Kurtulmuş'dan Operasyon Açıklaması
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, son günlerde sıkça konuşulan 17 Aralık operasyonuyla ilgili önemli açıklamalar yaptı.
TÜRKİYE NE ZAMAN HEDEFLERİNİ İLERİYE KOYSA...
Türkiye'nin 1950'den bu yanaki 64 yıllık çok partili siyasi hayatı herhande dünyada hiç bir ülkede görülmemiş kadar çok iniş ve çıkışların olduğu fevkalade zengin bir birikimin ve zengin bir malzemenin olduğu çok partili bir siyasi hayatımız var.
Malesef 1950'den bu yana şöyle geriye doğru baktığımız zaman Türkiye ne zaman ileriye doğru bir atak yapsa, ne zaman kendi kaynaklarını bir araya getirip hedeflerini ileriye doğru koysa, Türkiye'nin ayağına çelme takmak isteyen bir takım çevreler -içeriden veya dışarıdan- olmuştur.
1960, 1980 İHTİHALLERİ VE 28 ŞUBAT'TA DA AYNISI OLDU
1950 -1960 arasında Türkiye büyük bir gelişme sağlamışken 1960 ihtilali ile önü kesilir. O zamanki tüm devletler sanayileşmeye giderken Türkiye -tabiri caizse- yaya bırakıldı. Aynı şekilde 1980 ihtilali ve 1990'da 28 Şubatla önü kesilir.. Dolayısıyla Türkiye'de insanlar ileriye doğru atılma idealinde ne zaman ilerlerlerse bunu istemeyenler de Türkiye'nin önüne takoz koyar.
BUNU 2 SEBEPLE YAPIYORLAR
Bunu da 2 sebeple yaparlar. Türkiye'nin hızını kesmek ve Türkiye'yi problemler arasında boğuşturmak ve daha da önemlisi Türkiye gibi büyük potansiyeli olan bir ülkenin dışarıya açılması, kendi ayakları üzerinde durmasını engelleyerek içe kapatmak. İlerici-gerici, sağcı-solcu, dindar-laik, alevi-sünni, Türk-Kürt... Bulabildikleri bütün ayrışma noktalarını kaşırlar ve Türkiye'yi içeriye kapatırlar. Şimdi de cemaat-siyaset kavgası üzerinden Türkiye'yi kendi içine kapatmak istiyorlar. Dolayısıyla bu büyük resmi görmek lazımdır.
YILLAR ÖNCESİNDEN TAHMİN EDİYORDUK
Bu son süreçle ilgili çok farklı niyetler içersinde olanlar var. Biz bunu yıllar öncesinden ürkerek tahmin ediyorduk. Türkiye 2014'te önemli bir Cumhurbaşkanlığı seçimine gidiyor. Bu seçim sadece kimin cumhurbaşkanı seçileceği ile ilgili değildir. Bu seçimle Türkiye bir sistem değişikliğine gidiyor! İlk kez Cumhurbaşkanı'nı kapalı kapılar ardından bir takım elitler seçmiyor. Millet, doğrudan oylarıyla seçiyor.
ASKERİ VESAYETİN PALET ŞAKIRTILARI VAR AMA DİĞER VESAYETLERİN SESİ ÇIKMIYOR
Süreçte kimin rol aldığından çok ne yapılmak istendiği önemli. Evet Türkiye'de en bilinen vesayet askeri vesayet çünkü adamın üzerinde üniforması var. Tankının palet şakırtılarını duyuyorsunuz ama başka vesayetlerin sesleri çıkmıyor. Mesela ekonomiyi vesayet üzerinden düzenlemek isteyenlerin, yargı oligarşisi dediğimiz kesimlerin sesi çıkmıyor. Bu yeni de değil. Bakın geçmişe 367 meselesini, parlementoda Cumhurbaşkanı'nın seçtirilemediği süreci hatırlayın. Orada da yargı oligarşisi ortaya çıkmadı mı? 28 Şubat döneminde dönemin anlı şanlı(!) yargı mensupları ortaya çıkıp halkın oyuyla seçilmiş kişileri iktidardan indirmek istemediler mi? Ya da 2008'de AK Parti'ye açılan kapatma davası.. Üyelerden biri farklı oy verse Türkiye'de halkın yarısının oyunu almış bir parti iktidardan indirilmiş olacaktı.
CEMAAT - SİYASET PROBLEMİ İLK KEZ GÖRDÜĞÜMÜZ BİR ŞEY DEĞİL!
Topyekün bir camianın tüm fertlerinin suçlanmasını doğru bulmuyorum. Ancak Türkiye'deki büyük resmi görmezsek bir sonuç elde edemeyiz. Günlük politik tartışmalarla günümüzü geçirmiş oluruz. Biz nasıl ki yargı bürokrasisini Türkiye'de ilk kez görmüyorsak cemaatlerle siyaset arasındaki problemle de ilk kez karşılaşmıyoruz.
CEMAATLERİN GÖREVİ İNSANLARI MANEVİ BAKIMDAN OLGUNLAŞTIRMAKTIR
Cemaat ve AK Parti aynı kulvarda yarışan iki rakip değildir. Bunu görmek lazım. AK Parti 75 milyona kapıları açık olan bir siyasi partidir. Dolayısıyla sadece herhangi bir cemaate değil ülkenin tamamına hitap ederiz. Bu cemaat dini bir cemaat ise o cemaatin temel hedefi masiva'dan (dünya işleri) insanların ilgisini azaltarak Allah'a yöneltmektir. Yani insanların manevi oldukluklarını sağlamaktır.