Hasan Karakaya
Kozmik Oda’ya giren, yatak odalarına haydi haydi girer!
Aradan “6 yıl” geçmiş...
6 yıl önce gündeme gelen “Bülent Arınç’a suikast” iddiası ve hemen ardından “Kozmik Oda”ya girilmesi, bugün yeniden tartışma gündeminde...
Tartışma gündeminde, çünkü;
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, “Kozmik Oda Soruşturması” olarak bilinen ve Seferberlik Tetkik Kurulu personelinin adının karıştığı soruşturmayla ilgili “takipsizlik” kararı verdi.
Tartışma gündeminde, çünkü;
“Mahkeme kararının gereğini yapıp, Cumhuriyet Savcılığı’na teslim edilmiş imaj içindeki TSK’ya ait bilgi ve belgelerin mevzuata aykırı şekilde yetkisiz kişilerin eline geçmesine sebebiyet verenler” hakkında TSKtarafından “adli yollar”a başvurulacak!..
Tartışma gündeminde, çünkü;
“Arınç’a suikast iddiasının dayanağı” olan “1424 Cd Feza A” adlı belgenin“sahte” olduğu ortaya çıktı!..
O YAZI SAHTE ÇIKTI!
Önce, “takipsizlik”ten başlayalım...
“Paralel İhanet Çetesi”nin; “devletin en mahrem bilgileri”nin yer aldığıSeferberlik Tetkik Kurulu’na, yani “Kozmik Oda’ya girme” gerekçesi yaptığı “Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’a suikast iddiası” için Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından verilen “takipsizlik” kararında, “önemli bir detay” dikkat çekiyor.
Malûm;
“Arınç’ın ev adresi”nin bulunduğu iddia edilen bir yazı çıktığı veşüphelinin bunu yutmaya çalıştığı iddiasıyla soruşturma genişletilmiş veKozmik Oda’ya girilmesine karar verilmişti.
Takipsizlik kararında yer verilen şüpheli E.Y.B, ifadesinde, soruşturma konusu “1424 Cd Feza A” ibaresi yazılı kağıdın kendisine ait olmadığını, bu kağıdın polislerce cebine konulduğunu söylemiş... E.Y.B., cebinden düşen kağıtları almaya çalışırken polislerin “yutacak” diye bağırarak üzerine çullandığını anlatmış!.. Savcılık, “1424 Cd Feza A” ibarelerinin yer aldığı kâğıt üzerindeki yazılar ile ilgili olarak TÜBİTAK’tan kriminal inceleme istemiş!.. 16 Kasım 2014 tarihli kriminal raporda, “İnceleme konusu belgedeki el yazıları ve rakamların E.Y.B.’nin eli ürünü olmadığı belirlenmiştir” denilmiş... Böylece soruşturmanın genişletilmesine dayanak yapılan belgenin sahte olduğu, polislerce konulduğu ihtimali daha da güçlenmiş.
Cumhuriyet Savcısı Tekin Küçük, takipsizlik kararı verilmesi üzerine,“Şüpheli Avukatı Süleyman Ayhan’ın, hukuka aykırı 8 görüşmesi” ile ilgili ayrı bir soruşturma başlatmış...
Bu arada;
Sadece Süleyman Ayhan hakkında değil, “Kozmik Oda” soruşturmasını başlatan Özel Yetkili Savcı Mustafa Bilgili ve Kozmik Oda aramasına katılan Yargıtay Üyesi Kadir Kayan hakkında da “suç duyurusu”yapılacak!..
ARINÇ’A SUİKAST İDDİASI!
Bu iş nereye varır, ucu nereye dayanır bilemem ama, bu “kompleks olay”ı çözebilmek ve neler olduğunu anlayabilmek için, tekrar “2009 yılına”gitmekte yarar var...
Hatırlarsınız; 19 Aralık 2009 tarihli gazetelerde “Albay Erkan Y.B. ile Binbaşı İbrahim G’nin, Başbakan Yardımcısı Arınç’ın evinin etrafında şüpheli davranışlarda bulunmaları” sebebiyle yakalandıklarına dair haberler yer almıştı...
Bu olay üzerine, 25 Aralık 2011 Cuma günü, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, devletin “gizli belge”lerinin bulunduğu Özel Harp Dairesi’ne bağlı Seferberlik Tetkik Kurulu Ankara Bölge Başkanlığı’nın “Kozmik Oda”sında soruşturma ve arama yapılmasına karar verdi!..
