Hasan Karakaya
Maslak ve Ayazağa... Malı asıl götüren kim?
Her zaman söylerim; sizin "ne dediğiniz" veya "ne yaptığınız"ın pek önemi yoktur... Önemli olan, bunun "nasıl yansıtıldığı"dır.
Bazen; "ağzınızla kuş tutsanız" bile, "aaa" derler; "Adam ne kadar çağdışı!.. Bu çağda bir tüfeği bile yok ki, kuşu ağzıyla tutuyor!"
Ya da;
Bir nehri veya gölü, suyun üzerinden "yürüyerek" geçersiniz de, derler ki; "Aaa, adam yüzme bilmiyor!"
Dedik ya;
Önemli olan sizin "maharet"iniz değil, onun nasıl sunulduğudur.
İşte bunun en çarpıcı örneği...
1950'li yıllarda, bir "imam"ın keçisi çalınır... Dikkat edin, "çalınır!"
Ama Cumhuriyet gazetesi, bu haberi "imam keçi çaldı" diye verir, iyi mi?!?..
ŞİŞLİ-SARIYER KAVGASI!
Aradan; bırakın "yıllar" geçmesini, "çağlar" bile geçse, bu gerçek değişmez.
İşte, görüyoruz.
13 ile daha "büyükşehir" statüsü sağlayacak kanun tasarısı, Meclis İçişleri Komisyonu'nda görüşülüyor... Görüşmeler hayli sancılı ve gerilimli geçiyor... CHP'liler, bu tasarı kanunlaşırsa, AK Parti'nin, "büyük bir rant elde edeceğini" iddia ederken, MHP'liler, bu düzenlemenin "Türkiye'yi federasyona götüreceğini" ileri sürüyor...
Tuhaf ama gerçek;
BDP'liler de, "tasarı merkezileşmeyi güçlendirecek" kaygısını taşıyor.
Tam bu tartışmalar yaşanırken; Komisyon'a bir önerge verildi... Kabul edilen bu önergeye göre; İstanbul'un Şişli ilçesine bağlı Maslak, Ayazağa ve Huzur mahalleleri, Sarıyer ilçesine bağlandı.
Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül başta olmak üzere CHP'liler hop oturup, hop kalkıyor.
Diyorlar ki;
"Ayazağa-Maslak İstanbul'un en değerli bölgesi, İstanbul'un Manhattan'ı olarak tanımlanıyor. AKP orayı ele geçirmek istiyor. Yerel seçimlerde Şişli'yi alamayacağını biliyor. Ancak bu iki bölgenin desteğini alarak, Sarıyer'i CHP'den alabileceği hesabı yapıyor. Böylece hem Sarıyer Belediyesi'ni, hem de rantı yüksek bu iki bölgeyi ele geçirmeyi planlıyor."
SARIYER'İ TÜLÜN KAYBETTİRDİ
Peki, doğru mu bu iddia?..
Yani, AK Parti, gerçekten de "Sarıyer'i kazanmak" için mi getirdi bu düzenlemeyi?..
Ben, doğmamış çocuğa don biçmem... Ama, "rakam"ları ortaya koymaktan da kaçınmam...
Şişli'de 2009 yılında yapılan yerel seçimlerde 108 bin 451 geçerli oyun 56 bin 959'unu DSP, yani Mustafa Sarıgül, 22 bin 855'ini AK Parti, 17 bin 827'sini de CHP aldı.
Ayazağa, Huzur ve Maslak'ta ise 23 bin 710 geçerli oyun 12 bin 467'si DSP'ye, 6 bin 764'ü AK Parti'ye, 2 bin 138'i de CHP'ye çıktı.
2011 genel seçimlerinde de üç mahalledeki 26 bin 369 geçerli oyun 15 bin 61'ini AK Parti, 6 bin 434'ünü CHP, 3 bin 254'ünü MHP aldı.
Tablodan da görüleceği gibi;
Ayazağa, Maslak ve Huzur mahallelerinin Şişli'den alınıp Sarıyer'e bağlanmasıyla; AK Parti'nin bir kazancı yok... Tam aksine, Şişli'deki 22 bin 855 olan oy miktarından "6 bin"ini koparıp, Sarıyer'e taşıyor... Yani, Şişli'deki oyunu daha da azaltıyor.
