Hasan Karakaya
Kimin burnu daha uzun... Kılıçdaroğlu"nun mu, Pinokyo"nun mu?
Kayseri"de bulunduğumuz 24 saat boyunca, konuştuğumuz hemen herkes, Bay Kemal Kılıçdaroğlu"ndan bir "cacık" olmayacağını söyledi... "Siyasetçi" de böyle düşünüyor, "sokaktaki vatandaş" da... Ama, en önemli değerlendirmeyi, "AK Parti muhalifi" bir "gazeteci" arkadaş yaptı... Dedi ki; "Ben bu kadar rahat palavra sıkan bir siyasetçi görmedim... Adam 5 iddia atıyor ortaya; 4"ü fos çıkıyor!.. Ne elle tutulur projesi var, ne de tutarlı bir iddiası!"
Dahası da var... Gazeteci arkadaşımız "AK Parti muhalifi" ya; ister istemez Bay Kılıçdaroğlu"na bel bağlamış... Onu "parlatacak" ki, "AK Parti"ye alternatif" olsun!..
Bu umutla çıkmış yola!..
Ama, şimdi?..
"Yok arkadaş" diyor; "Tek ayak üstünde 40 palavra sallayan adamdan ne başbakan olur, ne de genel başkan!"
Haa, bu arkadaş, gazetesindeki köşesinde yine "AK Parti muhalifliği" yapmaya devam edecek, o başka!..
Çünkü onlar, "resmî görüş"ü!..
"Şahsî görüş"ü ise;
Bize anlattıkları!..
KENAR MAHALLE KARILARI GİBİ!
Aslında, "tesbit"leri doğru!..
Bay Kemal Kılıçdaroğlu, gerçekten de "tek ayak üstünde 40 palavra savuran" ama "5 iddiasından 4"ü fos çıkan" bir adam!..
Dikkat ederseniz;
Bugüne kadar, onunla ilgili hiçbir yazımda "CHP lideri" ifadesini kullanmadım, hep "CHP Genel Başkanı" dedim...
Çünkü "liderlik" apayrı bir şey!..
Liderlik bir meziyet!..
Liderlik bir kabiliyet!..
Oysa, Bay Kılıçdaroğlu; bırakın "lider"liği; "genel başkanlık" payesini bile haketmedi... Malûm Baykal"ın "zina kaseti" olmasaydı, genel başkanlığı rüyasında bile göremezdi!..
Kalkmış, Tayyip Erdoğan gibi bir "lider"e kafa tutmaya, posta koymaya "cür"et" ediyor!.. Tayyip Erdoğan da, kelimenin tam mânâsıyla; "kedinin fareyle oynadığı" gibi oynuyor kendisiyle.
Resmen dalgasını geçiyor:
"Sen daha dur bakalım, sen amatör kümedesin daha!.. Süper ligde oynayanla, amatör ligte oynayan aynı olur mu? Sonra dur bakalım, sen daha çırak bile olamadın."
Ne çırağı?!?.. Bay Kılıçdaroğlu; "Kenar mahalle karıları"nı aratmayan bir "dedikoduculuk" peşinde...
Bilirsiniz; kenar mahallelerde oturan kadınlar, "kış" mevsiminde pencereden pencereye, "yaz" mevsimlerinde ise "duvar dipleri"nde oturup, bir muhabbet tuttururlar;
"Huu, komşu, duydun mu; filancanın kızına görücü geliyormuş!.. Filanca adam, eve hep içkili gelir, karısını dövermiş!..
Huuu komşu, duydun mu;
Filanca gelin, hamileymiş!.. Karnı sivriymiş, çocuğu erkek olacakmış!"
Gibi, "dedikodu"lar!..
Şimdi aynı "dedikodu"ların "çağdaş versiyon"unu Bay Kılıçdaroğlu yapıyor... Tek fark; onun yaptığı "dedikodu"ların, "sokak" ile sınırlı kalmayıp, "ekran"lardan bütün Türkiye"ye yayılması!..
ÖSYM İDDİASI DA FOS!
Sallıyor Kemal Bey;
"Elimde, bir bakanın ÖSYM"ye attığı "torpil yapın" maili var!.. Mailde Subutullah Kevseri"yi iyi yere yerleştirin deniliyor... Bu bakan kim, açıklayın!"
İddia çok önemli çünkü; YGS sınavından dolayı "ÖSYM"nin hedefte olduğu" bir dönemde, Kılıçdaroğlu"nun bu iddiayı ortaya atması, kafaları hayli karıştırıyor!..
