Kazakistan'da Cinayete Zatüre Raporu

Kazakistan'da Cinayete Zatüre Raporu

Kazakistan'da çalıştığı firmadan 10 bin dolarlık alacağını tahsil ettiği gün bir grup tarafından dövülerek gasp edilen, kaldırıldığı hastanede ölen Yusuf Keskin'e...

Kazakistan'da çalıştığı firmadan 10 bin dolarlık alacağını tahsil ettiği gün bir grup tarafından dövülerek gasp edilen, kaldırıldığı hastanede ölen Yusuf Keskin'e, zatürre ve kalp yetmezliğinden öldüğü yolunda rapor verildi.

Keskin'in ağabeyi Süleyman Keskin, yurt dışına özellikle Asya ülkelerine giden Türk işçilerinin zor şartlarda ve sahipsiz çalıştıklarını söyledi. Süleyman Keskin, kardeşi Yusuf Keskin'in (43) 8 Aralıkta çalıştığı firmadan parasını aldıktan sonra kendisini takip eden kimliği belirsiz kişilerce dövüldüğünü ve üzerinde bulunan 10 bin dolarının gasp edildiğini, daha sonra ölüme terk edildiğini söyledi.

Kaldırıldığı hastanede bir süre sonra ölen kardeşinin yanına gittiği ülkede, birçok zorlukla karşılaştığını belirten Keskin, şöyle dedi: ''Kardeşim darp edildiği halde Rusça tutulan hastane raporunu elimize tutuşturup Türkiye'ye gönderdiler. Hava alanında neler oldu bilmiyoruz ama Türkçe çeviriden sonra kardeşimizin ölüm nedeninin 'kalp yetmezliği ve zatürre' olarak gösterildiğini okuyunca şok olduk. Biz yandık başkaları yanmasın. Devletimiz orada çalışan insanlarımıza sahip çıksın. Kardeşimizi getirmek için gittiğimizde yaşadığımız olayları Allah başkalarına yaşatmasın.''

-DALAĞINI ALMIŞLAR-

Süleyman Keskin, kardeşinin cenazesini almaya gittiği Kazakistan'da yaşadıklarını şöyle anlattı: ''Önce hastaneye almadılar. 50 dolar verip hastaneye girebildim. Çok sayıda bakımsız ve çıplak hasta vardı. Kardeşim de çıplak, üzerine sadece bir bez parçası atılmış şekildeydi. Gözleri kapalı ve beni duymamıştı. Kulağına yaklaşıp 'Yusuf ben geldim. Süleyman' dedim. Tanıdığını söyledi. Ancak vücuduna baktığımda göğsünden kasığına kadar neşterle açılmış olduğunu ve dikiş atıldığını gördüm. Bana yüksek sesle 'Sen neredesin? Beni dövdüler, yüzlerce tekmelediler. Sen yoktun' diyordu.

Daha sonra olayları bana anlattı. Gasp etmişlerdi kardeşimi. Doktorlar 3 defa ameliyat edildiğini söyledi. Dalağını almışlardı. Kardeşimin daha önce hiçbir rahatsızlığı yoktu, sapasağlamdı. Sanki içinden birçok organını almışlardı. O ara iki Kazak polisi geldi onlara birlikte ifade verdik. Anlattığı olaylar harfiyen gasptı.

Darp edilmişti. Bir süre sonra hastane yetkilileri geldiler. Kardeşimin vücuduna bağlı onlarca hortum ve serumlar da vardı. Lisanlarını anlamıyordum. Bir anda biri bir hortumu çıkardı. Benim dışarı çıkmamı istedi. Zoraki dışarı çıkardılar. Üç dakika içinde kardeşimin öldüğünü hissettim ve geri zorla girdim. Girdiğimde kardeşim ölmüştü. Nasıl oldu anlamadım. Bana sorular soruyorlardı. 'Kardeşin kalbi var mıydı? Daha önce hasta mıydı' gibi çok sorular soruldu.''

-ÖLÜM RAPORU-

Kardeşinin durumuyla ilgili Kazakistan'daki Türk konsolosluğuna ulaşıp durumu ilettiklerini, fakat kendilerini kimsenin aramadığını savunan Süleyman Keskin, şunları söyledi: ''Cenazeyi çıkarmak için ölüm raporu düzenlediler. Ölüm raporu Rusça olduğu için tercüme edilmesi istedim. Bana raporda darp olduğu anlatıldığı halde, Türkiye'ye gelip hava alanında raporu isteyip Türkçe başka bir rapor verdiklerinde şaşırdım.

Türkçeye çevrilen raporda, Pamukova'ya geldiğimde gördük ki kardeşimin doğal nedenlerden, kalp yetmezliği ve zatürreden öldüğü yazıyordu. Öldüresiye dövülen kardeşimin ölüm raporuna kalp yetmezliği ve zatürre yazılmış.'' Yusuf Keskin'in diğer kardeşi Şeref Keskin ise geçmişi sorgulamayı amaçlamadıklarını vurgulayarak, şöyle konuştu: ''Biz yandık. Başkaları da yanmasın. Benim kardeşim gasp edildi. Hem parası alındı, hem dövüldü.

Biz devletimizin yurt dışında ekmek parası için giden, çalışıp birkaç kuruş biriktirip çoluk çocuğu ile harcayacak nice Yusufların oralarda benim kardeşim gibi olmasını istemiyoruz. Devlet yetkilileri gitsin görsünler. Oralarda güven içinde olmayan ve başlarına ne geleceği belli olmayan insanlarımıza sahip çıksınlar. Ya da vize vermesinler. Devletimizden, hükümetimizden istirham ediyoruz, başka Yusuflar ölmesin.''