Merve Kavakçı

Merve Kavakçı

Küresel İslamofobi'den yerele (II)

 
ABD Başkanlık seçimlerinin de yaklaştığı şu aylarda Cumhuriyetçi partinin dozajını artırarak kullandığı İslamofobik tonlamadan bahsetmeye devam ediyoruz. Cumhuriyetçi partinin kemikleşmiş seçmeni evanjelist vatandaşlardan oluşuyor.

Bir nevi CHP'nin kemalist seçmen potansiyeli gibi de düşünülebilir bu. Parti ne yaparsa yapsın arkasındadır bu kitle. Doğru da yapsa peşinden gider yanlış da. Çünkü esastan olduğu kadar usulden de bağlıdırlar partilerine.

Ve hatta ikinci birinciden daha da önemlidir. Ve bu işin tehlike boyutunu da izah eder çünkü mantık aramaz. Onlar Cumhuriyetçileri tutarlar zira öyle olması gerektiğine inanırlar. Adeta dini bir görev gibi bunu yaparlar. En sert ve katıksız olanlar da bu seçmenlerdir. Bilmediklerine karşı önyargılıdırlar. Mesela İslam'a karşı. Cumhuriyetçiler de bunu en iyi şekilde kullanmayı bilirler. Kendi dinleri olan hıristiyanlıkla museviliğin ontolojik olarak kardeşlik arz ettiği kanısı üzerine kurdukları judeo-hıristiyan duruşdan aldıkları güçle İslam'a saldırırlar.

Demezler ki Hazreti İsa'yı katletmeye yeltenenler sözde yahudilerin ta kendileri idi. Demezler ki teslis yani tanrı, oğul ve kutsal ruh üçlüsü inancı museviliğin asla kabul etmediği bir ilişkidir. Demezler ki Hazreti İsa'nın musevilikte hiç bir ayrıcalığı yoktur ve hatta bilakis –Allah'ın elçisi olarak saygı görmek şöyle dursun- buğz edilen biridir. Bunların hiçbirini demez ve Yahudi kardeşlerine dört elle sarılırlar. Aslında sarıldıkları Museviler değil de siyonistlerdir. Amerikan siyasetinde etkin sınıf olan siyonistler de içten içe İslam karşıtlığını yayarlar.

Bu satırların yazıldığı saatlerde Cumhuriyetçi Parti'nin başkanlık adayı olan Mitt Romney İsrail'de ağlama duvarı önünde verdiği görüntülerle oy potansiyelini garanti altına almakla meşguldü. Romney, Kudüs'ü İsrail'in başkenti ilan ettikten sonra Başbakan Netenyahu'ya başkan seçildiği takdirde bu ülkeye vereceği şartsız desteği vurguladı. Böylece İsrail'de yaşayan çifte vatandaşların oylarına da talip olduğunu hatırlattı. İran'ı ezeli düşman olarak hedefe oturttu.
Cumhuriyetçilerin yerel retoriğinin İslamofobik tonuysa Amerika'da yaşayan Müslümanları hedef alıyor. Bunu da öyle eğip bükerek yapmıyorlar. Bilakis sanki İslam düşmanlığından güç alıyor oy kotarmaya çalışıyorlar.

Dedik ya, judeo-hıristiyan bağ yek vücutlaştırıyor evanjelist ve siyonistleri. Arkadaşımın düşmanı benim de düşmanımdır mantığı üzerinden Cumhuriyetçi hıristiyanlar Müslümanlara saldırıyor. Cumhuriyetçilerin ileri gelenlerinden ve yakın geçmişte başkanlık seçimi için aday adayı olan Michele Bachmann mesela. Dışişleri Bakanı Clinton'ın baş danışmanı olan "Müslüman' kişiyi Müslüman Kardeşler'le bağlantılı olmakla suçlayıp Cumhuriyetçi refleksleri harekete geçiriyor. Partisi içinde de karşılık buluyor Bachmann'ın iddiası. Hayır... Öyle trajikomik bir durum ki neresinden ele alsanız problemli. Her şeyden önce birinin Müslüman Kardeşlerle bağının olması neden problem olarak görülüyor Bachmann'ın bakış açısından, günün sonunda ABD'nin Mısır'daki resmi muhatabıdır Müslüman Kardeşler diye sorulabilir. Bunun dışında bu yapı ile bağı olmakla "suçlanan' kadın bir Yahudi senatörle evli. İzaha gerek yok sanırım... Ama bu bile Müslümanlara vurmak için yeterli daha da önemlisi geçerli kabul ediliyor.

Eyaletlerde de Cumhuriyetçiler boş durmuyor. Camiler en büyük düşmanları. New York eyalet senatörü David Storobin sınırları içindeki bir caminin yapımına karşı çıkıyor. Cami yapımının güvenlik endişesi oluşturacağını söylüyor. Bir başka Cumhuriyetçi bölgesindeki seçim kampanyası sırasında Müslüman Amerikalıları ülkelerine vefasız olmakla suçlayıp asıl amaçlarının ABD hükümetini devirip Afganistan'daki Taliban rejimi benzeri bir sistemi Amerika'da hayata geçirmek olduğunu söylüyor. Ne kadar saçma demeyin... İnananları çok bu tür argümanların...

yeniakit

Bu yazı toplam 1282 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar