Mehmet GÖKTAŞ

Mehmet GÖKTAŞ

Kürtler, Mustafa Kemal’in Askerleri olur mu?

“Mustafa Kemal’in Askerleri” şu günlerde azgınlık mevsimlerini yaşıyor olmalılar, ortalığı velveleye veriyorlar, sokak gösterilerinde en çok onların sesi çıkıyor.

Kalabalıkların ne kadarı “Mustafa Kemal’in Askerleri” belli değil ama en çığırtkanları onlar ve katılanların hepsini kendilerindenmiş gibi göstermeye çalışıyorlar.

Bu arada iktidar karşıtı protestolara katılan Kürtler ciddi bir imtihandan geçiyorlar. Çünkü Kürtlerin hiç bir kesimi mevcut iktidara karşı olsa bile “Mustafa Kemal’in Askerleri” olmayı asla kabullenmezler. İşin aksi tarafı CHP de çaktırmadan Kürtleri Mustafa Kemal’in Askerleri olmaya çağırıyor, bir anlamda Kürtlerin buna mecbur olduklarını ima ediyor. Eğer Kürtlerden bugünkü iktidarı devirmek isteyenler varsa bunun için mutlaka CHP’yi desteklemek zorunda olduklarını, CHP’nin özünü de Mustafa Kemal’in Askerlerinin oluşturduğunu bilmelerini istiyor.

Fakat şu da bir gerçek, istisnasız bütün Kürtler biliyor ki problemlerin, geçmişteki bütün zulüm ve katliamların kökeninde Kemalist diktatörlük vardır. Daha da önemlisi, bugünkü problemlerin kökeninde de aynı şekilde Kemalist Türk ulusçuluğu bulunmaktadır.

Söylediğimiz gibi hangi düşüncede olursa olsun hiç bir Kürd’ün “Mustafa Kemal’in Askerleri” şemsiyesinin altına girmesi düşünülemez. Kitlesel protestolara katılmak zorunda olmadıklarını belirten DEM yetkilileri bunu açıkça ilan etmiş durumdalar.

Zaten dindar Kürtler kendilerinin kimin askerleri olduğunu her platformda deklare ediyorlar. Onların yegâne önderi Hz. Muhammed’dir (s.a.v)

Yani onlar Peygamberin Askerleridir, İslam’ın Askerleridir.

Onlar Selehaddin Eyyubi’nin Askerleridir.

Onlar Muhabbet Fedaileridir. Bu noktada anlaşılmayacak bir durum yoktur.

Ayrışım noktasında olan DEM tabanıdır, şimdi sıra onlarda; “Ne demek oluyor, nasıl olur da biz Mustafa Kemal’in Askerleri olabiliriz?” diyerek net bir kimlik ibrazında bulunmaları beklenmektedir. Bu gerçekleştiği takdirde sadece azgın Kemalistlerin burunları sürtülmüş olmayacak, aynı zamanda bu milletin tamamını bir cendere içine sıkıştırmış olan anayasanın ilgili maddelerinin de anlamsız kalıp yürürlükten kalkacağı unutulmamalıdır. Eğer böyle olursa herkesin karamsar olduğu şu havanın gerçek bahara döneceğini Rabbimizden ümit ediyorum.

Selam ve dua ile.

Bu yazı toplam 246 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar