Kıbrıs"ta İkinci İsrail
Filistini kan gölüne döndüren, Müslümanlara hayatını zindan eden Yahudilerin, Kıbrısta İkinci İsraili hedefleyen çalışmaları...
Serdar Arseven, Yahudilerin bir "üs" olarak kullandıkları Tatlısu'nun Belediye Başkanı Hayri Orçan'ı ziyaret etti. Orçan, Arseven'e, "Buradaki güvenlik problemine ilişkin olarak T.C.'nin ilgili yerlerine yazılar gönderdim ama maalesef dikkate alınmadı. Çok önemli gelişmeler oluyor, aman dikkat!" dedi.
İslâm Alemi ve Türkiye; bugünlerde Mescidi Aksa'nın yanında Harab Sinagogu açarak Kudüs'ü Yahudileştirme planını açıkça devreye sokan İsrail'e tepki eylemlerine sahne oluyor. Böylesine hareketli günlerde, VAKİT ekibi olarak Kıbrıs'taki "Yahudi yerleşimini" gündeme getirmek, ve bölge halkının, bölge yöneticilerinin "uyarı mesajlarını" gündeme taşımanın hayırlı bir faaliyet olacağını düşündük. Ve Kıbrıs'a uzandık. VAKİT, İttihatçı ihanetinden ve bölge Müslümanlarının gafletinden istifade ederek yerleştiği Filistin'i kan gölüne döndüren, Müslümanlara hayatını zindan eden Yahudilerin, "Kıbrıs'ta İkinci İsrail"i hedefleyen çalışmalarını gündeme taşıyor.
İSLAMİ FAALİYETLERİ NİÇİN ENGELLİYORLAR?
VAKİT, Kıbrıs'ta, Mason Locaların, Kur'an eğitimini, İmam Hatip Okulu açılmasını nasıl engellediklerini seri haberleriyle ortaya koymuştu. KKTC'de bir yandan Din İşleri Başkanlığı'na bağlı Hoca'lar bile, Kur'an öğrettikleri için mahkemelerde süründürülür, Kur'an öğrenmek için camiye giden çocuklar gözdağı olsun diye polise götürülürken; diğer yandan, "Yahudi Azınlığın Gazetesi Şalom"un da "gururla" manşetine çektiği Yahudi Cemaati yerleşimi alabildiğine yayılıyor. Kıbrıs'ta çalışmalarda bulunan VAKİT, Yahudilerin tıpkı Filistin'de olduğu gibi "Köylüden toprak alarak", Türk tarafının özellikle kıyı şeridini büyük ölçüde ele geçirdiğini belgeledi, fotoğrafladı. VAKİT'e konuşan yerel yöneticilerle, gaflete düşerek topraklarını satan "KKTC'li Türkler", şimdi Türkiye'den, Kıbrıs'ı İkinci İsrail haline gelme tehdidiyle karşı karşıya bırakan Yahudi yerleşimine karşı "gecikerek de olsa" tedbir almasını istiyorlar.
KİMLER TOPRAK SATIN ALIYOR, ŞİRKET KURUYOR!
VAKİT'in yaptığı araştırmalar, İsrail ordusunda görev yapmış, MOSSAD'ın faaliyetlerine katılmış çok sayıda Yahudi'nin Kıbrıs'tan toprak satın aldığını ortaya koyuyor. Tel Aviv doğumlu olan ve hem İsrail, hem ABD pasaportu taşıyan Rony Kuperberg, Birinci Lübnan İsrail savaşına katılmış bir isim. Ve birçok İsrailli İşadamı'nın adadaki yatırım danışmanlığını yapıyor.
Yine, İsrail ordusunda görev alan Zion Friedman da, KKTC Resmi Kabs Memurluğu ve Mukayyitlik Dairesi'nden çıkarttığımız evraklara göre, TATLISU bölgesinin kıyı şeridinde, geniş araziler üzerinde yatırımlar yaptı" Haham Haim Azimov liderliğindeki cemaat de, başta Girne olmak üzere, Ada'da "Yahudi misyonerliği" çalışmalarına hız verdi. Bütün bu faaliyetler, KKTC'deki Ergenekon yapılanmasının çıkardığı düzenlemeler yüzünden "legal" hale gelmiş durumda. Şalom gazetesi tarafından duyurulan bu "kampanya"nın, Kur'an öğretenlere ve öğrenenlere göz açtırmayan KKTC Ergenekon'u tarafından desteklenmesi tepkilere yol açıyor.