Peki; Sarıyer'e götürdüğü bu "6 bin 764 oy" ne işine yarayacak AK Parti'nin?..
Tabloya bir bakalım...
2009 yerel seçimlerinde Sarıyer'de en yüksek oy alan iki partiden AK Parti 46 bin 200, CHP 55 bin 158 oy aldı... 2011 seçimlerinde de AK Parti 71 bin 301, CHP 74 bin 66 oy aldı.
Şişli'nin üç mahallesi eklenince Sarıyer'de CHP'nin 2009 seçimlerindeki 9 bin oy üstünlüğü 4 bin 262'ye düşüyor.
Yani; Ayazağa, Maslak ve Huzur mahallelerinin Sarıyer'e bağlanması da, AK Parti'ye bir üstünlük sağlamıyor.
Ama, şu da bir gerçek...
AK Parti, 2009 seçimlerinde Sarıyer'i CHP'ye kaptırdı ama, 2004 seçimlerinde burası AK Parti'nindi... Oyu da 36 bin 106 idi... CHP ise 28 bin 648 oy almıştı...
Belki de; 2009'da "Yusuf Tülün'ün tavrı"ndan dolayı kaybetti seçimi... Demek oluyor ki; "halkın sevdiği bir aday" gösterilirse, AK Parti, yeniden kazanabilir Sarıyer'i!..
Bu da demektir ki;
"Destek oylar"a ihtiyacı yok!..
CHP'DEN FARKLI SESLER
Gelelim, diğer iddialarına...
Ne diyor CHP'liler;
"Maslak ve Ayazağa gibi rantı büyük iki bölgeyi ele geçirmek istiyorlar!"
Evet, "CHP kurmayları" böyle diyor ama, Sarıyer'in CHP'li Belediye Başkanı Şükrü Genç, gelişmeden son derece mutlu...
Bakın, neler diyor;
"Belediye olarak İçişleri Bakanlığı'na bu değişiklik talebi için gittim, ancak komisyon kararıyla bu talebim reddedildi... Ardından konuyu mahkemeye taşıdım, buradan da olumlu sonuç alamadım... İçişleri Bakanlığı'ndan aldığım yanıttan sonra önceki akşamki gelişme benim için de sürpriz oldu ama Sarıyer için ekonomik anlamda büyük bir kazanç... Birileri siyaseten ne hesap yaptı bilemiyorum ama hak yerini buldu, Sarıyer kazandı. Hayırlı olsun."
Şu hâle bakın;
CHP'li kurmaylar karalar bağlarken, CHP'li başkan, neredeyse zil takıp oynayacak kadar mutlu...
Buradan şu sonucu çıkarabiliriz:
Seçimi ister CHP, ister AK Parti kazansın, ya da birinden biri kaybetsin... Sonuçta "Sarıyer'in kazanacağı" kesin!..
RANT BÖYLE KAZANILIR!
Gelelim, şu "rant" meselesine...
"İki kör"ün hikâyesini bilirsiniz...
Hani, "kör"lerden biri, diğerine; "Dolmaları çift çift yemeye utanmıyor musun?" demiş de, diğer kör:
"Allah'tan kork!.. Sen kör, ben kör!.. Nereden çıkardın dolmaları çift çift yediğimi" deyince, arkadaşını itham eden kör, şöyle cevap vermiş ya;
"Ben, çift çift yiyorum da!"
Aynen bunun gibi...
CHP'lilerin kendileri "rantları çift çift götürdükleri" için; zannediyorlar ki AK Parti de aynısını yapacak!..
"CHP'lilerin malı nasıl götürdüğüne" ilişkin; buyrun, önceki günkü Sabah gazetesinden bir örnek aktaralım.
"CHP'li Hurşit Güneş'in göl oyunu" başlıklı haberde, özetle deniliyordu ki;
"Karadeniz sahilindeki Kocaeli'nin Kandıra ilçesinin şirin köyü Babalı sakinleri, CHP Kocaeli Milletvekili Hurşit Güneş ve ailesinin haritada Kamış Gölü olarak geçen 645 dönüm araziyi 'bizim' diyerek kendi adlarına tapulandırmasına karşı mahkemeye başvurdu.
