Lübnan'da İç Çatışma Patlak Verebilir
Uzmanların, Refik Hariri suikastine ilişkin Eylül ayında patlak vermesini bekledikler iç çatışmanın doğmasına ramak kaldı
Lübnan'da tansiyonu yükselten son tartışmalar, Rafik Hariri suikastine ilişkin yürütülen soruşturmada açığa çıkan yalancı şahitlerin yargılanma talebi üzerine alevlendi. Hizbullah ve müttefiklerinin yanı sıra Hariri suikastinde yalancı şahitlerden ötürü 4 yıl hapis yatan generaller de şahitlerin yargılanmasını istiyor. Bu isteğin, iktidardaki 14 Mart Cephesi'nde karşılık bulmaması, yalancı şahitler meselesinin üzerini örtbas etmesi gerilimi daha da artırdı.
Lübnan'da son bombanın pimini çeken isim, Hariri'nin suikaste uğradığı dönemde Lübnan Güvenlik Birimi Başkanlığı görevini üstlenen General Cemil Seyyid. Seyyid, 31 Mayıs 2005 tarihinde tutuklanmıştı. 29 Nisan 2009 tarihinde beraberindeki 4 arkadaşıyla birlikte serbest bırakılan Seyyid, uluslar arası mahkemenin kurduğu bir komplonun kurbanı olduğunu düşünüyor.
Serbest bırakıldıktan sonra hukuk mücadelesine devam eden Seyyid, 12 Eylül'de düzenlediği basın açıklamasında Başbakan Saad Hariri'ye seslenerek "Yalancı şahitler meselesi, tartışmasız büyük bir suçtur. Ben, 5 yıldır Hariri suikastinde yalancı şahitlerin olduğunu ve bu şahitlerin yargılanması gerektiğini söylüyorum. Eğer yalancı şahitler yargılanmazsa, Refik Hariri suikasti üzerine yürütülen soruşturmalar boş bir uğraşı olacaktır. Uluslar arası mahkeme de bilmektedir ki yalancı şahitlerin arkasında duran Saad Hariri'nin siyaset, yargı ve güvenlik alanındaki ekibidir. Mahkeme, yalancı şahitleri yargılamak istemiyor. Çünkü eğer yargılarsa, devletteki büyük başlar düşecek. Ey Hariri, eğer hakkımı vermezsen ben, 4 yıl önce beni hapsedenlerden hakkımı, hayatta kaldığım sürece kendi ellerimle alacağım" demişti.
Seyyid bu açıklamasını, Saad Hariri'nin "Hariri suikastinde Suriye'nin payının olmadığını" itiraf etmesinden 5 gün sonra yaptı. Babasının suikasti dosyasında yalancı şahitleri kabul ettiğini belirten Seyyid, bu açıklamasıyla Hariri'ye "o halde yalancı şahitleri yargıla" mesajını iletmişti. Hariri'ye 4 yıl süresince babasının kanını, Ortadoğu projesinin yürürlüğe girebilmesi için sattığı suçlamasına bulunmuştu.
Seyyid, yalancı şahitler meselesinde parmağı olan Başsavcı Said Mirza, ve Savcı Sakr Sakr ile Savcı İlyas Iyd'ın idamla yargılanmasını istemişti. Seyyid'e göre, 4 yıl önce kendisinin tutuklanmasında rol oynayan yalancı şahitlerin yanı sıra kendisiyle birlikte aynı davadan hapis yatan 4 kişinin hapse girmesinde parmağı olan tüm güvenlik ve yargı mekanizmalarındaki üst düzey yöneticilerin yargılanması gerekiyor.
Aynı açıklamasında Seyyid "Ey Hariri, 2005 ile 2009 yılları arasında uluslar arası mahkemenin Hariri suikastinde soruşturmasında sonuçsuz kalmasına neden olan sen ve ekibindir. Bu siyasi bir suçlama değildir. Bu, sana, ekibine ve yalancı şahitlere yönelik bir suçlamadır" demişti.
Cemil Seyyid, Tutuklama Kararına Direniyor
Seyyid'in bu açıklaması, Lübnan'da bomba etkisi yarattı. Seyyid'in yıl hapis yatmasına neden olan Başsavcı Said Mirza, Seyyid'i 12 Eylül'de yaptığı basın açıklamasında Başbakan Hariri'yi tehdit ettiği gerekçesiyle hakkında soruşturma başlattı, savcılığa gelerek ifade vermesini istedi. Daha sonra Seyyid'in tutuklanması gündeme geldi.
Seyyid, ise bu kararın meşru olmadığını söyledi. Hakkında tutuklama kararı çıkartan Savcı Said Mirza'nın hasmı olduğunu ifade ederek "Başbakan Hariri'yi tehdit ettiği gerekçesiyle Mirza'nın aldığı tutuklama kararı meşru değildir" dedi.
12 Eylül'deki konuşmasından sonra Seyyid, Hariri suikastindeki soruşturmayı yürüten ilk savcısı Alman Detlev Mehlis hakkında uluslar arası ceza mahkemesine dava açmak için Paris'e gitmişti. Bilindiği üzere Mehlis, Hariri suikastinden Suriye'yi sorumlu tutmuş, Seyyid ve diğer 3 arkadaşının da suikastte parmağı olduğunu ileri sürmüştü.
Hizbullah: Seyyid'e Uzanan Zalim Eli Keseriz
Hizbullah ve müttefikleri, Mirza'nın "tutuklama" kararına karşı çıkarken, 14 Mart Cephesinin başını çeken Müstakbel Partisi, Seyyid'in savcılığa giderek ifade vermesini, yargının aldığı karara uygun hareket edilmesini istedi.