İddia araştırılınca görülüyor ki; Devlet Bakanı Hayati Yazıcı adına, yurt dışından "sahte elektronik posta" alan bir şahıs, ÖSYM Başkanı Ali Demir"e böyle bir "mail" göndermiş!..
İşin garibi;
Aynı "sahte" vatandaş, benzeri bir "rica" mailini önceki ÖSYM Başkanı Ünal Yarımağan"a da göndermiş, iyi mi?..
Demek ki, birisi veya birileri; ya kafa buluyorlar, ya da tuzak kurmaya çalışıyorlar!.. Ama, Yazıcı"nın böyle bir yeğeni yok!..
İyi de;
Bay Kılıçdaroğlu, "ÖSYM Başkanı Ali Demir"e böyle bir mail geldiğini nereden biliyor" acaba?.. Hükümeti "telekulak" olmakla suçluyorlar ya, CHP de "interkulak" servisi mi kurdu?..
Ali Demir"e gelen "mail"i bilen bir Kılıçdaroğlu"na sormak lâzım: "Herhalde göndereni de biliyorsun!.. Onu niye açıklamıyorsun?!?"
Uzun lâfın kısası;
Bay Kılıçdaroğlu, bu kadar "çapsız bir kadro"dan gelen her bilgiyi, hiç test etmeden "Bomba gibi açıklamam var" diyerek ortalığa çıkarsa; bir gün "yalancı çobanın hikâyesi"nden de beter durumlara düşebilir!..
KILIÇDAROĞLU"NUN YALANLARI
Kaldı ki;
Bu, "ilk yalan"ı da değil!..
Daha önce de birçok "iddia" attı ortaya, ama hepsi "fos" çıktı!..
¥ Avcılar Belediyesi"nin astırdığı "rahibe" afişleri için, "Biz astırmadık" dedi, ama o afişi "CHP il ve ilçe teşkilatlarının astırdığı" ortaya çıktı!..
¥ Eskişehir"de "cami"yi "ucube" olarak gösteren "sergi" için, "CHP"li Belediye ile ilgisi yok" dedi, ama "sergi davetiyelerini CHP"li Belediye"nin gönderdiği" ortaya çıktı!..
¥ Seçmenlere "Havuzlu villada oturmayacağım" diye söz verdi, ama; Balıkesir Burhaniye"de "havuzlu villa" yaptırdığı ortaya çıktı... Olay ortaya çıkınca, "Satacağım" dedi, hâlâ satmadı!..
¥ Miting kürsülerinden; "Hiçbir yakınıma, toplu iğne ucu kadar menfaat sağlamadım" dedi, ama; "Erken emekli olsunlar" diyerek, "oğlunu, kızlarını ve hatta 1 aylık torununu sigorta ettirdiği" ortaya çıktı!..
Ve yine ortaya çıktı ki;
SSK Genel Müdürlüğü döneminde; "babasının ilk soyadını, annesinin kızlık soyadını, karısının kızlık soyadını taşıyan 7 sülâlesi"ni SSK"da işe almış!.. Öyle bir-iki filan değil, 100"e yakın akrabasını işe alıp, SSK"yı bir "sülale çiftliği"ne dönüştürmüş!..
Böyle bir adam, şimdi kalkmış; "Yakınlarıma toplu iğne ucu kadar menfaat sağlamadım" diyor!.. Yani, tek ayak üstünde "70 yalan" söylüyor!..
¥ "Kayseri Belediyesi" ile ilgili "iddia"ları malûm!.. Hakkında "çek-senet dolandırıcılığı" yapmak gibi "yüz kızartıcı suçlar" bulunan Şevki Kulkuloğlu"nun ağzına bakıp, "rüşvet" iddialarında bulundu... Ama, Kayseri Belediye Başkanı"na hem "tazminat" ödemek, hem de "Belediye"nin tekzibini CHP internet sitesinde yayınlamak" zorunda kaldı!..
SSK"YA SINAVSIZ ALIM!
Son olarak, Başbakan Tayyip Erdoğan bir "bomba" patlattı ki; "dürüstlük pozları"na bürünen, "Yolsuzlukların peşini bırakmam" diyen Bay Kılıçdaroğlu"nu "nakavt" etti...
"Ben, boş konuşmam" dedi Tayyip Bey; "Ben belgeli, ispatlı konuşurum!"
Sonra da, "belge"yi gösterdi.
1992-1999 yılları arasında SSK Genel Müdürlüğü yapan Bay Kılıçdaroğlu, meğer ne yapmış, biliyor musunuz?..
