Kılıçdaroğlu: AKP'yle HDP Arasında Seçim İşbirliği Var
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında konuşuyor.
Dolmabahçe'de yapılan AKP HDP ortak açıklamasını ve PKK lideriAbdullah Öcalan'ın kongre çağrısını değerlendiren CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Bu anlayışla barışın geleceğine inanmıyorum. Güvensizlik üzerine inşa edilen bir süreç barış getirmez. Hemen açıklama yapıldı barışın önündeki en büyük engel AKP’dir diye, hemen ardından açıklama geldi engel HDP’dir diye. Çok açık söyleyeyim, AKP’yle HDP arasında seçim işbirliği var. Birlikte bu işi götürmek istiyorlar. Yaptıkları budur, işbirliği" dedi. CHP Genel Sekreteri Gürsel Tekin, Star, Akşam ve Güneş'te yayımlanan "Sümeyye Erdoğan'a suikast" haberlerinin ardından "8 Haziran'da bu gazetelerin hepsine el koyacağız" demişti. Gürsel Tekin'in bu sözleri iktidar kanadında eleştirilere neden olurken, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'ndan o sözlere bugünkü (3 Mart 2015) grup toplantısında düzeltme geldi. CHP lideri, "Bakınız bugünlerde havuz medyasını bir telaş almış, CHP’ye biraz daha saldırıyorlar. Onlar saldırdıkça iktidar yolumuz açılıyor. Biraz daha saldırmazsanız namertsiniz. Hiç kimsenin gazetesine el koymayacağız, herkes yayını özgürce yapacak. Ama bir şey yapacağız, o gazetelere giden hortumları sözüm söz keseceğiz" diye konuştu. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında konuşuyor. Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından satırbaşları şöyle: Görüşü ne olursa olsun, inancı, kimliği ne olursa olsun bütün yurttaşlara eşit yaklaşacağız. Bunu herkes çok iyi bilsin. Şimdi baskı uygulanıyor, işadamlarımız üzerine, şirketler üzerine… Buna asla izin vermeyeceğiz, bu konuda sözümüz söz. Ülkenin içinde bulunduğu şartları siz çok daha iyi biliyorsunuz. Doların her yükselişinin maliyetini siz çok daha iyi biliyorsunuz, ülke böyle bir yönetime teslim edilemez. Sağlıklı çalışan bir devlet idaresi istiyorsanız, herkese eşit yaklaşan bir siyasal anlayış istiyorsanız, lüksünüz yok, tek adresiniz var. Geleceksiniz, CHP’ye oy vereceksiniz. Ülkenin içinde bulunduğu şartları çok iyi biliyorsunuz, hala ve hala korkuyorsunuz. Neden korkuyorsunuz, kalkın ayağa, yürekli olun biraz, korkmayın. Bu ülkenin bağımsızlığı ve onuru için korkmayın. Baskıya boyun eğdiğiniz sürece, baskı hafiflemeyecek artacaktır. Ben size söylüyorum, CHP’nin genel başkanı olarak söylüyorum, daha dik durun, daha onurlu durun, ödün vermeyin. Sandığa gittiğinizde oyunuzu Mustafa Kemal’in partisinden yana kullanın. Bir anket şirketi çıktı, AKP'nin oyları düştü. Vay sen misin anketi yayınlayan. Basıyorlar. Gazeteye müfettiş gönderiyorlar, yazı işlerine müdahale ettiriyorlar. Biz bunları asla uygun görmedik ve savunmayacağız. Bakınız bugünlerde havuz medyasını bir telaş almış, CHP’ye biraz daha saldırıyorlar. Onlar saldırdıkça iktidar yolumuz açılıyor. Biraz daha saldırmazsanız namertsiniz. Hiç kimsenin gazetesine el koymayacağız, herkes yayını özgürce yapacak. Ama bir şey yapacağız, o gazetelere giden hortumları sözüm söz keseceğiz. Silah bırakma konusunda bir çağrıydı. Sordular gazeteciler, ne diyorsunuz diye. Cevap gayet açık. Silahın olmadığı, insanların öldürülmediği bir Türkiye hepimizin özlem duyduğu bir Türkiye’dir. Ama bu açıklamayı 10 maddeyle şekillendirdiler. 