Hizbullah, Seyyid'in ifade vermesi için hakkında soruşturma açılması ve son olarak da tutuklama kararının çıkartılmasına tepki gösterdi. Lübnan'da hukukun siyasallaştığını savunan Hizbullah, yayınladığı resmi açıklamayla, İsrail'e çalışan casuslar ve Hariri suikastindeki yalancı şahitlere karşı sessiz kalan yargının, hakkını arayan Seyyid'e karşı harekete geçmesini eleştirdi.
Hizbullah'un bu duruşuna karşı 14 Mart Cephesi, siyasi sorunu mezhep çatışmasına döktü. Hizbullah'ın bu açıklaması, 14 Mart Cephesi'nde "Hizbullah, Sünni başbakana saldıran bir kişiyi koruyor" şeklinde okundu. Hizbullah milletvekillerinden Hasan Fadlallah, 14 Mart Cephesi liderlerinden Ammar Hori'nin siyasi bir meseleye mezhebi bir şekil büründürmesine tepki göstererek 14 Mart Cephesi'ni ülkeyi fitneye sürükleme suçlamasında bulundu. Fadlallah "Mezhepçi söylem, Hariri Cephesi'nin kullandığı son karttır" demişti.
Seyyid'in tutuklanmasına karşı çıkan Hizbullah liderliğindeki 8 Mart Cephesi, 18 Eylül'de Lübnan'a dönen Seyyid'i, havaalanında karşıladı. Lübnan kaynakları, milletvekillerinin yanı sıra Hizbullah'a bağlı silahlı güçlerin havaalanına gelerek Seyyid'in tutuklanmasının önüne geçtiği öğrenildi. 14 Mart Cephesine göre bu durum, devletin organlarına yapılmış bir darbe idi.
Seyyid'i karşılayarak tutuklanmasını engelleyen 8 Mart Cephesi, savcılık kararının anayasa ve hukuka aykırı olduğunu savunarak, hukukun siyasallaştırılmasına, siyasi müdahaleye açık hale getirilmesine engel olduklarını düşünüyor.
Hizbullah, Hariri suikastindeki İsrail iddialarının ortadan kaldırılması ve Hariri suikastinin aydınlatılması için yalancı şahitler meselesi üzerinde durulmasını istiyor. Hizbullah'ın basınla ilişkiler sorumlusu İbrahim el Musevi de dün yaptığı basın açıklamasında, "Kopartılan gürültü patırtı, dikkatlerin yalancı şahitler üzerinden dağıtılması çabasına fayda sağlamayacak" dedi.
Hizbullah'ın Dış İlişkiler Sorumlusu Hasan İzzeddin de el Menar televizyonuna yaptığı açıklamasında "Yalancı şahitler, gerçeğe götürecek gizli anahtardır. Yalancı şahitler yargılanmalıdır" dedi.
Diğer yandan Şarkul Avsat gazetesine konuşan Hizbullah kaynakları "Seyyid'e uzanan zalim eli keseriz Biz ve Seyyid, kanuna bağlıyız. Fakat bazı savcılar var ki adil ve dürüst değiller. İşte biz buna karşı çıkıyoruz" dediği öğrenildi.
Hizbullah'ın Lübnan Meclisi'ndeki Direnişe Vefa Grubu'nun Başkanı Muhammed Raad da yalancı şahitlerin peşinin bırakılmayacağını "bu konuda pazarlığı asla kabul etmiyoruz" diyerek belirtmişti.
"Nasrallah ile Hariri Acilen Görüşmeli" Çağrısı
Lübnanlı bakan Gazi Aridi, Lübnan'da son günlerde birbiri ardına yapılan açıklamaların, Lübnan'ı Doha anlaşması öncesi döneme sürüklediğini belirterek Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrallah ile Müstakbel Partisi lideri Saad Hariri arasında acilen görüşmenin gerçekleşmesini istedi.
Lübnan'da şimdiye kadar yapılan iç müzakerelerin her defasında fitne ve iç çatışmayla neticelendiğini belirten Aridi, Lübnan televizyonuna yaptığı açıklamasında, Lübnanlıları bilinçli hareket etmeye çağırdı.
Aridi, "Suud Kralı Abdullah, Katar Emiri ve Suriye Cumhurbaşkanı üzerine düşeni yaptı. Şimdi sıra bizde. Sorumlu hareket etme sırası bizde" dedi.
Aridi'nin bu açıklamasından kısa bir süre sonra Nasrallah'la bir araya geldiği ve son gelişmeler üzerine görüş alışverişinde bulunduğu öğrenildi. Lübnan'da yayınlanan el Nehar gazetesi de bugünkü haberinde, Hariri ile Nasrallah arasında kaydetti.
Gençlik ve Spor Bakanı Ali Abdullah ise Lübnan'ın geleceğiyle oynayan yalancı şahitlerin ve arkasındaki güç odaklarının ifşa edilerek yargılanmasını isteyenler arasında yer alıyor. Bugün yaptığı açıklamasında Bakan Abdullah, tüm taraflara sorumlu hareket etmeleri ve meydan okuma diline son vermeleri çağrısında bulundu.
Eski Lübnan Başbakanı Hariri suikastini soruşturan Bağımsız Araştırma Komisyonu'nun başkanı Savcı Daniel Bellemare, soruşturmasına hala devam ediyor. Bellemare'nin vereceği kararda, Hariri suikastinden Hizbullah'a mensup kişileri sorumlu tutması bekleniyor.
israhaber