11. Ağır Ceza Mahkemesi Hakimi Kadir Kayan, Özel Yetkili Savcı Şemsettin Özcan ve Savcı Mustafa Bilgili, bu karar üzerine “Kozmik Oda”ya girdi ve “arama” yaptı!..
İşte tam o günlerde, yani 24 Aralık 2009 tarihinde, “AK Parti Erzincan Milletvekili Feyzi İşbaşaran” çıktı sahneye ve “Arınç’a suikast girişimi”iddialarıyla ilgili tartışmalara katılıp; çıktığı NTV ekranında “Emniyet’te çeteler var” deyip, ekledi:
“Polisin içinde 3-4 grup var. Tarikat var, bunun karşıtı var... Emniyet müdürlerinin bir yerlere gelmemesi için komplo düzenleyen, tarikat karşıtı gruptur. TSK ve hükümete komplo kuran, tarikat karşıtı gruptur. Hükümet ile Genelkurmay’ı karşı karşıya getirmek istiyorlar. AKP’li arkadaşlarımız da, olayı araştırmadan üstüne atlıyor ve bu beni üzüyor. Hükümetin dikkatli olması lazım.”
Ne var ki; bu sözleri söyleyen Feyzi İşbaşaran, aynı günlerde “sarhoş araba kullandığı ve kendini durduran polislere küfür dolu hakaretler yağdırdığı” gerekçesiyle medyanın diline düştü...
AK Parti MYK da; Feyzi İşbaşaran’ı, aynı gün, “kesin ihraç” talebiyleMüşterek Disiplin Kurulu’na sevk etti... İşbaşaran da, “ihraç” kararını beklemeden “istifa” etti...
KİMİ KOLLAMAK İSTEDİ?
Peki, olay kapandı mı?..
Feyzi İşbaşaran, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan başta olmak üzere;“küfür ve hakaret” dolu “twit”lerine devam etti!..
Ama, “vermek istediği mesaj” bu tweetlerden çok daha önemliydi...
Feyzi İşbaşaran’ın “TSK ve Hükümet’e karşı komplo kuranlar, Emniyet içindeki tarikat karşıtı gruplardır” sözü o günlerde pek tartışılmasa da; İşbaşaran’ın, “tarikat” diyerek kastettiği “Cemaatçi polisleri kollayan”ifadeleri, “yıllar sonra” yeniden gündeme geldi.
“TSK ve Hükümet’e karşı komplo” kuranlar, “Cemaatçi polisler” miydi, yoksa “Cemaat karşıtı polisler” mi?.. Feyzi İşbaşaran, NTV’deki konuşmasında kimi “kollamak” istemişti?..
EMNİYET’TEN 2 FARKLI YAZI!
2 Aralık 2014 tarihinde, Sevilay Yükselir’in A Haber’deki programına konuk olan Avukat Fidel Okan, “İşbaşaran kimi kolladı?” sorusuna cevap vermek için “2005’e gidelim” diyor, o günlerdeki bir “yazışma”yı gündeme getirip, diyordu ki;
“Dönemin İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu’ya, Rize Milletvekili yazılı bir soru önergesi veriyor. Son zamanlarda basına yansıyan Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı’nın El Kaide terör örgütüyle ilgili hazırladığı ileri sürülen raporda; Gülen’in örgütle ilgili en sert tepkiyi veren Müslüman din adamı olduğu belirtilmektedir. ‘Böyle bir rapor var mıdır? Bu ifadeler mevcut mudur? Tepkiyi veren kişiyle ilgili devletin resmi kayıtlarında radikal dini cemaat lideri olduğuna ilişkin herhangi bir bilgi var mıdır?”
“Rize milletvekilinin sorusu”na 27 Temmuz 2005’te cevap veren Emniyet Terör Dairesi Başkanlığı diyor ki;
“Dilekçede yer alan sözkonusu şahsın (F. Gülen’in) radikal dini motifli terör örgütlerinin hedefi olduğuna dair, kayıtlarımıza intikal etmiş herhangi bir bilgi ve belgeye rastlanmamıştır.”
