İbrahim Karagül

İbrahim Karagül

Kürt ve Ermeni açılımı: Sırada başka neler var?

Demokratik Açılım Projesi, Kürt açılımı değil, Türkiye'nin kendi açılımıdır, kendini yeniden tanımlamasıdır demiştik. "PKK silahıyla dize getirilme" sığlığını bir tarafa bırakın, Türkiye burada kendisi hakkında bir karar veriyor demiştik.

İşte bu yüzden, ABD dayatması, Avrupa Birliği dayatması itirazlarına saplanıp kalmamak gerekiyor. ABD'nin çıkarına da uygun olabilir ancak temelde Türkiye'nin çıkarları, geleceği, birlikteliği, gücü ve zenginliğine yatırım yapılıyor.

Ermenistan'la ilgili açılım da böyle. Ankara-Erivan arasında sessiz sedasız devam eden süreç bir noktaya geldi ve kamuoyuna açıklandı. İki ülke arasındaki açılım süreci sadece iki ülkeyle sınırlı olsa çok daha kolay olurdu. Karabağ ve işgal altındaki diğer Azeri toprakları, Rusya'nın durumu, Kafkaslar'daki sert nüfuz mücadelesi, ABD ve Avrupa'nın tutumu, diaspora Ermenilerinin uzlaşmaz tavırları gibi çok sayıda etkenle mücadele edilerek bu noktaya ulaşıldı.

Bir şeyler çözülmedi, çözüme yaklaşıldı, sorunlar konuşulur hale geldi, somut maddeler üzerinde pazarlık yapılabilecek bir ortam oluştu. Mesela;

Diplomatik ilişkiler kurulacak. Türkiye iki ay içinde sınırları açacak. Hava, kara ve demiryolu bağlantıları kurulacak. Kars-Tiflis-Bakü demiryolu projesi. Proje belki Kars-Ahırkelek-Bakü olarak değişecek. Türkiye, Ermenistan'a uluslararası kuruluşlarda uyguladığı tüm vetoları kaldıracak.

Ermenistan'ın enerji yolları üzerinde bulunmasına ilişkin (ilerde kurulabilecek doğalgaz ve petrol boru hattı gibi) Türk vetosu kalkacak, enerji işbirliği başlayacak. Enerji işbirliği sağlandığında Ermenistan bu alanda kilit ülkelerden biri olacak.

Bu maddelerin her biri son derece önemli sonuçlar doğuracak nitelikte. "Enerji işbirliği" demek, ABD, Avrupa, Rusya gibi büyük aktörlerin mücadele verdiği Hazar/Kafkas/Karadeniz hattı üzerinde bugüne kadar şekillenen bütün projeleri sarsacak türden.

Ermenistan, Türkiye ile mevcut sınırı resmen tanıyacak. 1920'lerde imzalanmış Kars ve Gümrü anlaşmaları ile belirlenen sınır, Erivan hükümeti tarafından bugüne kadar tanınmadı. Doğu Anadolu illerinin Ermenistan sınırları içine görüyordu. Bu maddeyle Büyük Ermenistan hayali resmen terk ediliyor. Soykırım iddialarını araştırmak üzere bir alt komite kurulacak, iki ülke de arşivlerini açacak.

İki ülkenin birbirinden istediği şeyler özetle bunlar. Ne kadarında anlaşma sağlanır, ne kadarı çözümsüz kalır zaman gösterecek. Ancak Türkiye'nin Kafkaslara yönelik istikrar hedefinin önündeki tek engel Ermenistan ve Ankara çözüm konusunda kararlı. Ermenistan'da da bu kararlılık mevcut. Çok zor konular var, bu yüzden zor bir süreç işliyor. Enerji zengini ve topraklarının yüzde yirmisi Ermeni işgali altında olan Azerbaycan'ın itirazları özellikle giderilmek zorunda. Aksi takdirde sadece Türkiye-Azerbaycan ilişkileri değil, bölgesel enerji projeleri de çöker.

24 Nisan'dan önce de süreç hızlanmıştı. Türkiye çok aktif biçimde çözüme ve işbirliğine yönelik girişimlerini sürdürüyordu. Türkiye-Azerbaycan arasında kriz patladı. İki ülkede bazı çevreler, konuyu hükümete yönelik bir cephe savaşına dönüştürdü. Birileri hem Azerbaycan'ı hem Türkiye'yi karıştırıyordu. Adeta Bakü'den Türkiye'ye iktidar pazarlanıyordu. Olay çirkin bir hal almaya başlamıştı. Başbakan Tayyip Erdoğan'ın Mayıs ayında yaptığı Bakü ziyareti, Azerbaycan Parlamentosu'ndaki konuşması durumu kurtardı.

Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, "hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde" belirsizliklerin ortadan kaldırıldığın söylerken Erdoğan, "Karabağ sorununda çözüm olmadan sınır kapısının açılmasının mümkün olmadığını" yineledi. Aslında Türkiye'nin tutumu oldukça netti. Azeri topraklarının işgali sebep, sınırın kapatılması sonuçtur. Sebep ortadan kalkmadan sonucun değiştirilmesi mümkün değildir. Bu yüzden de öncelikle Ermenistan'ın somut adımlar atması gerekiyordu. Şu an durulan nokta da burasıdır.

Nisan ayında bir Yol Haritası ortaya konuldu ve çok yoğun biçimde tartışıldı. Dört ay sonra ise Protokol imzalandı. Artık geri dönüş zor. Bu aşamadan sonra işgal konusunda, Bakü'nün rahatlatılması konusunda daha emin ve ileri adımlar atılacaktır.

"Yüzyıllık düşmanlık"tan sonra bunlar çok büyük, çok cesur adımlar. Bir gelecek vizyonu olmayan hiçbir ülke bu kadar uzun bir düşmanlığın üzerine bu kadar kararlı adımlarla gidemez.

Demokratik Açılım Süreci, Kürt açılımı, Ermenistan'la Protokol" İçerideki zaafları, çevremizdeki sorunları onlardan kaçarak ertelemek yerine üzerine giderek çözmeye çalışıyoruz. Bu yüzden derin bir felsefi değişiklik söz konusu. Bu yüzden gündelik tartışmalara, mahalle kavgalarına tenezzül etmeden bu uzun yürüyüşe destek verilmeli. Gerçek vatanseverlik budur. Türkiye çok büyük bir değişim yaşıyor.

Yeni Şafak

Bu yazı toplam 2147 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar