Mahir Hammud ürk Hacıların Mescid-i Aksa’yı Ziyaretini Değerlendirdi
Lübnan’ın önde gelen Sünni âlimlerinden Şeyh Mahir Hammud bu haftaki Cuma hutbesinde Kudüs’te yaşanan son olayları değerlendirdi.
Lübnan’ın önde gelen Sünni âlimlerinden Şeyh Mahir Hammud bu haftaki Cuma hutbesinde Kudüs’te yaşanan son olayları değerlendirdi.
Şeyh Mahir Hammud’un 18 Eylül 2015 tarihli Cuma hutbesi şöyle:
“1969 yılında Mescid-i Aksa kundaklandığı zaman İsrail’in o zamanki başbakanı Golda Meir o gece Arapların vereceği karşılıktan korktuğu için uyuyamadığını, ancak sabah olduğunda sonucun beklediği gibi olmadığını görünce “Bu uyuyan ümmete istediğimiz her şeyi yapabiliriz” dediğini ifade etmişti.
Ancak bugün Netanyahu aynı şeyleri söyleyemiyor. Çünkü bugün Aksa’daki gençler, kadınlar, erkekler, Aksa’nın murabıtları hepsi bir olup güçlü iradeleriyle İsrail’in planlarına meydan okuyorlar.
Bugün Gazze’de yer altında tüneller var. Füzeler işgal altındaki herhangi bir bölgeyi vurmaya hazır şekilde bekliyor. Aynı şekilde Lübnan’daki direniş güçleri işgalcilerle daha önceden görülmemiş bir savaşa girmek için hazır durumda…
Bugün İsrail başka hesaplar peşinde koşturuyor. Çünkü karşısında duran halk uyumuyor ve üçüncü, dördüncü intifadayı başlatmak için hazırlar.
Filistin halkı ve Filistin direnişi Arapların ihanetinin artık onlar için hiçbir şey ifade etmediğini açıkça ortaya koyuyor. Arap ülkelerinde ardı arkası kesilmeyen fitne rüzgârları onların iradelerine, gücüne etki etmiyor.
Evet, Amerika’nın, İsrail’in komploları Suriye’de, Irak’ta, Libya’da ve diğer bölgelerde başarılı oldu. Amerikan istihbaratı çeşitli şekillerde tekfirci grupların oluşumunu sağladı. Evet, çok sayıda planlarında başarı ortaya koydular. Ancak onlar bu onur sahibi insanların iradesini kırmayı başaramayacaklar!
Bugün Aksa tüm ihanetlere, Arapların içinde yaşadığı modern cahiliyeye rağmen direniyor ve zafer kazanıyor.
Evet, belki de Netanyahu siyasi ve askeri açıdan Golda Meir’den daha güçlü bir pozisyonda… Bugün Ortak Operasyon Odası’nda İsrail’in yanı sıra Suriye’nin yıkılması için uğraşan bazı Arap devletler de bulunuyor. Bu operasyon odası Dera’da ve diğer bölgelerde Suriye ordusunu ve gönüllülerini hedef alan saldırıların kontrolünü yapıyor. Golda Meir başbakanlığı döneminde kesinlikle bu türden fırsatlar yakalamamıştı. Onun döneminde kimse ne barışa yanaşıyordu, ne müzakereyi kabul ediyordu, ne de İsrail diye bir ülkeyi tanıyordu.
Bugün Netanyahu döneminde İsrail’le yapılmış bir dizi anlaşma karşımızda duruyor: Camp David, Oslo… En acısı ve en çirkini de Körfez ülkeleriyle gizlice yapılan anlaşmalar… Ancak Netanyahu bütün bunlara rağmen bizi daha da güçlendiren gelişmelere karşı mücadele etmeyi başaramıyor.
Türkiye’nin hacıların hacca giderken yahut dönüşte Mescid-i Aksa’nın ziyaret edilmesi yönünde aldığı kararla ilgili olarak; eğer bu karar Kudüs halkının direnişine bir destek mahiyetinde ise bunun için Allah’a şükrederiz. Ancak bu karar Siyonistler tarafından hoşnutlukla karşılanıyorsa bu noktada karara karşı çıkılması gerekir. Neticede son tahlilde kararı Kudüs halkı verecektir.
Öte yandan kadınların Aksa’yı savunmak adına meydanlara çıkmasının caiz olmadığı yönünde verilen fetvaları kınadığımızı ifade etmek istiyoruz. Bu türden fetvalar gerçek İslam anlayışına zarar veren, Amerika-İsrail-Arap ittifakına hizmet eden ve ancak murabıtları güçsüzleştirmeyi hedefleyen fetvalardır.”