Keşmir'de İntifada Sesleri

Keşmir'de İntifada Sesleri

"Keşmir İntifadası"na Hint Hükümeti'nin insanlık dışı güç kullanması, bölgeyi nerelere çekebileceğini tahmin etmek zordur.

Geçtiğimiz Haziran ayında 17 yaşındaki bir öğrencinin polis tarafından öldürülmesi ile Hindistan işgali altındaki Keşmir'de başlayan gösteriler Pazartesi günü doruğa ulaştı. Amerika'da Kur'an-ı Kerim nüshasına saygısızlık haberinin bölgede duyulması, eyalet yönetimi tarafından uygulanan sokağa çıkma yasağına rağmen, Ramazan Bayramı sonrası zaten gösteriler yapmakta olan, onbinlerce Keşmirlinin sokağa dökülmesine neden oldu. Gösterilerde, daha önce görülmedik bir biçimde Hindistan aleyhine atılan sloganlar yanında "Kahrolsun Amerika" ve "Kahrolsun İsrail" sloganları da atıldı.

Güvenlik güçlerinin, her zaman olduğu gibi, göstericilere oldukça acımasız ve sert davranmasının bilançosu çok ağır oldu; Polisin Keşmir'in değişik bölgelerinde açtığı ateş sonucu, içerisinde kadın ve çocukların da olduğu, 18 kişi hayatını kaybetti. Böylece, 92 gündür devam eden "Keşmir İntifadası"nda hayatını kaybeden Keşmirlilerin sayısı 89'a çıktı. 1990 lı yılların silahlı çatışmaları döneminden beri ilk defa eyalet başkenti Srinagar'da gece sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Eyalet hava sahası sivil uçuşlara kapatıldı.

Gözlemciler Keşmir halkı içerisinde oluşan kızgınlık duygusunu Hindistan'ın Keşmir'deki egemenliği aleyhine oluşan son yirmi yıldaki en büyük tehdit olarak değerlendiriyorlar.

"Keşmir İntifadası"na Hint Hükümetinin verdiği insanlık dışı orantısız güç kullanımının bölgeyi nerelere çekebileceğini tahmin etmek zordur. Ancak, tamamen bir "sivil itaatsızlık" olarak gelişen ve toplumun her kesimini içine almaya başlayan bu toplumsal hareketin Hindistan, Pakistan, Çin üçgenindeki karşılıklı ilişkilerde bir anafor oluşturması kaçınılmaz görünüyor.

Hindistan, 11 Eylül eylemleri sonrası "terör" enstrümanını kullanarak "Keşmir Cihadı"nı uluslar arası planda dizginlemeyi başardı. "Sessiz diplomasi", "Hindistan Anayasası çerçevesinde şiddeti kınayan her tarafla konuşma" gibi retoriklere rağmen savaş kazanmış bir asker edasıyla bölgede acımasız polisiye tedbirlerden başka bir şey yapmadı. Elinde "teröre karşı mücadele" enstrümanı vardı ve Amerika, Avrupa ülkeleri arkasındaydı.

Ancak Hindistan şimdi, bölgede tamamen sivil ve acımasız yöntemlerle daha çok kanı akıtılan bir toplumsal hareketle karşı karşıya bulunuyor. Bu toplumsal hareket içerisinde, kadın, çocuk, genç ihtiyar, toplumun her kesimi var. Hindistan'ın artık bu cinayetleri, "Kamu Güvenliği Kanunu" uyarınca insanları mahkemeye çıkarmadan iki seneye kadar gözaltına almasını, "Silahlı Kuvvetler Özel Yetkiler Kanunu" uyarınca güvenlik güçlerine aşırı yetkiler veren uygulamaları ve görüntülerle ispat edilen işkenceleri "terör" bahanesi ardına gizlenerek savunması olası gözükmüyor.

Hindistan'ın işgali altındaki Keşmir'deki karışıklıklardan, adet haline getirdiği üzere, Pakistan ve Çin'i sorumlu tutması da kendini kurtaramayacaktır. Aksine, bu iddialar, Keşmir sorununu Hindistan'ın hiç de istemediği bir şekilde uluslar arası bir soruna dönüştürmede katalizör olacaktır. Hatta gösterilerin şiddet kazanarak devam etmesi meselenin Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyine gelmesine zemin hazırlayacaktır. Böylece, Çin'in gitgide Keşmir meselesine müdahil olmasının yolu açılacaktır ki, Çin bu yönde bazı adımlar zaten atmış ve atmaktadır.

Ayrıca, her geçen gün artan sivil zayiatlar uluslar arası insan hakları örgütlerini de işin içine çekecektir.

Hindistan Hükümeti "Hint Anayasası" çerçevesinde toplumsal huzursuzluğa çözüm arama arayışları peşinde koşadursun, Hindistan işgali altındaki Keşmir önümüzdeki birkaç gün içerisinde daha da karışmaya aday gözüküyor. "Özgürlük Konferansı" lideri Seyyid Alişah Geylani son 92 günün en ölümcül protestoları ardından 10 günlük yeni bir protesto ajandası belirlemiş bulunuyor. Bunlardan en tehlikelisi 21 Eylül'de Hindistan Ordu Kamplarına doğru yapılacak yürüyüş olacak.

Hint güvenlik güçlerinin orantısız güç kullanmaya devam etmesi halinde 21 Eylül'de Keşmir tarihinde görülmedik çok kanlı bir günle karşı karşıya kalabilir.

Sokağa çıkma yasağına rağmen devam eden gösteriler her şeye gebedir: göstericiler, hatta toplumsal liderler yargısız infazlara kurban gidebilirler ama bir şey var: gösterilerin şiddetini artırması Keşmir'i Hindistan'ın elinde her geçen gün kızgınlığı artan bir ateş topuna çevirebilir.



dünyabülteni