"SSK Personel Müdürlüğü"ne bir "yazı" yazıp, demiş ki;
"ÖSYM tarafından sınav günlerinin dolu olduğu, yakın zamanda yapılan sınavla yeterli sayıda başvurunun alınamadığı, 1998 yılından sonra sınavların yapılması halinde atamaların gecikebileceği, söz konusu pozisyonlarda görev almak isteyenlerin talepleri doğrultusunda atamalarının gerçekleştirilmesinin uygun olacağı düşünülmektedir."
Lütfen dikkat!..
Tarih: 14 Temmuz 1998
İmza: Kemal Kılıçdaroğlu
Ve ardından, soruyor Tayyip Bey;
"Nasıl oluyor da ÖSYM sınav yapamıyor?
Nasıl oluyor da yeterli başvuru alınamıyor.
Bu söz konusu pozisyonlar neler?
O pozisyonlara başvuranlar kimler?
Esas soruya geliyorum;
Kılıçdaroğlu, SSK"ya bu şekilde kimleri atadınız?
O atananlar kimler, sizin ile bir akrabalıkları var mı?
Soyadları sizin eski soyadınız ile eşinizin eski soyadıyla aynı olan kaç kişi bu şekilde işe alındı?"
Kılıçdaroğlu"nda "tık" yok!..
Hık!.. Mık!..
"Üçü-beşi geçmez" diyor!..
Ama, Akit; bunun "liste"sini daha önce yayınlamıştı... "Kılıçdaroğlu"nun sülâlesinden tam 70 kişi" SSK"ya sınavsız alınmıştı!..
İsterlerse, bu "liste"yi CHP Genel Merkezi"ne fakslayabilir, ya da "mail" olarak gönderebiliriz!..
Ama, gerek yok!..
Çünkü, Bay Kılıçdaroğlu, SSK"nın başına kimlerin "Karabulut" gibi çöktüğünü, "Düzgün"lerin ve "Gündüz"lerin kimler olduğunu çok iyi bilir!..
YÜRÜYEN YALAN: KILIÇDAROĞLU!
Uzun lâfın kısası;
Bay Kılıçdaroğlu, tam bir "yalan makinası" gibi!.. Ama, "yalanları ortaya çıkaran" değil, "habire yalan üreten" bir makina!..
Tayyip Bey de, bunun için diyor ya;
"Bir insan, utanmadan, sıkılmadan, arlanmadan, yüzü kızarmadan, arka arkaya bu kadar yalanı nasıl söyleyebilir?
Allah aşkına, bu nasıl bir yalan söyleme yeteneği?
Eğer yürüyen yalan görmek istiyorsanız, Kılıçdaroğlu"na bakın.
Senin eline bunu tutuşturduklarında bir soruştur, bak!.. Birisi bir kağıt tutuşturuyor, bu da konuşuyor.
Bizim siyaset tarihimiz, hiçbir döneminde bu kadar yalancı, bu kadar rahat yalan söyleyen, bu kadar yalanı art arda düzen siyasetçi profillerini görmedi.
Önüne gelene dil uzatan, haddini bilmez, kutsal değerlere dil uzatan siyasetçi tipini bu ülke yeni görüyor."
Sevdim bu tabiri;
"Yürüyen yalan!"
Bay Kılıçdaroğlu, gerçekten de "yürüyen bir yalan!"... Habire "yalan" üretiyor!..
Ama, şu da var:
İsmi, "yalancı çoban"a çıkarsa var ya, bırakın "başkaları"nı, artık "kendisini" bile kandıramaz!..
PİNOKYO"YU DA SOLLADI!
Tayyip Bey, Bay Kılıçdaroğlu için "yürüyen yalan" dedi ya; benim aklıma "Pinokyo" geldi... Malûm, masallardaki "Pinokyo" da "yalancı"dır ve her "yalan" söylediğinde "burnunun uzaması" ile meşhurdur.
İşte bu, "Yürüyen Yalan Pinokyo" ile ilgili bir "fıkra" var... Daha önce de anlatmıştım ama "tam yerine rast geldiği" için, tekrar etmek istiyorum.
Efendim; "fıkra" şu:
Pamuk Prenses, Süpermen ve Pinokyo, bir yolculuğa çıkmışlar... Giderlerken, bir şehirde "güzellik kraliçesi" seçimi yapılıyormuş...
Pamuk Prenses; "Ben bu yarışmaya katılacağım" demiş ve yol arkadaşlarından beklemelerini rica edip, gitmiş ve katılmış yarışmaya...
Döndüğünde, arkadaşları; "Ne oldu?" diye sorunca, "Şüpheniz mi vardı" demiş Pamuk Prenses; "Elbette birinci seçildim!"
