İbrahim Karagül
Medya dünyasında CIA'nın parmak izi
Tam altı yıl önce, 10 Haziran 2004'te burada bir uyarı yapmış ve can alıcı bir soru sormuştuk: "Bu sefer düdük Müslümanlar için çalabilir. Yeni kültürel Soğuk Savaş'ta CIA kimleri finanse ediyor?" Altı yıl sonra, bazı bilgiler, notlar dışarı sızdı ve o soru anlamlı hale geldi. Bize göre vakit çok erken geldi. Söz konusu tartışmanın çok daha sonraları yapılacağını öngörüyorduk. Ancak Wikileaks sızıntısı bir çok tartışmayı olduğu gibi, bu konuyu da öne çekti.
İngiliz gazeteci ve tarihçi Frances Stonor Saunders; "Who Paid the Piper: The CIA and the Cultural Cold War" (Parayı Verdi Düdüğü Çaldı. Doğan Yayıncılık) adlı kitabı yayınlandığı zaman, Soğuk Savaş dönemindeki kültürel savaşın bütün boyutları, CIA'nın kültür dünyasını nasıl finanse ettiği gözler önüne serildi.
2. Dünya Savaşı sonrası ABD ile Sovyetler arasında başlayan ve 1990'lara kadar süren Soğuk Savaş'ın kültürel propagandaya dönük şifreleri ortaya çıkınca, aslında kitlelerin nasıl bir operasyonla karşı karşıya olduğunu anladık.
Soğuk Savaş sonrasında Müslüman ülkelere yönelen bu kültürel savaş sonrasında düdük çaldığında ne tür acı gerçeklerin ortaya çıkacağı çok önemliydi. İşte bu dönemde, İslam dünyasına yönelen kültürel savaşın boyutları konusunda ciddi biçimde düşünmeliydik.
Kitapta CIA'in aydınları, yazarları, akademisyenleri, medya mensuplarını, sanatçıları, şairleri ve müzisyenleri nasıl kullandığına dair önemli bilgiler veriyor. Marshall Planı ile paralel yürütülen çalışma çerçevesinde, Jackson Pollock, Irving Kristol, Andre Malraux, Reinhold Neibuhr, George Orwell, Bertrand Russell, Stephen Spender, Arthur Schlesinger Jr., Arnoldo Toynbee, Vladimir Nabokov, Jean-Paul Sartre, Herbert Spencer gibi daha birçok yazarın CIA tarafından finanse edildiğini öğreniyoruz.
Gazete, dergi, kitap ve radyoların nasıl kullanıldığı, Orwell'ın "1984" ve "Hayvan Çiftliği" gibi kitaplarının CIA tarafından basılıp dağıtıldığı, yine CIA'nın "demokratik sol" grupları komünizme karşı kullandığı ve bu çevrelerin yayınlarını finanse ettiği, sinemaya büyük paralar aktarıldığı, onlarca dergi çıkarıldığı, Amerikan yemek kültürünün, giyiminin, şarkılarının ve sanatının teşviki için kültür merkezlerinin, sinemanın, tiyatronun desteklendiği anlatılıyor.
CIA'nın gizlice para desteği verdiği Çehov Yayımcılık Şirketi aracılığıyla Çehov'un yapıtları büyük ölçüde çevrildi ve dağıtıldı.
Berlin'deki Amerika-Hauser'de CIA'nın önerisiyle Lillian Hellman'ın, Eugene O'Neill'in, Thornton Wilder'in, Tennessee Williams'ın, William Saroyan'ın, Clifford Odets'in, John Steinbeck'in oyunlarının sunulduğu gibi..
Kültürel Özgürlük Kongresi, otuz beş ülkedeki bürolarıyla yüklü miktarda para akıtarak ,"kültürel soğuk savaş"ı yürütüyordu. Almanya'da Der Monat, İngiltere'de Encounter gibi dergiler çıkarılıyordu. CIA'nın kalesi Encounter, 1953'te başladığı yayınına 1990'da son verdi. Soğuk Savaş'ın başlangıç ve bitiş tarihleri bunlar.. Artık böyle bir yayına ihtiyaç yoktu. New York Times 1977'de 1000 kadar kitabın yayımında CIA'nın payı olduğu iddiasında bulundu.
Peki bu yeni dönemde nasıl bir proje yürütülüyordu? Türkiye dahil, Müslüman ülkelerdeki kültürel savaşa ilişkin ne biliyorduk? Bir gün gelecek, düdük çalanların sırları ortaya çıkacak ve bizler de öğrenecektik. Hem de büyük bir hayal kırıklığı ve şaşkınlıkla...
Soğuk Savaş bitmişti ve yeni tehditler söz konusuydu çünkü. İlgi, yoğunluk ve para artık bu bölgeye akıyordu. Siyasetin, askeri güvenlik projelerinin dışında kültür, sanat, edebiyat dünyasına, sivil toplum kuruluşlarına ve medyaya yönelik operasyonlar yürütülüyordu. Amaç, büyük bir dönüşümdü, bunu biliyorduk. Ancak operasyonda rol alanların kimlikleri için daha çok bekleyecektik.
Gerçekten de bu dönemde Fas'tan Endonezya'ya uzanan kuşakta yürütülen kapsamlı operasyonun yanı sıra, dönemsel projeler, kamuoyu çalışmaları yapılıyor ve medya etkin biçimde kullanılıyordu. Irak işgali döneminde, kitlelerin direncini kırmak için bir çok ülkede milyon dolarlık projeler yürütüldü, Türkiye buna dahil.
Bu paralar nereye, kimlere gitti, elbette bilmiyoruz. Ama bu ülkede, ülkelerde tüketildi. Birileri, perdeleme çalışmaları için inanılmaz çaba sarfediyordu. İşgal ve saldırganlığa dönük her tepki, eleştiri şiddetli karşı görüyor, etkisizleştiriliyor, o kişi ve çevre değersizleştiriliyordu.
Can alıcı sorular şunlardı:
Dolarlar nerelere aktarıldı? Projeler için kimler kullanıldı? Türk medyası bu projelerden ne ölçüde etkilendi? CIA adına perdeleme yapanlar kimlerdi?
Wikileaks belgeleri bazı tartışmaları erkene aldı. ABD'nin Ankara eski Büyükelçisi Eric Edelman'la ilgili tartışma gibi. Ancak kimlerin o dönemde kuryelik, tetikçilik yaptığı, kimlerin nasıl ödüllendirildiği, kimlerden düzenli notlar alındığı belki de yeni yayınlanacak belgelerde olmayacak, sansürlenecek.
Türk medyasında CIA'nın parmak izlerini merak etmeye devam edeceğiz. Ta ki, düdüğü çalanlarla ilgili yeni bir kitap yayınlanana kadar. Soğuk Savaş döneminde sol grupları ve kişileri kullananlar bu sefer muhafazakar kişileri ve çevreleri kullanmış olabilirler mi?
Bunu çok merak ediyorum...
yenişafak