Yazın nüfusu 5 bine ulaşan kışın ise 400 kişinin oturduğu, eski adı Çamkonak olan Babalı köyünden 2008'de kadastro geçti. Babalı köyünde kaydı olmadığı gibi hiçbir akrabası da bulunmayan Hurşit Güneş ile birinci dereceden akrabaları Turgay Güneş, Nihal Ayser Turgut, Tevfik Güneş, Tülin Güneş, Nermin Solmaz Güneş, Ayşe Ayata, kadastro çalışmaları sırasında Kamış Gölü olarak adlandırılan, haritada bataklık ve dere içerisi olan 161 ada 36 parselde bulunan yaklaşık 645 dönümlük araziyi 'bizim' diyerek kendi adlarına tapulandırdı.
(....)
Köyün eski Muhtarı Adem Türkmenoğlu diyor ki;
"Göle tapu oturtup, komple ele geçirmeye çalıştılar. Hurşit Güneş'in dedesi Kandıra bölgesinde ağalık yapıyormuş. Çamkonak'ta arazisi varmış ama onu da İsmail Şevki adlı vatandaşa satıp gitmişler. Kadastro geçince Hazine'ye ait olan yere tapu oturtmaya çalıştılar. Sonuna kadar mücadele edeceğiz."
BAĞIRIYORLAR Kİ!
Diyeceğim şu ki;
"AK Parti, Maslak ve Ayazağa'da rant elde etmek istiyor" diyerek ortalığı velveleye veren CHP'liler, asıl "kendi içlerine" baksalar, herhalde "malı; kimin, nasıl götürdüğünü" gayet iyi görürlerdi.
Uzun lâfın kısası;
"Yalan"larla, "masal"larla milleti uyutmayın... "Rantları çift çift götürüyorlar" diye bağırıyorsunuz ama, "Koca gölü sazları ve kazları ile götüren" sizsiniz!..
Yoksa, "tezgâh"larınız ortaya çıkmasın diye mi gürültü çıkarıyorsunuz?..
O halde, daha çok bağırın!..
Ki, "deniz"ler de çıksın ortaya!..
Apo ile görüşmeler!
Başbakan Tayyip Erdoğan, 16 Ekim günü Azerbaycan'dan dönerken, aralarında benim de bulunduğum gazetecilere; "Kan duracaksa, İmralı ile de görüşülür" dedi ya, MHP'liler başladı hücuma: "Eli kanlı katille görüşmek; hem millete saygısızlık, hem de şehitlerimize hakarettir!"... Sadettin Tantan gibiler ise, dozajı daha da yükseltip, dediler ki; "MİT-PKK görüşmesi ihanettir!"
Peki, sormazlar mı adama; sizler de aynı "ihanet"in içinde yer almadınız mı?..
21 Şubat 2012'de Meclis Genel Kurulu'nda, MHP'lilerin gözlerinin içine baka baka; BDP Grup Başkanvekili Hasip Kaplan, şunları söylemedi mi;
"Anasol-M Koalisyonu döneminde, yani 1999 yılında görüşmeler yapıldı. Gözlerimle gördüm. Yani şimdi, ben avukat olarak gözlerimle gördüm. Oralara giden, görüşen memurlar, istihbarat, hepsi hükümetlere bağlı değil mi?"
BDP Muş Milletvekili Sırrı Sakık da, o görüşmelerin "İmralı'da" yapıldığını doğrulayıp; "Silahlı militanlar ülke dışına çıktı ve idam cezası kaldırıldı" demedi mi?..
Söyleyin hele; altında Devlet Bahçeli'nin imzası da bulunan "12 Ocak 2000 tarihli protokol" ile, Apo'nun idamı ertelenmedi mi?..
O halde, daha neyin kavgasını veriyor, daha neyi ispatlamaya çalışıyorsunuz?..
Bu görüşmeleri yapmak; "Millete saygısızlık, şehitlere hakaret, ülkeye ihanet" ise, sizin o zamanlar yaptığınız ne oluyor?..
Siz, ne yapmaya çalışıyorsunuz, "kan" durmasın mı?..
yeniakit