Medya Erbakan'ı Çok Sevmeye Başladı !
Bütün tv kanalları Erbakan Hoca'ya kapılarını açtı! Her gün bir başka kanalda hocayı izliyoruz! Bu tv'ler daha düne kadar Erbakan Hoca'ya amborgo uygularken, bugün bu ilgi neden? İşte yanıtı:
Her yerde Erbakan konuşuluyor ama...
Evet, her yerde Erbakan konuşuluyor. Erbakan ESAM adına konferanslar veriyor, tv programlarına çıkıyor ve gündeme damgasını vuruyor.
Erbakan uzun uzun konuşuyor, küresel politikaların değerlendirmesini yapıyor, beynelmilel siyonizmin oyunlarına dikkat çekiyor.
Ama, Erbakan'ın gündemdeki varlığı, konuşmalarının o derin boyutu ile ilgili değil. Bence tv kanallarından gördüğü ilgi de onlarla bağlantılı değil.
Erbakan'ı gündeme oturtan boyutu, AKP'ye yönelttiği ve en hafifi, "AKP'ye oy veren cehenneme bilet almış demektir!" şeklindeki ifadeler.
Hoca on yıl siyonizmi konuşsa, bir tv kanalından "Ne önemli şeyler söylüyorsunuz, ekranımız emrinizde gelin sere serpe konuşun" gibi bir davet alması imkanı bulunmaz.
Hoca, Saadet'in propagandasını yapmak için konferanslar verse, orada televizyon kanallarından göreceği ilgi de bugünkünün suyunun suyu olmaz.
Bir şey daha söyleyeyim:
Hoca, CHP, MHP karşısında ağır sözler söylemiş olsa, bunlar da büyük çapta ilgi görmez.
Ama eski talebelerinize veryansın ettiğinizde tüm mikrofonlar önünüze sıralanıyor.
Bunun birkaç yönden cazibesi var:
Birisi, bir kesimdeki AKP'yi küçültme operasyonuna yardımcı olması...
İkincisi, aynı camianın içinden çıktığı halde farklı bir siyasi başarı sağlayan kesime, eskilerin tepkisini yansıtması...
Üçüncüsü, Erbakan'ın özgün üslubu.
Dördüncüsü, Erbakan'ın dini bir söylemle AKP'yi vurması.
Beşincisi, Erbakan'ın hiç kimsenin cesaret edemeyeceği ağırlıkta ifadeler kullanması...
Bu saydıklarımızın hiçbirisinde, Erbakan adına da Saadet adına da bir artı yok. Bunlar sadece AKP adına negatifler oluşturacağı düşüncesiyle ilgi görüyor.
Aslında ben, Saadet'in AKP'yi eleştirmesinin yanlış olduğunu düşünmüyorum. Aksine, ilkeli bir Saadet muhalefetinin AKP'yi belli bir rotada tutmak açısından faydalı olduğuna inandım hep. Kendim de, AKP'ye eleştirel yaklaşıyorum. Kaygılarımı sık sık dile getiriyorum.
Ama Erbakan hoca'nın üslubuna yansıyan muhalefetin, böyle bir muhalefet olduğu kanaatinde değilim.
Bilmem Saadet camiasındaki dostlar, kamuoyunda bu üslubun nasıl algılandığı üzerine bir araştırma yapmışlar mıdır?
Ben şöyle bir algı olduğunu düşünüyorum:
-Ayrıldılar, önemli bir toplum kesimine ulaştılar,. iktidar oldular, yeniden iktidar olma ihtimalleri kuvvetli, bunların bu çapta olduklarına inanmıyorduk, ev danası hüviyetindeydiler, ekonomide bazı iyileşmeler var, halk ekonominin zaaflarını bilmiyor, bir takım ayak oyunlarını iç dış ilişkilerle aştılar, gölgede kaldık... Camia da ilgisini AKP'ye yöneltti, kaynakları onlar kullanıyor, kaynak bulmakta zorlanıyoruz.
Buradan tabiatıyla öfke çıkar. Yok - edicilik çıkar.
Bazan şöyle düşünürüm:
Acaba Saadet camiası ve Erbakan Hoca, Saadet camiası dışında kalan muhafazakar, manevi hassasiyetleri bulunan oluşumların da bir anlamı olduğunu, onların başarılarının önemli olduğunu dikkate almakta mıdırlar? Ya da kimlerin gayreti önemlidir Saadet camiası için?
Ben, kendi durduğum yerden baktığımda, Hazreti İbrahim'in ateşini söndürmek için gagasında bir damla su taşıyan güvercinin yaptığı işin önemsenmesi gerektiğini düşünüyorum.
Bu açıdan bir örnek olarak diyelim, AKP'nin başarısını ve başarısızlığını önemsiyorum.
Saadet'in söyleminin getirisini ve götürüsünü önemsiyorum; çünkü kendimden biliyorum. tek tek siyasi gayrı siyasi başka oluşumları sayabiliriz, her birinin taşıdığı su önemli. Suyu döküyorsa o da önemli ama, benim işin suyun dökülmesini önlemek için pozitif uyarılarda bulunmak, yoksa o oluşumu yok etmek değil.
Yani üslubumuzun yok edici olmaması önemlidir, demek istiyorum.
Cumhurbaşkanlığı seçiminde AKP'nin başarılı olması Saadet için hiçbir anlam taşımıyor muydu?
AKP'nin bir takım ayak oyunlarına maruz kalması karşısında Saadet'in yüreği sızlamamış mıdır?
Tayyip Erdoğan attan düştüğünde "Oh olsun" mu denilmiştir?
Abdullah Gül yere kapaklansa, "zaten olacağı buydu!" mu demek gerekiyor?
Ben, Erbakan Hocamızın hep "Sakin Güç" olmasını temenni ettim. Onun bu birikimi var.
Güldüren değil, düşündüren bir lider...
Çünkü Erbakan hüviyetinde birisinin, Türkiye'ye söyleyeceği çok şeyi olmalıdır. Türkiye'ye, İslam dünyasına, hatta dünyaya... Pozitif bilimlere vakıf, bir Müslüman bilge siyasetçi... Medeniyet tartışmalarının yoğunlaştığı bir çağda İslam adına insanlığın önüne ışık tutacak simalar... Bunun ihtiyacı içindeyiz. Günlük siyasetin üstünde bir söylem... Erbakan konuşsun, dünya dinlesin... Tayyip Erdoğan, daha aktif, güncel operasyonel misyonlar için uygun. Ama Erbakan daha kalıcı sesler bırakabilir.
Olur mu? Bilmem ki... Benimkisi bir temenni.
Bir kere daha söyleyeyim:
Ben Saadet'in varlığını önemsiyorum. Ama misyon olarak diğer çarkları parçalamayan bir Saadet'in...
Ahmet Taşgetiren/ dunya bulteni