Bu yazıdan 2 gün sonra, yani 29 Temmuz 2005 tarihinde, bu defaGüvenlik Daire Başkanlığı, önceki yazının “180 derece tersine” bir yazı yazıp, diyor ki;
“Adı geçenin radikal dini cemaat lideri olduğuna ilişkin kayıtlarımızda herhangi bir bilgi bulunmamaktadır. Ancak adı geçenin öncülüğünde hareket eden kişi ve gruplar tarafından gündeme getirilen dinler arası diyalog gibi çalışmalar, radikal görüşe sahip kişi ve gruplar tarafından tepkiyle karşılanmaktadır. Bu kapsamda Gülen’in Hizbullah, İslami Büyük Doğu Akıncılar Cephesi, El Kaide Türkiye Grubu gibi dini motifli terör örgütleri tarafından ölümle tehdit edilmek suretiyle hedef alındığı bilinmektedir.”
Şu hâle bakın!..
Terör Dairesi, “Gülen hedef değil” diyor, Güvenlik Dairesi ise, “Gülen, radikal bir dinî cemaat lideri değil, ama radikallerin hedefindedir!”cevabını veriyor!..
Peki, hangisi doğru?..
Feyzi İşbaşaran’ın dediği gibi; “Emniyet’te çeteler” var ama, söylediğinin aksine; “TSK ve Hükümet’i karşı karşıya getirmek” isteyen polisler“Cemaatçi polisler”dir!..
GÜLEN’İ BERAAT ETTİRMİŞ!
Bitti mi?.. Elbette bitmedi...
Çünkü, Sevilay Yükselir’in programında konuşan Av. Fidel Okan, o gece“Kozmik Oda gerçeği”ni de açıkladı...
25 Aralık 2011 Cuma günü, “11. Ağır Ceza Mahkemesi Hakimi” olarak“Kozmik Oda”ya girip, “devletin gizli belgeleri”ni tarayan Hakim Kadir Kayan vardı ya, meğer bu hakim; 2006 yılında, “Anayasal düzeni değiştirmek” suçlamasıyla yargılanan “Fetullah Gülen’i beraat ettiren”hakimmiş, iyi mi?..
Şimdi de, “Yargıtay üyesi”ymiş!..
Yorum yok!..
ARINÇ: BENİ KULLANDILAR!
Ben “yorum” yapmıyorum ama, “durum”lar hiç de iç açıcı değil!.. Zira,Hakim Kadir Kayan ve Savcı Mustafa Bilgili hakkında “suç duyurusu”yapılır da, yeni bir “soruşturma” açılırsa; “Kozmik Oda Kumpası”nın arkasında kimler olduğu, tek tek çıkar ortaya!..
Ve tabiî;
“Bülent Arınç’a suikast şayiasını” kimlerin çıkardığı da netleşir!..
Malûm;
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, 28 Aralık 2014 tarihinde bir özel televizyon kanalına konuk olmuş, “gündemdeki konular”la ilgili sorulara cevap vermişti!..
Arınç, 2009’da, kendisine yönelik “suikast” iddiası üzerine başlatılan“soruşturma” hatırlatılıp; “Bu, Paralel Yapı’nın Kozmik Oda’ya girmek için bir gerekçesi miydi?” sorusuna verdiği cevapta demişti ki;
“Öyle bir ihtimal, zaman zaman benim de aklıma geldi!”
Şöyle devam etmişti sözlerine;
“Bunun suikast teşebbüsü olmadığına, o sıralar karar verdim... Yakalanan kişiler gözetleme yaptı ama bunun ne için olduğunu bilemeyeceğim. O zamanlar Ergenekon ile ilgili sert söylemlerim nedeniyle bu gözetlemenin yapılıyor olabileceğini düşündüm.
Aradan geçen süreçte konuyu takip etmedim, savcılar değişti. Yani kozmik odaya girmeleri gerekiyordu da böyle bir ciddi olayı (suikast iddiasını)kamuflaj aracı olarak mı kullandılar?
Yalan söylemem gerekmez, içimdeki bir şüphe büyümeye başladı. Çünkü bazı olayların kumpas olduğu söylendi ve iddialar da bir nebze ortaya çıktığı için bunlar bana niye bir suikast yapsınlar? Böyle bir şey varsa da niye bunlar hâlâ dava açmadı? Ama emsali olaylarda birtakım mizansenler kullanıldığı için savcı ve hakimlerin işbirliğiyle isimleri bilerek yanlış verildiği için bazı dinlemeler de yapıldığına göre, bunlar da bir şekilde bir delil üretme kampanyasının aleti olabildiğine göre, içimdeki kuşku büyüyor. Acaba bu olay sebebiyle benim üzerimden bir başka operasyon yapmış olabilirler mi diye.”