BELEDİYE BAŞKANI ÇAĞRIDA BULUNDU
Yahudilerin en çok rağbet ettiği yerleşim birimlerinden Tatlısu'nun Belediye Başkanı Hayri Orçan, VAKİT'in bu meseleye el atmasının önemine dikkat çekerek şunları söyledi: "Nedense, kimse bu tür yerleşimler ile pek ilgilenmiyor. Biz yabancı yatırıma karşı değiliz ama her devletin de bir güvenlik politikası vardır. Bugüne kadar, yabancı yerleşiminin sıkıntılarına ve tehditlerine ilişkin çeşitli metinler hazırlayıp T.C.'deki yetkililere gönderdim. İlgi gösteren olmadı. Lütfen, T.C. ve KKTC yönetimleri, bölgelerimizdeki Yahudi yerleşiminin arka planına baksınlar. Bunlar sonuçta mevzuata yaslanarak yatırım yapıyorlar. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin yapması gereken, "Namuslu, vatansever, milletin değerlerinden kopuk olmayan işadamlarının buralara yönelmesini sağlamak olmalıdır. Türk İşadamı gidiyor, Rodos'a yatırım yapıyor, niye Kıbrıs'ı Yahudi'ye veya İngiliz'e bırakıyor?.. Devletin teşviki yeterli değil de ondan. VAKİT, buralara kadar gelip duyarlılığını ortaya koydu. Sesimize kulak verilsin, yatırımlardaki yabancı ağırlığı dengelensin. Yabancı yatırıma hayır demiyoruz, Yahudi'ye hayır da demiyoruz. Ancak, Türklerin buraya daha fazla rağbet göstermesinin güvenlik endişemizi kendiliğinden ortadan kaldırabileceğini söylüyoruz."
CAMİDEN YÜKSELEN FERYAD!..
Öte yandan Tatlısu Camii'nde bir araya geldiğimiz bölge sakinleri de şunları söyledi: "VAKİT'ten Allah razı olsun. Burada kıyı şeridini büyük ölçüde Yahudiler kapattı. Kıyıya ulaşabildiğimiz çok az nokta kaldı. Yakında oraları da alırlar. Biz, kendi denizimizi kullanamayız. Maalesef, bazılarımız ortağı göstermelik olarak Türk olan Yahudilere toprak sattık.
Şimdi, geleceğimizden endişe ediyoruz. Türkiye'nin güvenlik birimlerine buradan çağrıda bulunuyoruz; Allah aşkına, buraları İkinci İsrail'in kurulacağı alanlar olmaktan kurtarsınlar."
ARZ-I MEV'UD'DA KIBRIS DA VAR
Yahudilerin, "Arz-ı Mev'ud" (Vaat edilmiş topraklar) projesi çerçevesinde, mutlaka ele geçirmeyi hedefledikleri bölgeler arasında Kıbrıs da yer alıyor.
