Kırk Yıldır Neyse O
Filistinliler baskı altında kalmayı reddettiğinden İsrail yeniden Hamas liderlerini hedef alıyor
İkbal Sıddıqi
1948"de İsrail"in kurulması genel anlamda nakba: büyük felaket olarak nitelendirilir. Bu adlandırma Haziran 1967"de Arapların yenilmesi soucunda Kudüs"ün ve Harem-i Şerif"in işgal edilmesiyle sonuçlandı ve Filistinlilerin 1948 yılından beri çektikleri tüm cefanın ikinci nakba olarak adlandırılan bu süreçle başladığı bilinmektedir. Bu ay tüm dünyada Altı Gün Savaşlarının yıldönümüne dikkat çekilecek. Dünyadaki tüm Yahudiler için bu bir zafer ve tüm Yahudiler İsrail"in Harem ve Doğu Kudüs"ü kontrol ederek güçleneceklerini ve bununla ilgili yeni planlarını beklemektedirler, Filistinliler ve Müslüman ve gayrimüslim birçok destekçileri içinse 40. Yıldönümü Siyonist yönetimin gittikçe artan baskısı altında eziyet çekmenin, bilhassa Gazze gibi yerlerde "açık hava hapishanelerinde" belki de mahrumiyetin en büyüğünün yaşandığı bir yıldönümü olacak.
Bugün Filistin"de yaşananlar 40 yıldır sürmekte olan olayların belki de mikrokozmosu hükmündedir. Bu süreç boyunca İsrail her türlü yola başvurarak zapt ettiği yerleri takviye etme ve meşrulaştırma mücadelesi verirken Filistinliler onlarla savaşmak için sürekli olarak Kudüs"ün kaybedilmesinin sürekli olduğu kabul etmeye yanaşmadan mümkün olan tüm yollara başvurarak mücadele etti. Mücadelenin her aşamasında Filistinlilerin tarafında daha fazla direnmenin gereksiz olduğunu tartışan liderler var oldu ve Filistinlileri kaçınılmaz olarak İsrail ve Amerika tarafından dikte edilen bir yerleşim planına ikna etmeye çalıştılar. Ve yine her aşamada Filistinliler direniş alternatifini seçen liderleri desteklediler ve teslim olmaktansa kurban verme çağrısı yaptılar. Ve zaman geçtikçe İsrail ve Batı direniş gösteren liderlere saldırırken "ılımlı" liderleri desteklemeye çalıştı. Ve İsrail, karşı konulmazlığını kanıtlamaya çalıştığından her zaman politik, legal ve askeri stratejileriyle Kudüs"teki "temel realiteleri değiştirmek" için Filistinlilere yönelik saldırılarını birleştirdi.
Şu an durum tam olarak yukarıda anlatımız şekilde sürmektedir. Mayıs ayının son günlerinde İsrail"in Arap dünyasındaki Arap devletlerin Hamas"ı Mekke antlaşması çerçevesinde "ılımlı" bir konuma getirmeye çalıştığı süreçten sonra Arap müttefiklerince son aylarda durdurulan Hamas liderlerine yönelik saldırıları yeniden başladı. İsrail ve Batılı müttefikleri aynı zamanda Fetih hareketi içerisinde de Mahmud Abbas liderliğinde İsrail adına Hamas ile savaşacakları ümidiyle bir "ılımlılar" akımı oluşturmaya çalıştı. Filistinli liderlerin son yıllarda edindikleri başarılardan biri de Hamas ve Fetih hareketleri arasındaki bariz farka rağmen sivil savaştan kaçınmaları olmuştur. Yine de Gazze"de durum kötüleşmeye, İsrail tarafından insanlık dışı ekonomik ve politik kısıtlamalara tabi tutulduklarında Batılı müttefiklerin işbirliği ve desteğiyle Hamas ve Fetih üyeleri arasında çatışma bazen kaçınılmaz olmaktadır. Ama İsrailliler bu konuda ellerinden gelen her şeyi yapmalarına rağmen Hamas yetkililerinin yoğun çabaları sayesinde bu çatışmalar açık bir savaş halini almamış hangi politik görüşü savunurlarsa savunsunlar tüm Filistinliler bunca kızgınlıklarına rağmen oyunu görmekte ve bunun ancak düşmanın işine yarayacağının bilincinde davranmaktadırlar.
Bu süreç kısmen Hamas"ı "ılımlılaştırma" girişimlerinin başarısız olmasından kaynaklanmaktadır ve İsrail bu yüzden yeniden Hamas liderlerine suikastlar yapmaya çalışmaktadır. Bazıları Hamas meclis üyesi Halil el Hayya"nın 21 Mayıs"ta evine isabet eden füzelerle aile fertlerinden sekizini kaybetmesi olayında olduğu gibi beraberlerinde yüzlerce masumla birlikte askeri saldırılarda öldürülürken diğer bezı Filistinli vekiller de tutuklanmaktadır. Bunlar içerisinde Filistin kabine üyeleri Wasfi Kabaha ve Nasırel Şaer de var. İlginçtir, El Şaer Hamas mensubu değil ve Hamas ile Fetih arasında işbirliği yapılması taraftarı olduğu şeklinde tasvir edilen bir vekil. Tutuklanması İsrail"in stratejisinin Filistinli büyük gruplar arasında ihtilaf oluşturma amacında olduğunu teyit ediyor.
İsrail, yıllardır Filistin tarafında bir muhatap bulursa barış yapmak istediği propagandası yapmaktadır. Ama Batılı gözlemciler bile İsrail"in bir kargaşa ülkesi talep ettiğini çünkü kendisi daha güçlü bir devlet olduğu için bu gücü başlıca amacı olan Kudüs ve Harem el Şerif"in güvenliğini kontrol etmek amacıyla Filistinliler arasındaki çatışmaların kızışmasının sağlayacağını düşünüyor. Filistinliler Gazze ve Batı Şeria"da çarpıştıkça İsrail Darusselam"ın doğusundaki yerleşimini genişletmekte, Filistinlilerin şehri başkentleri olarak düşünmemeleri için kenti kuşatmakta ve İsrail"in şehri Filistinlilere ihsan etmeyeceğini varsaymaktadır.
Savaşlar, ancak taraflardan biri teslim olursa biter. İsrail şu an Filistinlilerin kabul edilemez koşullarda asla teslim olmayacağını bilmektedir ve bu yüzden güç zoruyla alabileceği her şeyi almaya çalışmaktadır. İşte bu yüzden, Filistinliler için 40 yıldır dayandıkları şartlara alternatif olabilecek başka bir seçenek yok gibi gözükmektedir.
Süleyman Kaylı tarafından bihangul.net için tercüme edilmiştir.