmalara karşı yürütülen baskı politikaları, bu vakıanın yer altına inmesine yol açtı, sonrasında da sağlıklı bir düzenleme yapılıp, bu hassas alan tanzim edilemedi. Şimdi de kimin ne yaptığı bilinmiyor. 28 Şubat günlerinde Ankara’nın İstanbul’un göbeğinde Aczmendilerin gösteriler yapması kayıtdışılığın geldiği boyutu gösteriyor.

Aynı şekilde Cemaatten paralel yapıya dönüşen, sonra da FETÖ diye nitelenen hareket kayıt-dışılığın tipik örneği ona göre. Yapının milyar dolarları yönettiği uluslararası kayıtlara geçmiş.

Yıllar önce dini motifler de kullanılarak, kimi zaman hocaların devrede olduğu bir yöntemle Avrupa’daki vatandaşlardan toplanan ve güya halka açık şirketlere ortaklık diye takdim edilen, toplanan paraların arkası kesilince de bataklar oluşturan sürecin akıbeti ne oldu?

Şu söz Cemil Çiçek’e ait:

“Türkiye ticareten, dinen ve siyaseten kandırılmış insanlar ülkesidir.”

Cemil Çiçek, Meclis Kütüphanesinde 20 -25 kadar Siyasetname incelediğini belirtiyor ve şöyle diyor:

“Kanuni Sultan Süleyman döneminden beri siyasetnameler yazılır, kimi şu tehlikelere düşmeyin, der, kimi şu hastalıktan kurtulmanın çaresi şudur, der. Siyasetnamelerde yazılan problemler aşağı yukarı 6-7 maddeden ibarettir. Bunların başında, adaletsizlik gelir, ardından rüşvet sayılır, ardından liyakatli insanların göreve getirilmemesi kaydedilir vs…”

“Ama, diyor Cemil Çiçek, aradan 400 yıldan fazla zaman geçti biz hala aynı sorunları konuşuyoruz. Adaletsizlik var, rüşvet var, liyakati tartışıyoruz.”

Cemil Çiçek yaşanan sorunu “Akıl baliğ olma sorunu” olarak niteliyor.

Cemil Bey’e göre “Hans Hasan’dan daha dürüst değil.” Ama “Hans kuralların istisnasız bir şekilde ve acımasızca uygulanacağını bilerek yaşıyor, biz ise kuralların bir şekilde aşılabileceğini düşünerek…”

“Aslında, diyor Cemil Çiçek, bizde de kural eksikliği yok. Ama kurallar kayıt-dışı yapılanmalar tarafından aşılıyor ve biz bu çarpıklığı asırlardır aşamıyoruz.”

Aslında bunu halkımız da biliyor. Avrupa’da trafik kurallarına uymamanın nasıl bir bedeli olduğunu bilerek gece saat 02.00’de Hans’la birlikte kırmızı ışıkta duran Hasan, Kapıkule’den içeri girince başka bir insan oluyorsa, burada bizim adımıza bir problemli ortam var demektir.

Cemil Çiçek’i bütün bunları konuşmak üzere Karar tv’de Yusuf Ziya Cömert’le birlikte yaptığımız “Yüzleşme” programına davet ettim. “Bakalım” dedi. Müsait olur gelirse, ülke olarak, sistem olarak, siyaset, ticaret, dini camia olarak kendimize bakacağımız iyi bir program olur diye düşünüyorum.

Bu yazı toplam 354 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar