Ahmet Taşgetiren
Liderin 'Etraf' Sınavı
“Tayyip Erdoğan Ak Parti’nin her şeyi” demek gayretullaha dokunacağı için söylenemese de “Çok şeyi” olduğunda şüphe yok. En azından Ak Parti camiası açısından.
Kurulurken “Eşitler arasında birinci” idi. Süreç içinde “Eşitler”in ya eşitliği aşındı ya da “üç dönem uygulaması” sebebiyle kenarda kaldılar.
Dolayısıyla Erdoğan’ın “Birinciliği”, “Liderlik” haline geldi. Sonra da sistem değişikliği ile “Tek belirleyici” konumuna yükseldi. Üstelik bu statü, “Ümmetin lideri” gibi manevi bir donanımla beslendi.
Gelinen noktada en zor olan şey, herhangi bir sorun çıktığında bu konumdaki bir insanın sorumluluğunu ifade edebilmektir.
Manevi geleneklerimiz içinde “Güçlü insanlar karşısında hakkı söylemek” tebcil edilmiş (yüceltilmiş)tir, ancak bunu yapmanın kahramanlık haline gelmesi, tenkit ne kelime uyarıların bile ucu zindanlara varan yaptırımlarla karşılanması, bizatihi İslam tarihinin gerçekleri arasındadır.
Kutsayarak yukarılara tırmanılacağı kanaatiyle “Etraf” kutsar, “Etraf”ın kutsaması zaman içinde halk kitlelerine sirayet eder, bu defa “Eleştiri” bir tarafa yeterince kutsamamak suç haline gelir.
***
“Etraf”ın kutsaması karşısında etkilenmeyecek insan nadir değil, enderdir. Suçlu bulanacaksa “Dışarda” aranmalıdır.
“Etraf” üstelik, “Lider”e yönelik en masum eleştirileri “Kötü niyet-kıskançlık-düşmanlık” olarak sunmayı hem kendi “irtifa”ları için basamak olarak kullanma hem de “Lider”in etrafını boşaltma amacı için fırsat olarak kullanır. Lider’in etrafı ne kadar boşalırsa onların varlığı daha keskin bir ihtiyaç haline gelecektir. “Sizi bizden başka savunan kalmadı” denebilecek bir nokta, Lider için ne kadar “Zaaf”haline gelmişse, “Etraf” için de o kadar “Belirleyici” konum edinilmiş demektir.
Biliyorum, Ak Parti’nin ve Tayyip Bey’in misyonunu çok önemseyen pek çok dost muhitte, “Etraf” tan şikayet edilir. “Etraf” yanlış bilgiler veriyor, “Lider”i yanlış yönlendiriyordur onlara göre.
Bu yaklaşımın görmezden geldiği iki husus vardır:
Bir: Etrafın oluşumunda Lider’in iradesinin görmezden gelinmesi. Kimse silah zoruyla girmez oraya. Lider kendi “Etraf”ını kendi seçer. Etraf iyi ise iyi seçim yapılmıştır, kötü ise kötü seçim yapılmıştır. Etrafa giren insanların bir adım öne geçme kurnazlıkları görmezden gelinmeli demiyorum, bunlar olur, ama ülkenin sorumluluğunu bir anlamda “Tek başına” üstlenen, kendisine o yetkilerin verildiği insanın ayak oyunlarını görememesi ve “Etrafın yanlış oluşması” ülke için ciddi problemdir.
İki: Etraf olsa da, onunla istişare edilse de sonunda kararı verecek olan “Lider”in kendisidir. Karar ondan çıkar. Dolayısıyla “Etraf yanıltıyor” yaklaşımı, farkında olmaksızın içinde “Lider’in yanılmaya açık olduğu” düşüncesini saklar.
Bütün bunları dikkate aldığımızda “Lider’in etrafı”nın düşüncesini açıkça iade edebilme dirayetinde “Ortak akıl” üretebilecek, neredeyse “Eşitler”den oluşması gerekir.
***
“Eşitler”, kendi kendinize bir iç sınırlayıcı mekanizma oluşturmamışsanız, belki sistemin supabları diyebileceğimiz yine sistem içindeki “farklı erkler”dir, denetim mekanizmalarıdır.
Şu anda ortada bir seçim yenilgisi bulunduğu için Ak Parti kendisi ile millet arasında oluşan açı farkını görmeye çalışıyor. Parti dışından da pek çok insan problemli alanlara işaret ediyor.
Problemin önemli bir kısmı Cumhurbaşkanı’nın konumu ile ilgili. Çünkü Cumhurbaşkanı hem ülkenin Cumhurbaşkanı hem de Partinin Genel Başkanı.
Parti içinde mesela şu başlıkları masaya yatırabilmek cesaret meselesi mi yoksa tabii bir süreç mi?
- Partili Cumhurbaşkanı ülke için ihtiyaç mıydı, Ak Parti için sağlıklı mı?
- Cumhurbaşkanı’na verilen yetkiler sadece Tayyip Erdoğan ismi için mi tanzim edildi yoksa Ak Parti sonrası bir iktidar ya da Erdoğan’dan başkası için de gerekli görüldü mü?
-Ak Parti camiası bazı isimlerin bakanlığını, o isimler o alanda “Bir numara” oldukları için mi yoksa “Lider” öyle uygun gördüğü için mi içine sindiriyor?
- Seçim propagandasında Cumhurbaşkanı’nın söylemi, en doğru söylem olduğu için mi yoksa düzeltmek mümkün olmadığı için mi devam etti?
Bu soruları çoğaltmak mümkün. “Lider” olgusunu görmezden geliyor değilim. Toplumsal hareketler için de siyasi hareketler için de liderlik kaçınılmazdır. “Tayyip Erdoğan’ın liderliği” de hem Türkiye’de hem İslam dünyasında bir “İhtiyaç”a tekabül ediyor. Bu coğrafyada bu liderlik çok sağlıklı parametrelerle şekillenmelidir. Bu, Türkiye için de İslam dünyası için de ve tabii bizzat bu liderliği üstlenen kişi için de hayati önemdedir.
Bakın liderlik sınanıyor. Seçim kaybı bir sınav alanı. Toplumla ilişkiler sorunlu hale gelmiş demek ki. Ak Parti’nin kendi içinde ayrışmalar yaşaması bir sınav. Dış politikada alan daralması bir sınav. Ekonomide sıkışıklık bir sınav. İslam ülkelerinin birer birer karşıt kamplarda arayışta bulunması bir sınav. Medya alanındaki hakimiyetin ters etki yapması bir sınav…
Seçim yenilgisini “Etraf”ın yapamadığı ikazın millet tarafından yapılması olarak değerlendirip kendini restore edebilen yeniden tırmanma şeridine girebilir.