Kışlalı:Sezer AKP'yi Koruyordu

Kışlalı:Sezer AKP'yi Koruyordu

Artık rahat adım atabilecek olan AKP,adımların bedelini ödemeye hazırlanmalı.M.A. Kışlalının yazısı...

M.Ali KışlalıŞimdi AKP kontrolsüz güç

M.Ali Kışlalı

 

Başbakan, AKP'nin ikinci beş yıllık iktidarı için, bu yeni dönemden kaygı duyanlara rahatlatıcı örnek vermek, kanıt göstermek istiyor. "Bakın beş yıllık iktidarımızda bir şey mi oldu?" diyor. Bunu söylerken eksik değerlendirme yapıyor. İlk beş yıllık dönemde TBMM'deki çoğunluğuna karşın iktidarlarının nasıl etkili bir mekanizma kontrolü altında faaliyette bulduğunu unutmuş görünüyor.
AKP bugün ilk dönemin kontrol mekanizmasından yoksun. 'Kontrolsüz bir güç, güç değildir', bir reklam söylemi ama gerçeği ifade ediyor. Kontrol edilemeyen gücün ne yapacağı belli olmuyor. Kendi kendini tahrip bile edebiliyor.
AKP'yi ilk dönem iktidarında, belki farkına varamadılar, belki açıkça kabullenmek istemediler, ama Cumhurbaşkanı Sezer tarafından korundular.
Sezer, AKP'yi, birçok İslamcı tasarılarını ve tayinlerini engelleyerek yasal çerçeve içinde tutmakla kalmadı, arasına mesafe koyarak TBMM çoğunluklarına fazla güvenmelerini önleyip cesaretlerini de sınırlayarak fazla hata yapmalarını engelledi. 'Milli Görüş'ten görece uzak kalmalarını sağladı. Şimdi Erdoğan bu sayede "Ne oldu, beş yıllık iktidarımızda bir şey mi yaptık ki endişe ediliyor?" diyebiliyor.
Yalnız Sezer değil, Türk Silahlı Kuvvetleri de, kendilerini doğrudan ilgilendiren 'kırmızı çizgilerimiz' dedikleri alanda dikkatlerini AKP iktidarından uzaklaştırmadı. Kamuoyuna 'Demokrat Genelkurmay Başkanı' olarak takdim edilen Hilmi Özkök bu görevi 27 Mayıs'tan sonra üstlenmiş olan diğer silah arkadaşları gibi, kendi üslubuyla yaptı. Zaman geldi Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'a 'Basını bilgilendirme toplantıları'nda konuşma, güncel konulardaki TSK görüşlerini açıklayarak iktidarı uyarma görevi verdi. (Bu konuşmalar 'Genelkurmay Başkanlığı Basını Bilgilendirme Toplantıları ve Basına Açık Ana Faaliyetleri' başlıklı bir kitapta toplandı. Bugünlerde bu kitabın gözden geçirilmesinde fayda var.) Zaman geldi, Başbakan ile kapalı kapılar ardında, kamoyuna içeriği açıklanmayan konuşmalar yaptı. AKP'nin atmakta olduğu gibi İslamcı adımların geri alınmasını sağladı.
Yeri geldiğinde de açıkça ortaya çıkıp Atatürk'ün kurduğu Cumhuriyet'in asla vazgeçilemeyecek temel vasıflarını hatırlatarak ,"Bunlar gündeme geldiğinde asla tarafsız değilim" diyerek TSK geneline egemen olduğundan hiç kuşku duyulmaması gereken inançlara, kimi meslektaşlar tam anlamasa da sahip çıktı.
Şimdi koşullar TSK'nın, geçen dönemde olduğu gibi uyarıda bulunmasına izin vermiyor. Sağlam hukuk temeline ve Atatürkçü görüşe dayanan Sezer'in yerine TSK'nın içine sindirmesi çok zor olan Gül'ün geçmesi de Erdoğan'ın işini çok zorlaştırdı. Partisi içinde artan destek sadece Gül'ün seçilmesini sağlamakla kalmadı. Geçen iktidar döneminde var olan engellerin kalktığını, seçimde oyların arttığını gören AKP milletvekilleri, seçim bölgelerinde kendilerine yeni tabanlar sağlayacak adımlara da kavuşabileceklerini düşündüler. Gül de daha şimdiden, türbanın serbest bırakılması gibi atacakları adımlara itiraz edenlerin alışmaları gerektiğini söylemeye başladı.
Erdoğan şimdi sıkıntıda. Eskiden 'Kimseye türbanı serbest bırakacağımı söylememiştim' diyordu. 'Türban için kurumlararası uzlaşma gerekir' diyordu. Şimdi bu engellerin kalktığını söylemek zorunda kalıyor. Yeni anayasa konusunda ilk hedeflerinin türbana serbesti sağlamak olduğunu saklayamıyor. Yoksa yavaş yavaş, bir kısım meslektaş aksini saptadığını söylese de, yeni Cumhurbaşkanı ile sürtüşme durumunda kalabilecek.
Bu konularda, bu dönemde, askerin sergilemekle yetineceği anlaşılan tepkilerin sınırları içinde hangi güç gösterisinde bulunabileceğini göreceğiz. Ama geçen dönemdeki kontrol mekanizmalarının mevcut olmadığını gören partisi içinde etkili durumda olanları bile bir çizgide tutmakta zorlanacak. Onlara ileride başına iş açacak ödünler vermek zorunda kalabilecek.
Bu ortamda askeri güç yerine, üniversiteler, yüksek yargı, siyasi partiler dahil sivil toplum örgütleri ve medyanın yavaş da olsa ön plana çıkması Erdoğan'ın yardımına koşabilir.

radikal