Keşmir'de Yeni Dönem
Keşmir'de Hint polisinin, düzenlenen gösterilerde iki ayda 40 sivili öldürmesi, bölgede yeni bir direniş tarzının belirgin hale getirdi: Sivil direniş
Keşmir Sorunu İngilizlerin Hint Alt Kıtasındaki kirli miraslarından birisi ve İslam Dünyasının yarım yüzyıldan bir süredir kanayan yarasıdır.
İngilizlerin Hint Sömürgesi üzerinde 1947 Ağustosunda yeni kurulan "Hindistan Birliği" ve "Pakistan Dominyonu" Keşmir üzerine daha başından kapıştılar. "Bölünme" esasları gereği halkının çoğunluğu Müslüman olmasından dolayı Keşmir'in Pakistan'a ilhakı veya en azından bu konuda halkoylaması yapılması gerekirdi ama olmadı. Zaman kazanmak isteyen Hindistan Birleşmiş Milletlere kendisi gitmesi ve halkoylamasını kabul etmesine rağmen bu hiçbir zaman gerçekleşmedi.
Keşmir sorunu yüzünden Pakistan ve Hindistan iki tam kapsamlı ve birkaç da sınırlı savaş yaşadılar. Keşmir sorunu ve politikası zamanla her iki ülke için de ulusal ve toplumsal psikolojik öneme haiz bir konu haline geldi.
İran'ın Amerika ve Afganların Sovyetlere karşı kazandığı zaferlerin rüzgârı ile 1989 da başlayan silahlı direniş Hindistan'ı bayağı zorda bıraktı. Hint ordusu ve güvenlik güçleri ile Keşmirli "Mücahitler" arasında yaklaşık on yıl süren silahlı çatışmalar arkasında elli bin ölü bıraktı.
İslam Dünyasından gelen evrenselci "Mücahitler"in de katılımının gözlendiği bu silahlı direnişin zirveye çıkması "Kargil" savaşı ile oldu. Hindistan işgali altındaki Keşmir'e sızan "Mücahitler" bazı bölgeleri kontrolleri altına aldılar ama Hindistan'ın buna tepkisi şiddetli oldu. Hindistan hava kuvvetlerini de devreye sokarak "Mücahitler"i tutundukları bölgeden söküp atmak istedi. Hindistan ve Pakistan nükleer savaşın eşiğine geldilerse de bu durum devreye bizzat giren uluslar arası güçler tarafından önlendi. Hint kontrolü altındaki bölgelere sızan "Mücahitler"in geri çekilmesiyle Hindistan'ın öfkesi dindi, tam kapsamlı savaş önlendi.
"11 Eylül" eylemlerinin en büyük kurbanlarından biri Keşmir direnişi oldu. Bir taraftan Pakistan'ın "işbirliği yapmazsa taş devrine döndürecek bir bombalamaya hazır olması" tehdidiyle Amerika tarafından baskı altına girmesi ve diğer taraftan Keşmirli silahlı grupların Amerika tarafından bir bir peşine "terörist" örgüt ilan edilmeleri silahlı direnişi bayağı zora soktu. Hint işgali altındaki Keşmir'e sızmalar ve eylemler azaldı.
11 Eylül konjonktürü neredeyse Hindistan ile Pakistan arasındaki "ateşkes hattı"nı uluslar arası sınır konumuna getirecek ve statükoyu resmileştirecekti. Hatta Pakistan'ın eski başkanı Perviz Müşerref döneminde iki tarafın anlaşmanın eşiğine geldiği ancak Müşerref'in uzaklaştırılmasıyla birlikte bunun sağlanamadığı dillerde dolaşır oldu. Diğer taraftan Hindistan yönetimi "sessiz diplomasi" ile moda tabiriyle "Keşmir Açılımı" adımı attı: Neticesiz kaldı.
Birkaç aydan beri Hint işgali altındaki Keşmir'de yeni bir hareketlilik yaşanıyor. Haziran ayı başlarında 17 yaşında bir öğrencinin polis gaz bombası parçasından kaynaklanan ölümü ile Keşmirliler Hindistan yönetimi aleyhine ayağa kalktılar ve sokağa çıkma yasaklarına rağmen iki aydır canları ve kanlarıyla direniyorlar. İki aydan bu tarafa öldüren Keşmirli sayısı kırka ulaştı.
Protestolar Hint İşgali altındaki Keşmir'in neredeyse tamamı kaplamış bulunuyor. Keşmirliler sokağa çıkma yasağını dinlemiyor, her gün birkaç kayıp verseler de protestolarına devam ediyorlar.
Sivil kaynaklı gözüken ve tüm işgal altındaki Keşmir'i sarmış bulunan eylemler direnişte yeni bir dönemin başladığının habercisi gibi gözüküyor. 11 Eylül eylemlerinden dolayı Hindistan silahlı direnişi dışarıda "terörist" odaklar olarak yaftalayabildi. Silahlı direniş neredeyse durma noktasına geldi. Ama şimdiki eylemler tamamen siviller tarafından silahlı askerler ve güvenlik güçlerine karşı yürütülüyor. Bu eylemlerin sürmesi ve sivil insan kayıplarının artması hem eyalet bazında Camu ve Keşmir hükümetini ve hem de federal bazda merkezi hükümeti sallayabilecek potansiyel barındırıyor. Ayrıca, çok geçmeden insan hakları örgütleri de devreye girecek ve Hindistan insan hakları ihlalleri yönünden uluslar arası topluma karşı zorda kalacaktır.
Tüm Keşmir'i saran protestoların aciz bıraktığı eyalet hükümeti yakında düşebilir ve Hindistan daha önceki çalkantılı dönemlerde yaptığı gibi Keşmir'i merkezden doğrudan yönetme seçeneğini kullanabilir. Merkezin şu an yapabildiği bölgeye daha çok asker ve güvenlik gücü takviyesi yapmak. Kısa ve orta erimde bu bir çözüm gibi gözükmüyor.
Hint yönetim kademelerinde birçok kelle almaya aday Keşmirlilerin bu sivil direnişi işgal altındaki Keşmir halkının mücadelesinde Keşmir sorununu uluslar arası platforma taşıyabilecek yeni bir döneme girmiş gibi gözüküyor.