Konuyla ilgili olarak kaynaklarda şu bilgiler yer alıyor:
"Arz-ı Mev'ud yani 'Vaad Edilmiş Topraklar' meselesinin kökeni tahrif edilmiş Tevrat'ın Çıkış 3:8 bölümünde yer alan 'içinden süt ve bal akan topraklar' ve 'Kenan Diyarı' ifadeleridir. Tahrif edilmiş bu kitaba göre Yahudilerin tanrısı, Kenan Diyarı'nı bir zamanlar İsrailoğulları'na vermiş. Konu, Aziz Paulos tarafından tahrif edilmiş İncil'e de yazılmış. Buna göre tahrif edilmiş İncil'in Sayılar 34:1-12 bölümünde bu topraklar güneyde Mısır Nehri, Zin Çölü, batıda Akdeniz, kuzeyde Hor Dağı, doğuda Ürdün (Şeria) Irmağı ve Lut Gölü ile sınırlıdır. Tekvin 15:18'de ise "Aynı gün, Tanrı İbrahim'e 'Senin soyundan gelenlere Mısır Nehri'nden Büyük Nehre, Fırat Nehri'ne kadar uzanan toprakları veriyorum' diyerek bir antlaşma yaptı" der. Yine Çıkış, 23:31'de de Tanrı İsrailoğulları'na "Sınırlarınızı Kızıl Deniz'den Filistin Denizi'ne, çöllerden Fırat Irmağı'na kadar belirleyeceğim" der. Yahudiler için vazgeçilmez olan Nil'den Fırat'a kadar Büyük İsrail'in sınırları içinde yer alan Kıbrıs'a yönelik Yahudi ilgisinin ilk somut örneği, Osmanlı'nın Kıbrıs'ı fethi sırasında görülür. O dönemde Saray'da danışman olarak bulunan eğitimli bir Yahudi olan Yasef Nassi "Kıbrıs Kralı" olabilmek istemiştir. Bundaki amacı ise, adanın "bir Yahudi yerleşim merkezi haline getirilmesi"dir. Yasef Nassi'den sonra adaya merak saran bir başka Yahudi, 19. yüzyılın sonlarında İngiltere Başbakanlığı koltuğuna oturan Benjamin D'Israeli olur. D'Israeli, çok sayıda Romanyalı Yahudi'nin Kıbrıs'a transfer edilmesini sağlar.
Ancak Kıbrıs'ın Yahudiler açısından taşıdığı önem, asıl olarak Siyonist hareketin ada üzerindeki talepleriyle ortaya çıkar. Siyasi Siyonizm'in kurucusu Theodor Herzl, Kıbrıs ile ilgili düşüncelerini Siyonist hareketin finansörlerinden Lord Rothschild'e Temmuz 1902'de şöyle dile getirir:
"Kıbrıs'ı düzene sokmalıyız ve bir gün İsrail'in üzerine gitmeliyiz ve kuvvetle almalıyız. Kıbrıs'tan Müslümanlar gider, Rumlar iyi bir fiyata topraklarını satar, Atina'ya veya Girit'e göç eder. Filistin Yahudiler için çok küçük, bu nedenle Filistin'e yakın bir yer sağlamamız gerekiyor. Filistin'e Kıbrıs ve El Arish de dahil edilmelidir."
YARIN: BÖLGEDE NELER OLUYOR?
Tatlısu Camii'nde bir araya geldiğimiz bölge sakinleri: "VAKİT'ten Allah razı olsun. Burada kıyı şeridini büyük ölçüde Yahudiler kapattı. Kıyıya ulaşabildiğimiz çok az nokta kaldı. Yakında oraları da alırlar. Kendi denizimizi kullanamayız. Maalesef, Yahudilere toprak sattık. Şimdi, geleceğimizden endişe ediyoruz!"
Localar ve Ergenekon; İslâmîfaaliyetleri "İsrail" için engelliyor
VAKİT, Kıbrıs'ta, Mason Locaların, Kur'an eğitimini, İmam Hatip Okulu açılmasını nasıl engellediklerini seri haberleriyle ortaya koymuştu. KKTC'de bir yandan Din İşleri Başkanlığı'na bağlı Hoca'lar bile, Kur'an öğrettikleri için mahkemelerde süründürülür, Kur'an öğrenmek için camiye giden çocuklar gözdağı olsun diye polise götürülürken; diğer yandan, "Yahudi Azınlığın Gazetesi Şalom"un da "gururla" manşetine çektiği Yahudi Cemaati yerleşimi alabildiğine yayılıyor. Kıbrıs'ta çalışmalarda bulunan VAKİT, Yahudilerin tıpkı Filistin'de olduğu gibi "Köylüden toprak alarak", Türk tarafının özellikle kıyı şeridini büyük ölçüde ele geçirdiğini belgeledi, fotoğrafladı. VAKİT'e konuşan yerel yöneticilerle, gaflete düşerek topraklarını satan "KKTC'li Türkler", şimdi Türkiye'den, Kıbrıs'ı İkinci İsrail haline gelme tehdidiyle karşı karşıya bırakan Yahudi yerleşimine karşı "gecikerek de olsa" tedbir almasını istiyorlar.
vakit