10’unu da okudum. Özgürlük diyor, barış diyor. Her şey diyor. Özgürlük geldi de biz karşı mı çıktık, barış geldi de karşı mı çıktık? Şifreli metnin arkasında ne var. Onu biz bilmiyoruz. Bir gazeteci arkadaşımız 10 maddenin şifrelerini yazdı. Benim merak ettiğim nokta var. Özgül ağırlığı olan biri vardı. Ortak açıklama olmayacak tak ortak açıklama yaptıklar. 1 grama inmiş özgül ağırlığı sıfırlamış oldu. Benim merak ettiğim bir soru var. Bu açıklama konusunda bir mutabakat var mı? Eğer mutabakat varsa mutabakat konuları ayrıntılarıyla var mı? Biz bunu bilmek isteriz. Eğer mutabakat yoksa neden toplantıdan sonra AKP’yle HDP birbirini suçlamaya başladı. Barışın karşısında olan kimse yok ki. Birisi ekmek yiyor da elinden gidip ekmeği mi aldık. Birinde silah var da biz ateş etmeye devam et mi dedik. Bu anlayışla barışın geleceğine inanmıyorum. Güvensizlik üzerine inşa edilen bir süreç barış getirmez. Hemen açıklama yapıldı barışın önündeki en büyük engel AKP’dir diye, hemen ardından açıklama geldi engel HDP’dir diye. Çok açık söyleyeyim, AKP’yle HDP arasında seçim işbirliği var. Birlikte bu işi götürmek istiyorlar. Yaptıkları budur, işbirliği. Bu sorunu çözecek olan tek parti CHP’dir. Bütün aydınlara, kendisini solcu görüp etnik kimlik üzerinden siyaset yapanlara… Bir, Türkiye’nin en temel sorunun CHP çözer. Bunu herkes çok iyi bilsin. Biz samimi ve dürüst olacağız. Seçim barajı… Demokrasinin önündeki en ciddi engeldir. Kaldırın dediler, kaldırmıyoruz diyorlar. Arkadaşlara söyledim ki yüzde 10 seçim barajının kaldırılması konusunda kanun teklifi verin, samimi miyiz, değil miyiz görsünler. Efendim şimdi zaman geçti Anayasa’nın da değişmesi lazım. Barajı indirin, anayasadaki değişiklik için de destek vereceğiz. Yüreğiniz varsa gelin. Bunları yapmıyorlar, kendi aralarında pazarlıklar var. Suçlanacak kişi olarak da CHP’yi görüyorlar. Kürt kökenli bütün yurttaşlarıma sesleniyorum. Nerede yaşıyorsanız. Samimi ve dürüstüz, ahlaklıyız. Demokrasiyi istiyoruz, etnik kimlik, inanç üzerinden siyaset yapmıyoruz. Birinci sınıf demokrasi herkes için gelsin, hepimiz için gelsin. CHP’ye güveneceksiniz, bu sorunun çözümü konusunda güveneceksiniz. Nasıl emekliye ramazan ve kurban bayramında birer maaş ikramiye sözü verdiysem, bu sorunu çözmenin yolunu yöntemini de ben biliyorum. Şimdi kendisi demokrat olmayan, Meclis’e baskı yasaları getiren bir iktidar bu kadar temel bir sorunu çözebilir mi? Ortaçağ’a doğru gidiyoruz. Arkadaşlarımız direniyorlar, bu yasayı geçirmemek için mücadele ediyorlar .Saat saat, dakika dakika. Bu yasayı bu parlamentodan geçirtmeyeceğiz. Kendisine demokrat diyenlere bakın, sözde demokrasi getirecek. Bunlar getiremezler, diktatörler demokrasi getiremez. Hala bu gerçeği öğrenemeyenler var. Devleti baskı organı haline getirenler demokrasi getiremez. Kendisi sorun olan bir hükümet sorun çözemez. Bakın iç güvenlik yasasını üç temel esası var. Bir, cumhuriyet savcısına verilen valiye, iki vali polise, üç kolluk güçlerinin yetkisi artırılıyor. Hani hukuk devletiydi?