Sevinçle yollarına devam ederlerken, bir başka şehirde; "Dünyanın en güçlü erkeği" yarışmasının yapıldığını öğrenmişler... Süpermen demiş ki; "Ben bu yarışmaya katılmak istiyorum... Siz, beni burada bekleyin!"
Döndüğünde; "Ne oldu?" demişler... O da, tıpkı Pamuk Prenses gibi, "Şüpheniz mi vardı" demiş; "Elbette birinciliği ben kazandım!"
Bir süre sonra; aralarında "kukla"ların da bulunduğu "Yalancılar Kralı Yarışması"nın yapıldığı bir şehre gelmişler.
Kim "en büyük" ve "en iyi yalan"ı söylerse, ödülü o alacak!..
Kukla Pinokyo, "Şansımı bir deneyeyim" demiş ve gitmiş, katılmış yarışmaya!..
Döndüğünde, yüzü al al, mor mormuş!.. Üstelik; iki gözü iki çeşme, hüngür hüngür ağlıyormuş!..
"Ne oldu?" demiş arkadaşları;
"Yoksa kazanamadın mı?"
Cevap vermiş Pinokyo;
"Kim ulan bu Kemal Kılıçdaroğlu?..
Nereden çıktı bu adam?..
Ancak ikinci olabildim!"
ATALARIMIZ UYARIYOR
Fıkrayı da aktardığımıza göre, gelelim son söyleyeceğimize: Siz siz olun, Kılıçdaroğlu"nun "yalan"larına itibar etmeyin!..
Malûm, atalarımız uyarır:
"Arefe günü yalan söyleyenin, bayram günü yüzü kara çıkar!"
"Beylerde zulüm olur ama asla yalan olmaz."
"Yalancı kimdir?.. İşittiğini söyleyen!"
"Yalan dinlemek, yalan söylemekten güçtür!"
"Yalan, yılan gibi eğridir, yanıltır!"
Ve, son atasözü:
"Yalan ile iman bir arada durmaz!"
Bay Kılıçdaroğlu, eğer "iman" denilen bir kavramı tanıyorsa, "yalan" söylemekten bir an önce vazgeçmelidir!.. Çünkü, bir bedene "yalan" girerse, "iman" firar eder!..
Bilmem, anlatabildim mi?..
Atış serbest!
Bay Kemal Kılıçdaroğlu, dün Çankırı"da, yine bol keseden sallıyordu... "Televizyonda tartışalım" çağrısını Erdoğan reddetti ya; hâlâ ısrar ediyordu: "Sadece sen değil, Bakanlar Kurulu da gelsin!.. Belki onlar da hesap-kitap bilmiyor olabilir, o halde uzmanlarını da getir!.. Ben, hepinize tek başıma yeterim!"
Bay Kılıçdaroğlu, böylece ne büyük bir "hesap-kitap uzmanı" olduğunu söylemek istiyordu... Ama, bu nasıl "hesap-kitap uzmanı"ydı ki; Türkiye"nin nüfusu "72-73 milyon" iken, tuttu "80 milyon" dedi!..
Eğer, verdiği bütün "rakam"lar böyle "atmasyon" ise, Kılıçdaroğlu"nun hangi rakamına inanacağız?..
Ya, geçenlerde Burdur"da yaptığı konuşmada verdiği rakama ne dersiniz?.. O konuşmasında da diyordu ki; "Burdur"un mermeri meşhur... Burdur, 350-400 ülkeye mermer ihraç ediyor!"
Söyleyin Allah aşkına; dünyada "kaç ülke" var?.. Ben, Birleşmiş Milletler kayıtlarına baktım; dünyada tam "192 ülke" var... Peki, Bay Kılıçdaroğlu, "350-400 ülke"yi nereden çıkardı?.. Ufak atsa, "civciv"ler de yiyecek!.. Ama o kadar büyük atıyor ki, zavallı civcivler yiyemiyor, açlıktan ölüyor!
Bilirsiniz, eskiden "avcı kıraathaneleri" vardı... Duvarlarında, "Burada atış serbesttir" yazardı... Bay Kılıçdaroğlu, "miting meydanı"nda değil de, kendisini "avcılar kahvesi"nde mi sanıyor acaba?.. Çünkü, sürekli atıyor!..
Bu adam, ya "hesap-kitap" bilmiyor, ya da hiç "dayak" yememiş!.. Seçmen, 12 Haziran"da iyi bir dayak atacak kendisine!.. Belki o zaman aklı başına gelir de, "avcı palavraları"ndan vazgeçer!..
yeniakit