Ve bugün ortaya çıkıyor ki;
“Arınç’a suikast” iddiası tam bir palavradır!.. Yine ortaya çıkıyor ki;“Kozmik Oda’ya girebilmek için, Arınç’a suikast iddiasını ortaya atmışlardır!”
DOSYA KAPATILMAMALI!
Açık ve net;
“Arınç’ı da kullanmışlar!”
Bir “senaryo” yazmışlar, onu “sahnelemek” için Arınç’ı, bir anlamda“kamuflaj malzemesi” yapmışlar!..
Arınç’ın da dediği gibi;
“Suikast” iddiası üzerinden, “TSK’ya operasyon” yapmışlar!..
Bu “skandalı” son gelişmeleriyle birlikte bir defa daha gündeme getirdim ki; “Paralel İhanet Çetesi’nin neler yaptığını, bundan sonra da neler yapabileceğini” herkes görsün!..
Biliyorum;
“AK Parti içinde” de, “bakan”lar, “milletvekilleri” ve “belediye başkanları”ile “teşkilat başkanları” arasında da, hâlâ “Paralel Yapı’ya sıcak bakanlar”ve hatta “o kadar da değil” diyenler var!..
Hele düşünsünler; “Kozmik Oda”ya girip, “TSK’ya bile kumpas kurmaya”çalışan bir örgüt, “silâhsız insanlara” neler yapmaz?!?..
“Kozmik Oda”ya girenler, “yatak odaları”na hayda hayda girer!..
Bu iş burada kalmamalı!..
Soruşturma genişletilmeli ve tıpkı “Kozmik Oda”ya girildiği gibi,“Paralel’in Kozmik Odaları”na da girilmeli ve bu örgüt “deşifre”edilmelidir!..
Bilmem “tehlike”nin farkında mısınız?..
*******************************************************************
“Artık Paralelci değilim” diyenlere inanmalı mıyız?
Bir bayan öğretmen... Beykoz’da, bir “ilköğretim okulu”nda, “tesettürlü”bir bayan öğretmen... Bir “Paralelci Sendika” olan Aktif Eğitim-Sen’in üyesi!..
Görevini lâyıkıyla yapmıyor... Hatta, hiç yapmıyor... Okul Müdürü, odasına çağırıp, “ikaz” ediyor kendisini!..
O “ikaz”dan birkaç gün sonra, “Müdür’ün odası”na gidip, diyor ki; “Müdür Bey!.. Ben Paralel’le ilişkimi kestim!.. Aktif Eğitim-Sen’den de istifa ettim... Artık, özverili bir öğretmen olacağım!”
Müdür Bey seviniyor tabiî... Öyle ya; bir “robot” gidecek, bir “öğretmen”gelecek!..
Öğretmen normale dönüyor, eski “kapalı, ketum ve agresif” halinden eser kalmıyor!..
Her işe el atıyor, “yardımcı” olmaya çalışıyor!..
Müdür Bey, gidişattan son derece memnun... Hatta, lâf arasında; “Okula da, şunlar şunlar lâzım” dediğinde, bayan öğretmen atılıyor; “Ben alırım hocam!.. Gider alırım, parasını siz bana ödersiniz!”
Bayan öğretmen, “Beykoz sırtları”ndan kalkıp, taa Üsküdar’a gidiyor ve“ihtiyaç”ları oradan tedarik ediyor!..
Harcadığı para, “59 lira!”
“Fatura”sını alıp, götürüyor Müdür Bey’e!..
Müdür Bey, faturaya bakınca, bir de ne görsün?!?..
Fatura, “NT mağazası”na ait!..
O mağaza da, “Paralelci” bir mağaza!..
Anlayacağınız; “Paralel’i terk ettim!.. Aktif Eğitim-Sen’den de istifa ettim”diyen öğretmen, “59 liralık alışverişi” bile, gitmiş NT’den yapmış!..
Şimdi, siz olsanız “Artık Paralelci değilim” diyenlere inanır mısınız?!?..
yeniakit